Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Karne

Türkiye’de herkesin sorunu uzun zamandır aynı; hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, zamlar ve enflasyon. Her biri farklı anlamlarla yüklü bu kavramları hepimizin ortak derdi olan tek bir sorunu anlatmak amacıyla kullanıyoruz. 

Toplumun büyük bir çoğunluğu bugün var olan bu durumu artık iyice kabullenmiş, geleceğe dair beklentileri kaybolmaya yüz tutmuş. Öte yandan Türkiye ekonomisi büyüme rakamlarıyla parlak bir görüntü çizse de bu büyümenin tüketicilere yansımadığı bir gerçek. 

TÜİK, geçtiğimiz ayın sonunda ülke ekonomisinin 2. çeyrek sonunda bir önceki senenin aynı çeyreğine kıyasla yüzde 3.8 büyüdüğünü açıkladı. Bu rakam 2022 yılında yüzde 7.6 olarak paylaşılmıştı. 

Ülke ekonomisi büyüyor, fakat büyüyen pastadan kim, ne kadar pay alıyor?

2021 yılının 2. çeyrek sonuçlarına göre, şirketlerin milli gelirden aldığı pay (net işletme artığı) yüzde 48.7 olarak açıklanırken, 2022 yılında bu oran yüzde 53.3’e kadar yükselmişti. Bu pay 2023 yılında ise yüzde 43.8’e düştü. Öte yandan, çalışanların, yani emek grubunun, milli gelirden aldığı pay 2021 yılı 2. çeyreğinde yüzde 32.6 iken, 2022’de ciddi bir erime sonucunda yüzde 25.3’e düşmüştü. Bu oran 2023’te yüzde 34.3 olarak açıklandı.

İlk bakışta, sermaye sahipleri ile çalışanlar arasındaki bu dağılım 2023 yılında çalışanların lehine biraz daha pozitif bir yapıya büründü gibi görünse de bu değişimin arkasında seçim döneminde yapılan ücret artışları ve yüksek enflasyon nedeniyle gerçekleştirilen ücret düzenlemeleri bulunuyor.

Türkiye’de büyümenin refaha dönüşmediğini, tam tersine tüketicilerin alım gücünün reel olarak düştüğünü hepimiz net bir şekilde biliyoruz.

Ülkece yaşadığımız yoksullaşmanın en önemlisi göstergesi enflasyon oranları. TÜİK tarafından açıklanan aylık enflasyon oranları, her geçen ay gerçek hayatta, çarşıda ve pazarda hissedilen enflasyona daha da yaklaşıyor. Resmi rakamlara göre enflasyon bugün yüzde 60’lara ulaştı. 

Yukarıda bahsettiğim ekonomik tablo göz önünde bulundurulduğunda, ülke ekonomisinin yönetiminde rotanın artık farklı bir yöne doğru kırıldığı ve yeni hedeflerin belirlendiği tartışmasız bir gerçek. 

Ekonomi yönetiminin yeni ekibe geçişi ile birlikte geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’ın içeriği ve hedefleri ile ilgili değerlendirmeleri işin uzmanlarına, ekonomistlere bırakmak gerekiyor. Benim açımdan önemli olan konu toplumun ülke ekonomisine ve ekonomi politikalarının mimarı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ne kadar güvendiği konusunda düğümleniyor. Malum, ekonomide toplumsal psikoloji son derece önemli.

Günümüzde toplumun büyük bir çoğunluğunun ülke ekonomisine güven duymadığını ve izlenen ekonomi politikalarına kuşku ile yaklaştığını birçok kamuoyu araştırmasından biliyoruz.

Metropol illerinde yaşayan genç ve yetişkin tüketicilerin katılımıyla gerçekleştirilen Sia Insight araştırmasına göre, tüketicilerin yüzde 70’i ülkenin bir ekonomik krizden geçtiğine inanıyor ve yüzde 80’ini ülke ekonomisine güven duymuyor. 

Haziran ayında ekonomi yönetiminin başına getirilen Mehmet Şimşek’in performansına yönelik seçmen değerlendirmelerine baktığımızda, son üç ay içinde kendisini başarılı olarak değerlendiren seçmenlerin oranının sadece yüzde 18 ile 20 arasında değiştiğini görüyoruz. 

Buna karşın, kamuoyunda Şimşek’e karşı egemen olan duygu belirsizlik. Seçmenlerin Şimşek hakkında netleşmiş bir algısı bulunmuyor. Şimşek’in göreve atandığı ayın ardından, Temmuz’da seçmenlerin yüzde 47’si kendisi ile ilgili bir değerlendirme yapmaktan çekinirken, bu oran Ağustos ayında yüzde 30’lara düşmüş, fakat kendisini başarısız görenlerin oranı yüzde 32’den yüzde 49’a kadar yükselmişti. 

Orta Vadeli Programın Eylül ayı başında açıklanmasının ardından, Bakan Şimşek’i görevinde başarısız olarak değerlendirenlerin oranı yüzde 49’dan yüzde 44’e düşerken, çalışmalarını değerlendirmekten tereddüt eden, konu hakkında bir fikir sahibi olmayanların oranı da yeniden yüzde 30’lardan yüzde 38’lere yükseldi.

Seçmenlerin genel çekimserliğinin nedeninin kamuoyuyla paylaşılan ekonomi politikası hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları mı, genel siyasi ve ekonomik memnuniyetsizlikleri mi, yoksa bekle-gör yaklaşımını benimsemeleri mi olduğu zamanla anlaşılacak.

Bugünkü verilere baktığımızda Bakan Şimşek, özellikle gençler, erkekler ve orta-alt ile alt sosyo-ekonomik sınıfa mensup seçmenler arasında daha zayıf bir performans sergiliyor. 

***

Kaynak: Sia Insight’ın Ekonomik Gündem Araştırması (Eylül 2023) Türkiye’nin 3 büyük ilinde yaşayan 18-65 yaş arası 408 tüketicinin katılımıyla 08 – 17 Eylül 2023 tarihlerinde bilgisayar destekli telefon görüşmesi yönetimiyle gerçekleştirilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00