AKP'nin "Büyük Filistin Mitingi" kimin işine yarar?

AKP'nin "Büyük Filistin Mitingi" kimin işine yarar?
T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, AKP'nin 28 Ekim'de yapacağı "Büyük Filistin Mitingi"ne ilişkin "Bu miting bir tek işe yarayacak: Türkiye’de yolunda gitmeyen işlerden dikkatleri uzaklaştırıp, AKP tabanını bir ortak düşmana karşı...

T24 yazarı Mehmet Y. Yılmaz, AKP'nin 28 Ekim'de yapacağı "Büyük Filistin Mitingi"ne ilişkin "Bu miting bir tek işe yarayacak: Türkiye’de yolunda gitmeyen işlerden dikkatleri uzaklaştırıp, AKP tabanını bir ortak düşmana karşı birleştirmeye" diye yazdı.

Yılmaz şöyle yazdı:

AKP’nin bütün bunları idrak edebilmesi için 3 hafta geçmesi gerekmiş ki Filistin halkı ile dayanışma mitingini getirip, Cumhuriyet’in 100. yılını kutlayacağımız günün arifesine koymuşlar.

AKP mitingi diyoruz ama bu aslına bakarsanız Erdoğan’ın mitingi.

Biliyoruz ki o partide herhangi birisinin kendi başına inisiyatif alarak böyle bir harekete kalkışması düşünülemez.

Parti Erdoğan’ın, doğal olarak miting de Erdoğan’ın.

28 Ekim günü meydanda nelerin yaşanabileceğini tahmin etmemiz de zor değil.

Geçen gün AKP’nin yavrusu sayılabilecek ancak aynı İslamcı ideolojik kökten gelen iki partinin mitinginde ne olduysa o olacak.

Buna bir de AKP’nin bu tür organizasyonlar ile ilgili becerisini ve sahip olduğu maddi imkanları ekleyin.

Bol hamaset, Batı düşmanlığı, antisemitizme varan sloganlar, “Mehmetçik Gazze’ye” haykırışları vs.

Bunun Filistinlilere ne yararı olacak? Hiç.

İsrail miting kürsüsünde söylenenlere ve miting alanında toplaşanlara bakıp, politikasını değiştirecek mi? Hayır.

İsrail’in etnik temizliğine “terörle mücadele” kılıfının arkasına saklanarak göz yuman Batılı ülkeler korkup, politikalarını değiştirecekler mi? Hayır.

Bu miting bir tek işe yarayacak: Türkiye’de yolunda gitmeyen işlerden dikkatleri uzaklaştırıp, AKP tabanını bir ortak düşmana karşı birleştirmeye.

Kendi günlük yaşamında iyi beslenememekten, adam gibi yaşayamamaktan tutun da çocuğuna iyi bir gelecek inşa edemeyeceğini görmeye kadar bin tane sorunu olanlar, içlerinde biriktirdikleri öfkelerini, bu durumu yaratan gerçek nedene değil, kendilerine sunulan ortak düşmana yönelterek rahatlıyorlar.

Buna toplumsal psikolojide öfkenin yer değiştirmesi deniliyor ki Filistin sorunu denilince, bütün İslam coğrafyasında aklımızda tutmamız gereken bir kavram bu.

Bu coğrafyadaki her türden otokrat ve demokrasi dışı rejimleri, ortak bir dış düşman arama zahmetinden kurtaran bir durum.

Nitekim aynı etkiyi İsrail’de de görüyoruz; koltuğu sallanan yolsuzluklara batmış Netanyahu bile arkasında kendisinden hiç hoşlanmayan kitleleri bu sayede toparlayabiliyor.

AKP Genel Başkanı, böyle mitinglerde kendi sesinin gazına gelebilen bir karakter.

Dün TBMM’de parti grubunda yaptığı konuşma, dozun nerelere varabileceğini de gösteriyor.

“Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur” dedi.

Apaçık görünüyor ki Erdoğan, Türkiye’yi bir terör örgütü olan HAMAS’a siper etmeye kararlı.

HAMAS’ın 7 Ekim’de başlattığı saldırı, bir terörist eylem değilse nedir acaba?

Grup konuşmasında coşup “ben bu Netanyahu'nun bir kere elini sıktım, tabii iyi niyetimiz vardı, suistimal etti. İsrail'e gitme planımız vardı, gitmeyeceğiz, iptal. Ama şimdi maalesef o da olmayacak” dedi.

Erdoğan bir yandan böyle nutuklar atarak diğer yandan Türkiye’nin garantörleri arasında olacağı bir barış tesis etmeyi nasıl düşünebiliyor, bilmiyorum.

Bu ikisi, bir arada olabilecek şeyler değil.

Türkiye, İsrail ile olan ilişkilerini itidalle koruyabilmelidir ki Filistinlilere de yardımı dokunsun.

Erdoğan 22 yıllık iktidarı boyunca, İsrail’in özellikle Gazze’ye yönelik etnik temizlik amaçlı saldırılarına en sert tepkiyi veren lider oldu.

Hatta bu konuşmaları sırasında yeterince sert olmadıkları için Arap liderlerini eleştirdiğine de tanık olduk.

Hatta İsrail’in bir “terör devleti” olduğunu en çok söyleyen kişi Erdoğan oldu.

Yani sert nutuklar, İsrail ile ipleri koparmaya varan tutumlar bugüne kadar Filistin halkına da Türkiye’nin bölgedeki pozisyonuna da hiçbir yarar getirmedi.

Saldırıların başlarında takındığı mutedil tavrın, bu hatalardan dersler çıkarması olduğunu zannetmiştik, öyle görünüyor ki alışık olmayan ağızda itidalli sözler durmuyor.

İslam coğrafyasında benzerlerine tarih boyunca çok rastlanan karakterler, ağızları iyi laf yapan, kitleleri coşturan karakterlerdi ve kimse tarafından ciddiye alınmadıkları için kendi halklarına da Filistinlilere de yararları dokunmadı.