Mutlu Hesapçı

İnsan, çok anısının olduğu şehirleri unutamıyor; üstelik içinden sinema geçiyorsa, daha bir anlam kazanıyor her şey. Film şeridi gibi gözünün önünden geçiyor; izlediği filmler, söyleşiler, sinema sonrası kritik sohbetler, ödüllendirilenler, tartışmalar ve çok daha fazlası… İşte öyle. Söz konusu sinema, üstelik festival olunca bizler için hayat duruyor; sadece orada başka bir hayat yaşanıyor ve gerçekten çok iyi geliyor. Antalya benim için festival demek ama aynı zamanda “Denizin son tadına yetişebilir miyim?” ödülü de benim için demek. 62. kez gerçekleşiyor; sanırım bu rakamın içinde 15 yılında bir şekilde vardım. “Vay be, zaman bak,” diyorum. Bu duygularla da bu yıl festivale davetli olarak yine gideceğim. Ayrıca bu yılki mottosunu çok sevdim: “Gördüğümüz her şey kalpten.” Çünkü ben de izlediğim filmlere biraz öyle bakıyorum.

24 Ekim - 2 Kasım 2025 tarihleri arasında bu sene 62.’si gerçekleşen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali başladı. Başkansız da olsa festival gerçekleşiyor. Festivali, Antalya Altın Portakal Film Festivali Sanat Direktörü Deniz Yavuz ile konuştum.

Son zamanlarda neden festivalleri kendi aralarında kıyaslar olduk? Zaten çok az sayıda köklü festival var ama… Kıyaslama yapmadan ifade edersek; Antalya Altın Portakal nasıl bir festival, eskiden bugüne nasıl bir değişim, dönüşüm ve değer içinde?

Hepimizin bildiği gibi, 62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, Türkiye’nin en uzun soluklu film festivali ve sorumluluğu çok yüksek bir festival. Bu doğrultuda da hiçbir şekilde diğer festivallerle bir ayrıma ya da kıyaslamaya biz kendi adımıza müsaade etmiyoruz. Çünkü Türkiye’deki tüm festivallere sahip çıkılması lazım ve bu kıyaslamaları da yapacak herhangi bir noktada değiliz. Her festivalin —Antalya’nın, Adana’nın, İstanbul’un, İzmir’in ve diğer illerin— kendine has özellikleri var. Tüm festivallerin desteklenmesi gerekiyor. Biz özellikle son iki yıldır Antalya’nın diğer festivallerle olan ilişkisini hep samimi ve yardımsever tutuyoruz.

“Daha fazla insanın katılım göstermesine gayret ediyoruz”

Festival başladı, ilgi nasıl? Nasıl bir heyecan hissediyordunuz, duygularınız neler?
Yine bu sene de, aynı geçen yıl olduğu gibi, online satışta biletlerin dörtte üçü tükenmiş durumda. Çok hızlı bir şekilde kalan biletlerin de tükeneceğini düşünüyoruz. Tabii ki daha fazla kapasiteye sahip olmak istiyoruz ama şu an için toplam kapasitemiz bu. Bu doğrultuda da elimizden geldiği kadarıyla ek gösterimlerle, açık hava gösterimleriyle daha fazla bilet satışına vesile olmaya ve daha fazla insanın katılım göstermesine gayret ediyoruz.

“Antalya için Muhittin Böcek çok önemli bir figür”

Bu yıl başkansız bir festival olacak. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in yokluğu sizi ve festivali nasıl etkiledi? Başkanın yokluğunda festivalin yapılmama olasılığı gündeme geldi mi?
İlk başlarda kimsenin süreçle ilgili bilgisi olmadığı için tabii ki bunlar gündeme geldi ya da nasıl yapılacağını düşünmeye çalıştık, yeni formüller üretmeye çalıştık. Antalya için Muhittin Böcek çok önemli bir figür; aynı zamanda sinemayı çok seven, sinema aşığı bir başkan. Onun yokluğu tabii ki bir burukluk yarattı. Onu özlüyoruz. Geçen sene bizimleyken kendisinden çok ciddi yardımlar ve destekler aldık. Bu sene de elinden geldiği kadar bizleri sözleriyle destekliyor. Onun da bizi kalpten desteklediğine inanıyoruz.

“Bu kalpten gelen samimiyeti simgeliyor”

Altın Portakal Film Festivali’nin teması “Gördüğümüz her şey kalpten.” Mottoyu çok sevdim. Sizin için anlamı nedir, gerçekten öyle mi? Gördüğümüz her şey kalpten mi? (Ahh, keşke öyle olsa...)
Evet, her şey “kalpten.” Bütün destekler kalpten, bütün filmler kalpten, konuklarımız kalpten. Antalya halkının ilgisi çok samimi, aslında bu kalpten gelen samimiyeti simgeliyor. Bu doğrultuda da bu senenin mottosunun çok uygun olduğunu düşünüyorum.

“Bu sene ilk kez 108 gösterim filmden 80’i ilk kez Antalya’da gösterimini yapacak”

Bu yılın yenilikleri ve ilkler anlamında festivale eklenen programda neler var?
Klasikleşmiş bölümlerimiz var. Onun haricinde bu sene ilk kez 108 gösterim filmden 80’i ilk kez Antalya’da gösterimini yapacak. Bu sayı bugüne kadar çıkılmış en yüksek sayı diyebilirim.

Festivalde kaç film gösterilecek, seçkiyi nasıl belirlediniz, kriterleriniz neler oldu ve başvurular çok muydu?
Bizi şaşırtacak derecede kısa, belgesel ve uzun metraj filmlerinde başvurular çok fazlaydı. Bunun haricinde de bizim hazırlık sürecimiz bir yıllık oluyor. Bizler bir festival bitiyor ve diğer festivalin hazırlık sürecine başlıyoruz. Uluslararası festivalleri takip ederek film seçimleri sürecine başlıyoruz. Seçkimizi bu şekilde oluşturuyoruz.

“Jüriyi kariyerinde ciddi işlere imza atmış isimlerden kurmaya çalışıyoruz”

Bu yıl Jüri Başkanı Ömer Vargı. Jüriyi nasıl belirlediniz, kimler var ve sizce nasıl bir jüri oldu?
Jüri Başkanlığı görevini Ömer Vargı’nın üstlendiği yarışmanın jüri üyeleri; Aydın Sarıoğlu, Beren Saat, Engin Alkan, Mircan Kaya, Sevin Okyay ve Zeynep Koloğlu’ndan oluşuyor. Jüriyi belirlerken elimizden geldiği kadarıyla sinemanın çok farklı dallarında hizmet vermiş, vermekte olan ve kariyerinde ciddi işlere imza atmış isimlerden kurmaya çalışıyoruz. Bunun için de aynı film seçkilerinde olduğu gibi bu isimlerle görüşmelere çok öncesinde başlıyoruz. Onların da programlarının uygunluğuna göre, onları festivalimize davet ediyoruz.

Onur ve Başarı Ödülleri

Onur ve Başarı Ödülleri kimlere verilecek, nasıl seçildi ve önemi nedir?
62. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Onur Ödülleri bu yıl Serap Aksoy ve Settar Tanrıöğen’e takdim edilecek. Başarı Ödülleri, Merve Dizdar ve Selahattin Paşalı’ya takdim edilecek. “Sinema Emek Ödülü” Feride Çiçekoğlu’na, “Genç Sinemacı Başarı Ödülü” ise Cansu Baydar’a takdim edilecek. Bunun için de aynı şekilde festival komitemiz çok erkenden çalışmalarına başlıyor. Başarı ve Onur Ödülleri sahipleri, komitenin detaylı araştırması sonrası belirleniyor. Sinema dünyasındaki bileşenlere de isimlerle ilgili bilgilendirme yapılıyor. Onların da programlarının uygunluğu doğrultusunda ödüllerin ataması yapılıyor.

“Şerif Gören “Antalyalı” diyebilirim”

Şerif Gören’i ayrıca konuşalım istiyorum. Onsuz bir festival düşünemiyorduk, onun yokluğu zor gelecek. Sizin için Şerif Gören ne ifade ediyor, anılarınızda neler var ve Şerif Gören’i festival olarak nasıl anıyorsunuz?
Şerif Gören’in bir ayağı hep Antalya’daydı. “Antalyalı” diyebilirim. Bu festivalle çok özdeşleşti. Aldığı ödüller, yaptığı konuşmalar ve buraya gösterdiği katılım… Hep bizimleydi. Çok talihsiz ve üzücü bir şekilde aramızdan ayrıldı. Onu çok özlüyoruz. Bu sene de onunla ilgili bir anı kitabı ve onun yönettiği 1993 yapımı Amerikalı filmini restore ederek seyircilerimizle buluşturacağız.

“Film Forum’da 20 projeden oluşan bir finalist seçkisi var”

Antalya Film Forum, sinemacılar açısından çok önemli bir forum. Forum, geçmiş yıllardaki gücüyle kaldığı yerden aynı şekilde devam ediyor mu? Film Forumu’na siz yönetim olarak neler kattınız ve programda yenilikler var mı?
Bu sene Film Forum’da aynı bölümlerimiz devam ediyor. 12.’si yapılacak. Bu yıl yenilik olarak, daha önce diğer forumlarda da kullanılan “kapalı oturum” özelliğini getirdik. Projelerin sadece jüri ile finalistler arasında kalmasına önem veriyoruz. Beş bölümde, üç “Pitching”, iki “Work in Progress”; toplam her birinde dörder tane projenin finalist olduğu 20 projeden oluşan bir finalist seçkisi, 27-28 Ekim’de değerlendirilecek.

“Sinema Yazarları Derneği ile hiçbir sorunumuz kalmadı”

SİYAD ile olan anlaşmazlık tam olarak nedir? Neden festivalde SİYAD yok ve festivale katılım sağlamıyorlar?
Sinema Yazarları Derneği ile hiçbir sorunumuz kalmadı. Geçen sene onlar bekleme kararı almışlardı; bizlere ilettiler, biz de bu karara saygı duyduk. Bu sene de tekrar yaptığımız görüşmeler doğrultusunda, önümüzdeki sene onlarla tekrar çalışmaya başlamayı düşünüyoruz.