Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Sinemaya boyut katan festival 

30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali 18 Eylül’de başladı. Mesleğe ilk başladığım yıldan beri yaklaşık 20 yıldır festivali takip ediyorum, sayısız canlı yayınlar yaptım ve çok sayıda röportaj gerçekleştirdim. Televizyon ve gazete olarak adresim yıllar içinde değişse de Adana beni bırakmadı, seviyor ve ben de Adana’yı, özellikle festivalini seviyorum. 

Gazete Pencere olarak bu yıl da buradayım. 

Filmler izleyip ardından o hikâyeden konuşmak ve filmin yaratıcıları, oyuncuları ile o sohbetin içinde olmak inanılmaz özel. İçinden film geçen her şey özellikle Altın Koza olunca bir başka oluyor. 

Ulusal yarışma filmlerinde bu yıl yarışan filmler; Yüzleşme, Cam Perde, Öte, Sanki Her Şey Biraz Felaket, Bir Gün 365 Saat, Karganın Uykusu, Kıyıda, Annesinin Kuzusu, Ceylin, Açık Kapılar Ardında ve Suyun Üstü.

Bazı filmler ilk gösterimini burada gerçekleştirirken bazı filmlerin gösterimleri İstanbul Film Festivali ve Ayvalık Film Festivali’nde yapıldı. İzlemelere doyamadığım Cam Perde filmini bir kez daha izledim ve açık ara favorim diyebilirim ama Sanki Her Şey Biraz Felaket, alışageldiğimiz festival filmleri kafasından çıkıp yenilikçi anlatım tarzıyla farklı; insanın ruh halini ve ülkedeki insanların halini çok başarılı anlatıyor. Ödül beklentimi buradan bu film için de belirtmek isterim. 

Bir başka çarpıcı film ise Bir Gün 365 Saat, kan donduran gerçek bir hikâye, babaları tarafından tacize uğramış 3 genç kızın hayata tutunma çabaları ve yaşadıkları anlatılıyor ama bunu anlatanlar kendileri... Yani kendilerini oynuyorlar. Çok ses getirecek ve konuşulacak bir film.  

30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’ni bu yıl ayrıcalıklı yapan önemli şey Nuri Bilge Ceylan’ın Kuru Otlar Üstüne filminin Türkiye galasını burada gerçekleştiriyor ve Adana’yı tercih etmiş olması... Festivalin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor aslında. Nuri Bilge Ceylan filmlerinin hayranı olan biri olarak son filmini ilk izleyenlerden olmanın mutluluğu anlatılmaz yaşanır diyebilirim. Filmi izledikten sonra yaşadığım yolculuk bir başka yazının konusu onu ayrıca yazacağım. 

Bu yıl 30'uncusu düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde "Orhan Kemal Emek Ödülleri" senarist, yazar ve yönetmen Ahmet Soner ve şarkıcı Belkıs Özener'e, Onur Ödülleri Perran Kutman ve Cihan Ünal’a verildi. Ayrıca Altın Koza'da "Sinemamızın Yüzü" ödülü Türkan Şoray ve Kadir İnanır'a verilecek. 

Yılmaz Güney tartışmalarının tekrar başladığı bu zamanlarda Yılmaz Güney sineması demek Adana ve Altın Koza demek aslında… Çünkü bu festival sayesinde Yılmaz Güney sineması başka bir boyut kazanır. Nitekim bu festivalin varlığı birçok sinemacının da yolunu açmış ve Altın Koza’da ödül almak bir sinemacı için en değerli şey olmuştur.  

Ödüller 24 Eylül akşamı verilecek ve heyecan dorukta. Film kritiklerini kendi aramızda her film çıkışında yapmaya devam ediyoruz. Fikrini merak ettiğim herkese filmin bendeki etkisini anlatıp onlardan yorumlar alıyorum. Film yorumlarını aldığım üç değerli insanın eksikliğini festivallerde hissetmeye devam ediyorum. Onlar aramızdan çok erken ayrıldı ve onlarsız festival gerçekten çok zor. Adana Altın Koza demek Prof. Dr. Kadir Beycioğlu demekti, Murat Özer ve Cüneyt Cebenoyan benim için çok değerli film eleştirmeniydiler. Onlarla film konuşmak ahh ne güzeldi. Huzur içinde uyusunlar, rahmet yağsın topraklarına…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi