Abdullah Biricik

Abdullah Biricik

Prag gerçekleri

Çekoslovakya’nın başkenti olan Prag, I. Dünya savaşının bitimine kadar Avusturya-Macaristan’ın şehriydi. Benim gibi yakın zamana kadar Çekya’yı (Çek Cumhuriyeti) Çekoslovakya zanneden okuyucularımız için kısa bir hatırlatma yapalım.

Yaklaşık 30 sene önce Çekoslovakya (1993’te) Slovakya ve Çekya olarak ikiye ayrıldı. Yani maç analizi öncesi kısa bir genel kültür jimnastiği yapacak olursak; Osmanlı döneminde adını sıkça duyduğumuz Avusturya-Macaristan varlığını 1918’e kadar sürdürmüş! Ağız alışkanlığı olarak kullandığımız Çekoslovakya artık yok.Çok eski zannettiğimiz Slovakya 1993’te kurulmuş.

Prag denince aklımıza Milan Baroş, Ujfalusi Rosicky ve Nedved gibi yıldızlar gelse de edebiyatın en önemli figürlerinden biri olan, gerçekçilik unsurlarını ve fantastik unsurları birleştiren, eserleri tipik olarak tuhaf veya sürrealist ön yargılarla ve anlaşılmaz sosyal-bürokratik güçlerle karşı karşıya kalan izole kahramanlara sahip olan, yabancılaşma, varoluşsal kaygı, suçluluk ve saçmalık temalarını keşfetme olarak yorumlayan, "Kafkaesk" ve “Kafkaizm” gibi terimlerin oluşmasına sebep olan Franz Kafka’yı da unutmamak lazım. Henüz 40 yaşında çağın en büyük hastalığı olan vereme yakalanan ve hayatını kaybeden Kafka, Prag’da doğdu ve bu topraklarda büyüdü.

Lokomotiv Moskova Galatasaray maçında üstad Nazım’a değinmekten        alıkoyamamıştım kendimi. Konu Prag olunca da “Dayanılmaz olan aslında yaşam değil, insanlarmış!” diyen Kafka’yı anmamak saygısızlık olurdu.

Sparta Prag, Slavia Prag ile Prag’ın iki büyük takımından birisi. Galatasaray ilk maçta evinde ağırlayıp zor da olsa 3-2 yendiği maçın rövanşına çıktı.

Son olarak ligde Ankaragücü’ne karşı müthiş oynayan Galatasaray Prag’da sert bir duvara çarptı. Aynı sıklette olmayan “Ankaragücü”, yanıltıcı olmuştu.

Okan Buruk’un her fırsatta ilk 11’e sokmak için değişik formüller ürettiği Berkan Kutlu bile güzel oynamış, Oliveira futbol resitali sunmuştu.

Berkan ve Oliveira gibi oyuncularla bu kez olmadı! Takke düştü, kel göründü.  Üst düzey maçlar çıkaran Kaan Ayhan gördüğü kırmızı kartla takıma ve arkadaşlarına ihanet etti. O seviyede bir oyuncunun “bariz kırmızı kartlık müdahalesi” bu sezon Avrupa’daki tüm emekleri alıp çöpe attı.

Suçlu sadece Kaan mı? Elbette değil!

Transferler zamanında yapılıp UEFA’ya bildirilebilirdi. Orta sahaya bir takviye yapılabilirdi. Üstelik transfer edilen Vinicius adında bir forvet var, evlere şenlik! Yönetimi bu anlamda eleştirmek mümkün.

Kaan, Demirbay ve Berkan kötü oynuyordu! Barış Alper Yılmaz sağ veya sol beke çekilip Tete hamlesi yapılabilirdi. Kaan orta sahaya çekilebilirdi.  Her zaman olduğu gibi tüm Türkiye’nin gördüğü aksaklıkları Okan Buruk göremedi ve zamanında müdahale edemedi. Bu anlamda da teknik heyeti eleştirmek mümkün.

Zaha beklentilerin çok uzağında. Muslera büyük maçlarda çok basit goller yiyiyor. Torreira orta sahada tek başına olduğu için de zor maçlarda takımın defoları ve gerçekler ortaya çıkıyor. Galatasaray tel tel dökülüyor.

Galatasaray Prag’da da tel tel döküldü. Maça İngiliz hakem Antony Taylor’un standartsız kararları da eklenince Galatasaray farklı bir mağlubiyet alarak elendi. Büyük umutlarla çıktığı Avrupa macerası da sona ermiş oldu.

Bu mağlubiyetin tek bir kazanımı var. Sporseverler dijital platformda rezalete dönüşen yayınları izlemekten kurtuldu. Önümüzdeki yıldan itibaren Avrupa Kupalarındaki tüm karşılaşmaları TRT yayınlayacak. Tüm sporseverler adına TRT’ye teşekkür ediyor, Acun Ilıcalı’yı da tüm sporseverlerden özür dilemeye davet ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Abdullah Biricik Arşivi