Kozama çekildim, Adana’da Altın Koza Film Festivali’ndeyim!
O yüzden Adana’yı, festivali ve Adanalı olanları çok seviyorum. Çünkü bu festival, festival ekibi ve Adanalılar kendimi bana hiç yabancı hissettirmediği gibi, kendimi çok ait hissettirdi.
Festivalin çıkış hikayesi…
Festivalin tarihi çok uzun bir zamana dayanıyor. Ben yaklaşık son 20 yılında arada boşluklarım olsa da vardım ve festivali yakından takip ettim diyebilirim. Festivalin çıkışı şöyle; Her şey Adana’da Ziya Darendeli adında bir lise öğretmeninin sinemaya olan sevdası ve Adana halkına sinemayı sevdirme arzusu ile Sinema Kulübü’nü kurmasıyla başlıyor. Sinema alanında yaşanan gelişmeleri takip eden Ziya Darendeli, Adana’da bir film şenliği düzenlemek amacıyla girişimlerde bulunuyor ve ilk önce Adana Belediyesi’nin desteğini alıyor. Bir zamanlar bu bereketli toprakların geçim kaynağı olan pamuğun kozası, festivalin simgesi oluyor ve Adana Film Şenliği olarak başlayan festival Altın Koza olarak anılarak bugünlere geliyor. Şimdi o festivalin 31’incisi gerçekleşiyor ve ben yine festivali takip etmek için buradayım!
31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali başladı
31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali başladı. Festival 29 Eylül’e kadar devam edecek. Festivalde ulusal yarışmadan ilk gösterilen film, daha önce İstanbul Film Festivali’nden ödüllerle dönen ‘Bildiğim Gibi Değil’ oldu. Filmin konusu kısaca şöyle:
Düşünce biçimi ve hayat tarzı açısından birbirinden farklı üç kardeş… Tahsin, Yasin ve Remziye babalarının gizemli ölümüyle, doğdukları şehir olan Tokat’ta toplanmak durumunda kalırlar. Bu buluşma aile ve kendi içlerinde, geçmişlerinde başka bir hesaplaşmaya dönüşür.
Festival Ulusal Yarışma’da ‘Bildiğin Gibi Değil’ filmi gösterimi ile başladı
İstanbul Film Festivali’nden En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kurgu ödülleri kazanana ‘Bildiğin Gibi Değil’ filmi bu kez Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışıyor. Filmin gösteriminin ardından bir söyleşi gerçekleşti ve film ekibi soruları yanıtladı. Filmin İstanbul Film Festivali gösteriminde izlediğimde çok beğenmiş ve etkilenmiştim. Adana’da izlediğimde de aynı duygularda kaldım.
Vuslat Saraçoğlu beğendiğim kadın yönetmenlerden…
Vuslat Saraçoğlu beğendiğim kadın yönetmenler arasında ve benim dert edindiğim meseleleri ve duyguyu çok güzel anlatıyor. Ayrıca Serdar Orçin, Alican Yücesoy ve Hazal Türesan o kadar güzel oynuyor ki, seyirciye gerçekten bunlar kardeş duygusunu veriyor. Filmde üç kardeşin birbirinden farklı ama bir yandan da birbirine benzeyen yaşamları var. Kapalı bir toplumda büyümenin sancıları, aile içi güç ve iktidar savaşları, miras ve aile ilişkilerinin önemi gibi konular işleniyor. İçinde pek çok önemli mesele var. Aile içi ilişkiler, ortak anılar, travmalar ve toplumsal meseleler hepsi bu filmde yer alıyor. Üstelik bu meseleler mizah sosuyla süsleniyor. Bakalım ödüller kısmında ‘Bildiğin Gibi Değil’ filmi Adana’dan nasıl ayrılacak?
İnadına bir umut var bu filmde; Hêvî / Umut
Kısa filmleriyle tanıdığımız senarist ve yönetmen Orhan İnce’nin ilk uzun metraj filmi nihayet seyircisiyle Adana’da buluştu. Nihayet diyorum çünkü yönetmenin Hevi / Umut filminin geçmişi tam 8 yıllık bir serüven. Süreç 2016 yılında başlamış ve bugünlere gelmiş. Filmin konusu kısaca şöyle:
Sağır ve dilsiz Zeyno, babası Mustafa ve ağabeyi Çeto ile köyden birkaç kilometre uzaktaki evlerinde yaşamaktadır. Zeyno, zamanının büyük bir kısmını annesinden ona yadigâr kalan çok sevdiği koyunu ile oynayarak geçirir. Tarımdan eskisi kadar para kazanamayan Mustafa, arkadaşlarının da teşvikiyle hayvan ticaretine başlar.
Para kandırılmanın en güçlü yolu…
Film Kürtçe dilinde ve Bingöl civarında doğanın kucağında çekilmiş bir film. Filmin oyuncuları o kadar doğal oynuyorlar ki sanki oyuncu değilmiş gibi düşünüyorsunuz ama oyunculuk ile ilgilenen, hatta eğitimini alan ve daha önce de başka projelerde yer alanlardan oluşan farklı bir kadroya sahip. Geniş bir kadro, film ekibi gösterimin ardından sorularımızı cevapladı.
Filmde kandırılan, dolandırılan bir kişi hatta koca bir köy var; bu noktada hikâyeyi inandırıcı bulmadığım soruma yönetmen şöyle cevap verdi:
Bu hikâye dayımın başından geçti ve dayım bütün mal varlığını kaybetti. Hayata sıfırdan başladı ve yeniden tutundu. Kendisini dolandıran adam da yok ortada, paralar da…
Görseli güçlü bir hikayenin içinde ilerleyen film…
‘Görsel dili o kadar güçlü ki özellikle etkilemek amacıyla bir şey olabilir mi?’ diye düşünürken, görüntü yönetmeni Cem Geneşke film gösterimin ardından bu duruma şöyle açıklık getirdi:
“Çekim yaptığımız coğrafya görsellik açısından çok büyüleyiciydi ve hikâyenin önüne geçebilir diye düşünerek hareket ettim, o büyüde kalmamanız için hikâye ile görselliğin dengesini kurmaya çalıştım.”
Umut duygusu en vurucu final
Filmin finali müthiş ve unutulacak bir final değil, çarpıyor, etkiliyor, hafızanıza yerleşiyor. İşte o noktada unutulmayacak bir cümle kuruyor senarist-yönetmen Orhan İnce:
“Umudu, bir kız çocuğunun (kadının) vermesi bence çok değerlidir!”
Bakalım ilk uzun metraj filminde üstelik Kürtçe çekilen bir filmde Orhan İnce’nin ödüllendirilme noktasında umudu nasıl sonuçlanacak? Merakla bekliyorum.
Kaynak:Mutlu Hesapçı