CHP’li Bakan intihar eden polis memurunun mektubunu paylaştı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, intihar eden polis memuru Murat Baş’ın arkasında bıraktığı notu paylaştı ve "Polisin intiharını, ‘bu mesleğin olağan sonucu’ olarak gören bu Bakanlık ve ülkeyi yönetenler, polislerin sorunlarını konuşmak da çözmek de istemiyorlar. Çünkü polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli, şehit cenazesi üzerinden siyasetlerini pekiştiriyorlar, yaşarken hiçbir değeri yok" dedi.
CHP İçişleri Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, intihar eden polis memuru Murat Baş’ın arkasında bıraktığı notu paylaştı. Bakan, yaptığı açıklamada; "Bir polis daha, çalışma şartlarına dayanamadı ve canına kıydı. Geride bıraktığı notta yazdığı ‘Hak ettiğim emekliliğimin durdurulması ve 2. şark adaletsizliği beni yordu, bıktırdı, hayata küstüm. Ben hep kurallara uydum ama devleti yönetenler uymadı’ sözlerine gözleri de kulakları da kalpleri de kapalı, umurlarında değil. Daha önce de intihar eden ve amirlerinden gördüğü zulmü anlattıkları notlar bırakan polis memurları olmuştu. Semanur, Alparslan, Mehmet Ali… Onların ihbar niteliğindeki notlarını da ciddiye almadılar, hiçbir amir hakkında işlem yapmadılar" diye konuştu.
"Bir polis daha, ağır ve adaletsiz çalışma koşullarına dayanamadı "
Bakan, polislerin intiharları ve yaşadıkları sorunları TBMM’de defalarca gündeme getirdiğini ancak soruna çözüm getirilmesi için hiçbir adım atılmadığını belirtti. Bakan şunları söyledi:"
“Çalışma saatleri, angarya, ikinci şark… İntihar eden her polisle ilgili İçişleri Bakanlığı’na soru önergesi veriyorum, Soylu döneminde her önergemize aynı matbu yanıtı gönderiyorlardı. Soylu gitti, Ali Yerlikaya geldi, farklı önergelerimize hâlâ aynı ruhsuz, aynı matbu yanıt gönderiliyor. Önerge yanıtlarındaki tek fark Bakan’ın adı. Yani Bakanlıkta polis intiharlarıyla ilgili aynı anlayış hüküm sürüyor. Ayrıca polis intiharlarıyla ilgili defalarca verdiğimiz meclis araştırma önergeleri her seferinde Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildi. Üstelik reddedenlerin içinde emekli polis müdürü de vardı İçişleri Bakanlığı yapanı da...
“Ülkeyi yönetenler, polislerin sorunlarını konuşmak da çözmek de istemiyorlar”
Bu çocuklar ailesi villalarda, yalılara oturanların çocukları değil; esnafın, çiftçinin, işçinin, emekçinin çocuğu. Severek isteyerek bu mesleği seçen birçok polis olmasına karşın; içlerinde atanmadığı için polis olan öğretmen ya da iş bulamadığı için polisliğe yönelen arkeolog da var. Hayata tutunmaya çalışan, yaşamak için kendisine bir şekilde yol bulan, ömrünün baharında olan polis memuru neden intihar eder? Ya da yıllarca bu ülkeye hizmet etmiş sonunda emekliliği gelmiş, artık çocuklarının mürüvvetini göreceği, torunlarını seveceği yaşta bir polis memuru neden intihar eder? Vatanı için canını vermekte tereddüt etmeyen, ülkesine bu kadar bağlı bu insanlar kendi canlarına kıyacak raddeye nasıl gelir? Polis intiharlarını, ‘bu mesleğin olağan sonucu’ olarak gören bu Bakanlık ve ülkeyi yönetenler, polislerin sorunlarını konuşmak da çözmek de istemiyorlar. Çünkü polis onlar için sadece şehit olduğunda kıymetli, şehit cenazesi üzerinden siyasetlerini pekiştiriyorlar, yaşarken hiçbir değeri yok, onları görmüyorlar, onların seslerini duymuyorlar. Biz, Emniyet Teşkilatı’nın tüm sorunlarını da çözümlerini de biliyoruz. Bu konuda çalışmaya, özellikle polis intiharlarını kamuoyunun gündemine getirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz hiçbir polisin yaşamına son vermediği, her polisin insanca çalıştığı, kendisini değerli hissettiği ve emekli olup çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir emeklilik hayatı sürecekleri bir sistemin mümkün olduğunu biliyoruz, bu sistemi de biz kuracağız, söz veriyoruz.”
İntihar eden polis memuru Murat Baş, bıraktığı notta şunları yazdı:
"Bir yolculuğa çıkıyorum. Biliyorsunuz ki sürekli sıkıntı ettiğim 2 konu vardı; 2005’te yazmadığım halde 2 senelik Hakkari / Yüksekova’da 1,5 sene 12-12 çalışarak şarkımı tamamladım. Yıllar sonra 2. Şarkı çıkarttılar, geçmişe dönük uyguladılar. 3,5 sene evvel ilk hazırlık geldiğinde kararımı vermiştim. Sonunda il belli olunca süreci biraz daha uzatıp zaman kazanmak için mazeret dilekçesi verdim, resmi cevabını dahi vermeden gece ilişiğimizi kestiler. Halbuki mazeret dilekçesine açık açık yazmıştım, ne yapacağımı… Mesleğe girdiğimde emeklilik tarihim belliydi. Genelgelerde (en son SGK 2023/13) emekliliğimiz durduruldu. (Neymiş, “İşçi, çiftçi ve esnafın askerlik borçlanmasını kabul ederiz, memursan kabul etmeyiz”) SGK Bakanları bu mu sizin adalet anlayışınız!? Hak ettiğim emekliliğimin durdurulması ve 2. Şark adaletsizliği beni yordu, bıktırdı, hayata küstüm. Ben hep kurallara uydum ama Devlet’i yönetenler uymadı. Aylardır belki genelge çıkar emekli olurum, şu lanet şarktan kurtulurum diyerekten bekledim son ana kadar. Başımızda hep memurlarına hiçbir zaman faydası olmamış İçişleri Bakanları tarafından yönetildik. Çalışma şartlarının düzensizliğinden, sürekli keyfi ek görevler, çıkışı olmayan mesailer...
Sizleri üzeceğim için özür dilerim. Kalbim hassas olduğu için hiçbir arkadaşı, akrabamı özel olarak arayıp vedalaşmadım. Şükr ki Allah, Kalbimi hiçbir zaman “Mal, mülk, eş çocuk vb) şeylerle meşgul etmedi. Benim dünya sınavım buydu. İmanım, inancım, özgür iradem ile bu kararı aldım. İmşeAllah bir Mü’min olarak; Bana 'Vekil kılınan Mevt Meleğinin' (Secde-11) vefatımı kolaylaştıracağı inancındayım.
'Kendine yazık etti, cehennemlik oldu' diye söylemeyin. Bu şartlarda biraz daha yaşamam, psikolojim altüst oldu, ancak çevremdekilere zarar olur, günah hanemi artırırdı. 112 müdahalesine uzak bu yerde, bana şark ili açıklanmıştı. İnşeAllah burada bu alemden ayrılıyorum.
Hiçbir şey Allah’ın bilgisi dışında değildir. (Enfal-17) Sonuçta her insan için 2 yaşam vardır. (Bakara – 28, Mümin – 11) Sizi üzdüğüm için affedin."
Kaynak:ANKA