Bahçeli buna çok kızacak: Yapıcıoğlu, bu sefer de ana dilde eğitim istedi

Bahçeli buna çok kızacak: Yapıcıoğlu, bu sefer de ana dilde eğitim istedi
Yerel seçimler hakkında açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yerel seçimlere parti olarak girecek şeklinde hazırlandıklarını ancak bunun herhangi bir ittifak olmayacak anlamına gelmediğini söyledi....

Yerel seçimler hakkında açıklamalarda bulunan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, yerel seçimlere parti olarak girecek şeklinde hazırlandıklarını ancak bunun herhangi bir ittifak olmayacak anlamına gelmediğini söyledi. Eğitimle ilgili hem Milli Eğitim Temel Kanunu hem de anayasada engellerin bulunduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Anayasaya göre Türkçeden başka hiçbir dil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemez. Hem Anayasaya göre hem de Eğitim kanunlarına göre eğitimin dili Türkçedir. Bu yasal engeller var olduğu müddetçe herhangi bir dilin ana dil olarak vatandaşlara öğretilmesinin önü açık değildir ve başka bir dilde eğitim yapmak da mümkün değildir. Biz diyoruz ki bir memlekette farklı dilleri konuşan insanlar vatandaş olarak birlikte yaşıyorsa her bir vatandaşın ana dilinin onu tarafından öğrenilmesinin önünde yasal ya da anayasal engeller varsa bu engeller kaldırılmalıdır. Ana dildeki eğitim de buna dahildir. Türkiye, cunta anayasasından kurtulmalıdır" dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Mardin'in Kızıltepe ilçesinde düzenlenen basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yöneltilen sorular üzerine yerel seçimlerle ilgili konuşan Yapıcıoğlu, "Biz yerel seçimlere kendi başımıza girecekmişiz gibi hazırlanıyoruz. Fakat bu 'Mutlaka kendi başımıza gireceğiz, herhangi bir ittifak olmayacak' demek değildir. Şartlar oluşursa ittifak ile de girebilir, bir ittifak içerisinde yer alabiliriz. İttifakın şekli ve kapsamı ne olur, sadece bazı yerlerde mi yoksa ülke genelinde mi olur onu zaman ve şartlar belirleyecek" dedi.

"Yılbaşı beklenmeden emeklilere seyyanen zam yapılmalı"

Enflasyon karşısında emeklilerin durumuna da değinen Yapıcıoğlu, "Ayrıca daha önce de gündeme defalarca getirdiğimiz emeklilerin durumu var. Emeklilerin almış olduğu maaş geçen yıla göre önemli oranda bir artış sağlamış olsa da paranın alım gücü dikkate alındığında şu anda bırakın geçinmeyi veya bütün ihtiyaçları karşılamayı sadece gıda masraflarına bile yetecek bir rakam olmaktan çoktan çıkmıştır. Kiracı olanların bu parayla sadece kirayı ödemesi bile artık mümkün değildir. Çünkü kiralar astronomik oranda arttı. Dolayısıyla 7 bin 500 lira alan emeklilerin bu parayla geçinmesi mümkün değildir. Açlık sınırının çok çok altında bir rakamdır bu. Mutlaka yılbaşı beklenmeden bir ara formül ile emeklilere de seyyanen bir zam yapılmalıdır. En az 5 bin TL emeklilere seyyanen zam yapılmalıdır. Aksi takdirde bu ücretlerle hayatlarını devam ettirmeleri hatta karınlarını doyurmaları bile mümkün değildir" dedi.

"Bir eğitim devrimine muhtacız, ahlaklı insan yetiştirmeye odaklanmalıyız”

Yapıcıoğlu, "Birkaç gün sonra okullar açılacak. Birinci sınıflar 4 Eylül'de ders başı yapacak. Eğitimin sorunları var. Eğitimle ilgili çok güzel binalar yapıldı ama maalesef başta müfredat olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var. Ve belki eğitim sorunlarından kaynaklı olarak çok farklı bazı sorunlarla da memleket boğuşmaya devam ediyor. Sokaklarda kullanmış olduğu uyuşturucunun etkisiyle sallanan, kendinden geçmiş gençlerin görüntüsü insanın içini parçalıyor. 14-15 yaşındaki gençlerimiz katil olmaya, birbirlerini katletmeye ya da daha başka suçlara bulaşmaya başladı. İstatistiklere göre 2022 yılı içerisinde çocukların karışmış oldukları suçların sayısı 600 binin üzerinde. Bu, bir önceki yıla göre yüzde 20'nin üzerinde bir artış demektir. Ne oldu da gençlerimiz bu kadar suça bulaşıyor ve her yıl bir önceki yılı arar duruma geliyoruz. Mutlaka bunun üzerinde çok ciddi düşünmemiz, kafa yormamız ve eğitim politikamızı, müfredatımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Tabiri caizse bir eğitim devrimine muhtacız. Ahlaklı insan yetiştirmeye odaklanmalıyız. Kuru bilginin gençlerimize verilmesi tek başına bir şey ifade etmiyor. Mutlaka onları kötülüklerden uzaklaştıracak, bizi biz yapan değerlere saygılı hale getirecek bir eğitim politikasının hep birlikte oluşturulması ve bunun ciddiyetle uygulanması gerekiyor" şeklinde konuştu.

Eğitimle ilgili bir diğer sorunun eğitim masrafları olduğunu ve bu masrafların her sene artış gösterdiğini belirten Yapıcıoğlu, "Uzun bir süredir çocukların okullarda okuyacakları ders kitapları devlet tarafından ücretsiz olarak dağıtılıyor. Fakat bütün veliler biliyor ki öğretmenler o kitaplarla yetinmeyip bunun yanında hemen her sene yardımcı ders kitapları veya ek bazı kitaplar öğrencilerden ve velilerinden isteniyor" ifadelerini kullandı.

Geçen sene Millî Eğitim Bakanlığının bu kitapların öğrencilerden istenmemesini ve bunların devlet tarafından dağıtılacağı yönündeki çalışmasını hatırlatan Yapıcıoğlu, "Bu kitapların okullara ulaşması ve yapılan açıklama geciktiği için okulların önemli bir kısmı velilere bu kitapları zaten aldırmıştı. Bu sene de buna ilaveten tartışılan hususlardan biri de şu, özellikle bazı özel okullar devlet tarafından dağıtılan kitapların kapağını açmadan onları geri dönüşüm tesislerine gönderiyor ve kendilerinin oluşturduğu listeyi velilerin eline tutuşturup çok yüksek meblağlarla aldırılıyor. Millî Eğitim Bakanlığına çağrımız, yardımcı ders kitaplarıyla ilgili dağıtımı geçen seneki gibi geciktirmeyin. Çok yükselmiş olan eğitim masrafları ve kırtasiye giderleri üzerine bir de bu yardımcı kaynak kitap masrafları binmesin" dedi.

"Ana dilde eğitimin önünde yasal ve anayasal engeller var"

Eğitimle ilgili hem Milli Eğitim Temel Kanunu hem de anayasada engellerin bulunduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, "Anayasaya göre Türkçeden başka hiçbir dil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemez. Hem Anayasaya göre hem de Eğitim kanunlarına göre eğitimin dili Türkçedir. Bu yasal engeller var olduğu müddetçe herhangi bir dilin ana dil olarak vatandaşlara öğretilmesinin önü açık değildir ve başka bir dilde eğitim yapmak da mümkün değildir. Biz diyoruz ki bir memlekette farklı dilleri konuşan insanlar vatandaş olarak birlikte yaşıyorsa her bir vatandaşın ana dilinin onu tarafından öğrenilmesinin önünde yasal ya da anayasal engeller varsa bu engeller kaldırılmalıdır. Ana dildeki eğitim de buna dahildir. Türkiye, cunta anayasasından kurtulmalıdır. Bu anayasayı düzenlerken bu hususlar da tartışılacaktır, konuşulacaktır. Herkesin kendisine göre talepleri olabilir, herkesin kendisine göre kırmızı çizgileri olabilir ama bu kırmızı çizgiler masanın üzerinde olursa siyasi partiler bir araya gelip yeni anayasayı tartışamıyorlar. Herkesin kırmızı çizgileri cebinde olsun. Biz birlikte ön şartsız bir masa etrafında toplanalım, birlikte bir anayasayı nasıl kaleme alabileceğimizi tartışalım, konuşalım. Bu mümkündür. Elbette hiçbir konuda hiçbir siyasi partinin bütün dedikleri olmayacak, hiç kimse tek başına anayasayı kaleme alıp bu benim metnimdir, gelin buna destek verin demesin. Derse bu cunta anayasası devam eder, bu cunta anayasası yürürlükte kalmaya devam eder ve bu memleket bu anayasayla yönetilmeye devam eder" değerlendirmesinde bulundu.