Londra'da Türkiyeli Mimarlar

Yaratıcı düşüncenin ve pratiğin en önemli merkezlerinden biri olan Londra’ya, yaşamak ve çalışmak için ülkemizden göç ederek yerleşenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Diğer yandan global vizyona sahip tasarım ve mimarlık ofisleri de çeşitli projeleri ile kentte boy gösteriyor.

Geçtiğimiz hafta Londra’da Türk Mimarlar Derneği’nin kurulduğunu haber aldım. Bu haber çok güzel. Yaratıcı düşüncenin ve pratiğin en önemli merkezlerinden biri olan Londra’ya, yaşamak ve çalışmak için ülkemizden göç ederek yerleşenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Diğer yandan global vizyona sahip tasarım ve mimarlık ofisleri de çeşitli projeleri ile kentte boy gösteriyor. Kentteki bu varlığa dair son yıllarda gözlemlediklerimi düşününce, ne kadar da yerinde bir girişim.

Bu girişimin aktörlerine hemen merak ettiğim soruları yönelterek, onları sizlerle tanıştırmak üzere bir röportaj gerçekleştirdim. 

Kaan, bize bu yeni oluşumu tanıtır mısın?

London Turkish Architects Association (LTAA) kurucuları olarak hem coğrafi hem de disiplinler olarak fazlasıyla geniş ölçüde akademik ve kariyer geçmişlerimiz var. Ben, Kaan Öncüoğlu, Roger Williams Üniversitesi mezunuyum. Kurucularımız arasında ODTÜ, İTÜ, Bilkent ve Reading Üniversitesi gibi okullardan lisans eğitimini tamamlayıp üstüne Architectural Association, Queen Mary ve ODTÜ gibi lisans üstü eğitimi yapmış ortaklarımız var. Ayrıca Egemen akademisyen çizgisinden ödün vermeyip ayrıca ODTÜ’de doktorasını da yaptı. Ben, Ege, Ceren ve Egemen burada şahsi şirketlerimizi yürütmekteyiz. Cemre ve Hazel, Zaha Hadid Architects’te çalışıyor. Mimarlığın yanı sıra, yazılım geliştirme ve işletme ve pazarlama danışmanlığı gibi renkli bir karteladan oluşmakta kurulumuz. 

Londra ile Türkiye arasında toplumun mimarlığa bakışı ve mesleki pratik esasları açısından temel farklar neler?

Prensipte Türkiye’deki standartlaşmış inşaat odaklı mimariden farklı bir algı var burada. Tasarım olgusu daha vurgulanan bir yaklaşım var hem teoride hem de pratikte. Ve belki de güncelde en büyük farklardan birisi; stratejik planlamaların bilimsel veriler ile desteklenmesi. Burada büyük mimarlık ofislerinin kendi bünyelerinde data stratejisi ekipleri bulunuyor. Özellikle büyük ölçekli projelerin konsept tasarımına geçilmeden veriden elde edilen kritik faktörler göz önünde bulundurularak tasarımın temelleri oluşturuluyor.

Londra’da bir araya gelmeyi  ve bir dernek kurmayı istediniz; bunun gereksinimi nereden doğdu, amaçlarınız neler?

“Londra Türk Mimarlar Derneği" şeklinde bir isim tercihinde bulunmamızın sebebi Türk mimarları bir çatı altında toplayarak, Londra’daki en kapsamlı kreatif kitleye hitap edebilmek. Hem profesyonel hem öğrenci, hem serbest çalışan hem de ofislerde çalışan mimarlar içine alacak şekilde yelpazeyi olabildiğince geniş tutmayı hedefledik. Aynı zamanda, mimari çözüm ortağı olan tüm disiplinlerin, en büyükten en küçük ölçeğe kadar, katkı ve etkileşimde olabileceği ortak bir zemin sağlamayı amaçlıyoruz. Haliyle her coğrafyanın zorlukları bambaşka. Ama Londra gibi kural ve bürokrasinin anavatanında bizim sektörde yaşamı sürdürmenin zorlukları herkes için çok farklı. Biz olabildiğince bu envai çeşit zorluklara karşı hem yol gösterici hem de çözüm ortağı olabilmeyi umuyoruz.

Okuyucularımıza tanıtmak amacı ile kurucu üyelerin tüm isimlerini ve mesleklerini burada anmak isterim:

Kaan Öncüoğlu (Başkan), Cemre Demirci (Başkan Yardımcısı), Ege Gazioğlu (Genel Sekreter), Hazel Özrenk (İş Geliştirme Direktörü), Ceren Akın (Kreatif Direktör), Dr. Egemen Kızılcan (İletişim Direktörü). 

Londra’da aktif olan çok sayıda Türkiyeli mimar olduğunu anlıyorum; peki üyelik sadece Türkler için mi? 

Kesinlikle, dernekleşme ihtiyacının oluşması bu kalabalık mimar nüfusunun birlik arayışı sonucu oluştu. Vaktinde Ankara Antlaşması ile, şimdi sponsorluk vizesi ve öğrenci/mezun vizesi ile burada bulunan çok sayıda mimar ve ilişkili kreatif endüstrilerden Türk var. Dernek faaliyetleri Türkçe gerçekleşeceğinden ötürü üyelik sadece Türkler için değil de, Türkçe konuşabilenler için diyebiliriz şimdilik. Londra’da ikamet edilmesi üyelik için esas koşul. 

Türkiye’den iyi eğitimli beyinlerin başka ülkelere göçü hakkında ne düşünüyorsunuz?

Mimarlık algı ve kavram olarak coğrafya ile en doğru orantılı mesleklerden. Temelinde yine büyük bir oranda inşaat gayesi yatsa da Londra’da üretime ve üretmeye teşvik eden bir mimarlık yaklaşımı var. O yüzden standart mimari algısından hem fiziksel hem de felsefi anlamda uzakta olan da bir kitleyi temsil ediyor burası. Teknoloji ve inovasyonun ve tabii ki beraberinde mesleki gelişimi hedef güdenler için bir fırsat merkezi. Globalleşme ve dijitalleşme, yurtdışındakiler ve Türkiye arasında kolektif ve paylaşımcı bir bilgi birikimini mümkün kılıyor. Biz burada deneyimleyip edindiklerimizi, LTAA olarak, Türkiye’deki mimarlık ve tasarım bağlamına dokunabilmeyi ve iletişimi devamlı kılmayı umuyoruz.

Mimarlık mesleğinin çağımızda en zorlandığı alanlar nelerdir?

Londra özelinde ele alırsak, günlük maliyetlerin dünyada en yüksek olduğu şehirlerden birinde haliyle finansal tarafları diyebiliriz. Burada koruma ve restorasyon gibi kentsel doku ve tarihin devamlılığı kaideleri esas olduğu için yeni inşaatların sayısı az ve sürdürülebilirlik algısı pekiştikçe de her gün azalıyor. Proje sayısı az, ama mimarların sayısı oldukça fazla ve her gün de artıyor. Sürdürülebilir yaşam ve çalışma koşulları için zorlayıcı bir projeksiyon var sektörde coğrafya farketmeksizin maalesef.

Geleceğin mimarlık anlayışı, eğilimleri hakkındaki düşünceleriniz nedir?

Demin bahsettiğimiz durum mimarlar için yeni sektör ve fırsat kapılarını aralıyor burada; 3D printing, yazılım, AI ve dijital mimari gibi yeni alanların varlığı da yaygınlaşacaktır. Tasarım ve teknolojinin harmanlanarak oluşturduğu özelleştirilmiş pazarların miktarı elbet artacaktır. Bu gelişmelerin hızı data ve AI furyası ile de muhtemelen hızlanacak önceki yıllara göre. Otomasyonun büyük bir ölçüde iş yükünü de hafifleteceği bir sektör kesinlikle mimari. Kentleşme, ölçekler ve enerji ile ilgili sorunlar mimarlığın daha merkezinde yer alacaktır.

Mimarlık öğrencilerine tavsiyeleriniz neler olabilir?

Sizin için eforsuz hissettiren, gerçekten severek yaptığınız işin alanlarını güçlü kasınız haline getirin. Rekabetin sayıdan ötürü bir hayli yüksek olduğu mimarlık sektöründe, bir konuda uzman olmak her konuda averaj olmaktan daha nitelikli olabiliyor. Sadece mimarlık ve tasarım odaklı gelişimdense, işletme, pazarlama ve iş geliştirme konularında kendinizi paralelde geliştirin. Günümüz şartlarında, hangi alanda çalışıyor olursanız olun, iletişimin en temel unsur olduğunun farkında olmalısınız.

Çok teşekkür ederim Kaan ve yolunuz açık olsun dilerim. 

Okuyucularımız arasından eğer daha fazla bilgi almak isteyen veya üye olmak isteyenler varsa;

London Turkish Architects Association (LTAA) 

ltaa.co.uk web sitesini ziyaret edebilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Özlem Yalım Arşivi