Davutoğlu: Bugün alnı secdeye değen insanların yönettiğini iddia ettikleri ülkenin dünya suç istatistiğindeki yeri nedir biliyor musunuz?

Davutoğlu: Bugün alnı secdeye değen insanların yönettiğini iddia ettikleri ülkenin dünya suç istatistiğindeki yeri nedir biliyor musunuz?
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ortak gerçekleştirdikleri grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, "Bugün alnı secdeye değen insanların yönettiğini iddia ettikleri...

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ortak gerçekleştirdikleri grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Davutoğlu, "Bugün alnı secdeye değen insanların yönettiğini iddia ettikleri ülkenin dünya suç istatistiğindeki yeri nedir biliyor musunuz? Dünyada en fazla suç örgütü barındıran 14'üncü ülkeyiz ve Avrupa'da birinci ülkeyiz" diye konuştu. Karamollaoğlu ise, "Bugünkü iktidar, ülkenin problemlerini çözmekten çok "ben bu dönemi nasıl geçiririm", "mahalli seçimlere kadar milleti başka konularla nasıl meşgul ederim" derdinin içinde" dedi.

Davutoğlu'nun satırbaşları şöyle:

-Neden çekiniyorlar? Biliyorlar ki bizim muhalefetimiz onların ki gibi olmayacak. Çünkü biliyorlar ki onların şu ana kadar hamasetle aldattığı kitlelere dönük olarak bizim arkadaşlarımız bizim kardeşlerimiz konuştuklarında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Millet adına konuşacağız, ezilenler adına konuşacağız, evine ekmek götüremeyen anneler babalar adına konuşacağız, ayın sonunu değil haftanın sonunu getiremeyen emekliler adına konuşacağız, Türkiye'nin dışına bi an önce gitmek isteyen gençlerimiz adına konuşacağız, ecdad adına konuşacağız, gelecek nesiller adına konuşacağız. Bunu engelleyemeyeceksiniz.

-1 Ekim günü Meclis salonuna girdiğimde salonu bütünüyle gözden geçirdiğimde bir neslin sınavını derinden yaşadım. Cumhuriyet'in 100'üncü yılında yaşıyor olmak üzerimize ağır bir sorumluluk getiriyor. Bana ayrılan yere oturduğumda Meclis kürsüsünde lise yıllarından beri tanıdığım ve hayatın her aşamasında birlikte olduğum bir kardeşim vardı. TBMM Başkanı olarak, sağımda ve solumda 6 eski Meclis Başkanı vardı. Son dönemlerde 20 yıl içinde değişik vesilelerle birlikte siyaset yaptığımız, hepsiyle hayat serüvenimizin kesiştiği, karşıma baktığımda bakanlar ve milletvekilleri vardı. Kimisi öğrencim olmuş, kimisi mesai harcadığımız, kimisi bize karşı komplo kurmakla televizyonlarda övünmüş ama çoğu hala eminim vicdanlarında bizim davamıza hak veren arkadaşlarımız.

Ve kürsüde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı vardı. Yıllarca omuz omuza verdiğimiz nice ateş çemberinden birlikte geçtiğimiz Somali'den tsunami dolayısıyla Endonezya, Doğu Asya, Afrika işlerinden Orta Asya, Brüksel'in NATO koridorlarından New York'taki BM koridorlarına Irak Savaşı'ndan Lübnan Savaşı'na Gazze direnişinden Gürcistan savaşına one minute gecesinden 27 Nisan e muhtırası ilan edilen geceye kadar nice ateş çemberinde birlikte olduğumuz.

Üzüldüm, yorgun olduğu anlaşılıyordu. Omuzlarında ağır bir yük var ama geçmişte bu yükü kendisiyle paylaşmak için her türlü fedakarlığı yapmış nitelikli ve ahlaklı kadroları kendisi dışlamıştır. Konuşması çelişkilerle doluydu.

Yüreğimde derin bir sızı hissettim. Salondaki AK Parti kitlesi benim hayat boyu birlikte bir çok vehcede beraber olduğumuz arkadaşlarımız 'bugünkü toplum tablosundan acaba memnunlar mı?' diye düşündüm. Ben bu sorumluluğu üzerimde taşımamakla birlikte gece uykularım kaçarken 'acaba onlar yastığa başlarını koyduklarında uyuyabiliyorlar mı?' diye düşündüm.

-Türkiye'deki kutuplaşmanın yegane ilacı yegane engelleme yolu farklı mahallelerde olan ve birbirine kutuplaşma sebebiyle soğuk bakan kitlelerin yakınlaşmasıdır.

Hangi partiye oy vermiş olursa olsun TC. vatandaşı unvanı taşıyan herkes azizdir, herkes onurludur, herkes saygıya layıktır.

-Muhalefet tarafından gönül kıran tanımlamalarla karşılaştık. Bize dönük aldatma suçlamasında bulunanlar, gizli protokollerin varlığına rağmen bizi itham etmeye kalkıp bir yük olarak bir yara olarak görenler var.

-Türkiye şu anda dünyada faiz uygulamasında dördüncü. Hani Nas'a dayalı olarak faizle mücadele ettiğini söyleyen bir iktidar döneminde dünyada en yüksek faiz ödenen dördüncü ülke biziz. Enflasyonda dünyada Sudan'dan sonra altıncıyız.

-Bugün alnı secdeye değen insanların yönettiğini iddia ettikleri ülkenin dünya suç istatistiğindeki yeri nedir biliyor musunuz? Dünyada en fazla suç örgütü barındıran 14'üncü ülkeyiz ve Avrupa'da birinci ülkeyiz.

-Bize sadece alnı secdeye değenler değil, vicdanı, yüreği secdeye değen nesiller lazım.

-Ekonomide akılcı politikalar dedikleri bir kayyım yönetimidir. Kaynaklarını damat bakan ve eski ekibin tükettiği kamu kaynaklarını, artık geri ödenemeyen borçların geri ödemesini sağlamak üzere halkın tepesine binmek, cüzdanına ortak olmak, rızkını aşını çalmak üzere kurulan bir düzendir.

-Türkiye gelir adaleti dağılımında dünyanın en kötü ülkelerinden biridir. 850 bin kişi milli gelirin yüzde 41'ini alıyor. Geri kalan 84 milyon 150 bin kişi kalan yüzde 60'ı paylaşıyor. İşçinin emekçinin çiftçinin cebinden Kur Korumalı Mevduat adı altında faizcilere kaynak aktarılıyor.

-Bu eşitsizlikler hem faiz hem de yolsuzluklar üzerinden sağlanıyor. Bunlar toplumun tüm servetini yüzde 1'lik kesime aktardılar. O kesim AB standartlarında yaşıyor. Geri kalan ise Afrika'daki çat standardında yaşıyor. Getirdikleri tablo bu.

-New York'taki o resim sayım cumhurbaşkanı için bir zillet resmidir. Mavi Marmara şehitlerinin kanını elinde tutanların elini sıkanlara söylüyorum.

-Dış mihrak yok, bir tek iç mihrak var. O da cehalet, ahlaksızlık, yolsuzluk, israf, kul hakkını unutmak.

-Bir İçişleri Bakanı gitti diğeri geldi. Sanki ülkede devrim oldu. Sanki büyük bir iktidar değişikliği oldu da her şey değişmiş gibi bir tablo. Yeni İçişleri Bakanı organize suç örgütlerine karşı harekete geçti. Genel başkan olarak ilk günden söyledim; devletimizi ahtapot gibi sarmış olan çetelere karşı kim mücadele verirse onun yanındayız. Kim o çetelerle resim çektirmişse onun da karşısındayız.

-Bahçeli "Kimse bakanlar arasına fitne sokmaya kalkışmasın" diyor. Soylu'nun büyüttüğü beslediği ebabil gibi kutsal bir kavramı da kullanan Pelikan Çetesi'ne sorsun.

-Sayın Bahçeli, eğer korkunuz iş Sinan Ateş cinayetine gelecek olması ise oraya da gelecek hiç merak etmeyin.

-Milli Eğitim Bakanı'nın yerine gelen çok çarpıcı bir ifade kullandı "Mülakatlar mülakat gibi olacak". Yani demek istedi ki bundan önceki bakan mülakatları tiyatro gibi yapıyordu.

-Cumhurbaşkanı AİHM ile ilgili ağır ithamlarda bulundu. Başörtüsü davası olduğunda biz o mahkemeye gitmiştik. Anayasanın 90'ıncı açık hükmüne rağmen o hükmü çiğneyecek yorumlarda bulundu. Sonrada anayasa yapalım dedi. Biz size nasıl güveneceğiz sayın cumhurbaşkanı? Niyetiniz yerel seçimlere kadar anayasa görüntüsü altında milletin açlığını susuzluğunu cefasını eziyetini hissettirmeden sabah-akşam televizyonu açacaksınız 'anayasa komisyonu toplandı' gece paralı yorumcularınız 'anayasanın bilmem neresinde ne oldu?' diyecek. Bu arada artan zamlar, açlık gündeme gelmeyecek.

Davutoğlu'nun konuşmasının ardından konuşan Karamollaoğlu'nun satırbaşları ise şöyle:

-Bugünkü iktidar, ülkenin problemlerini çözmekten çok "ben bu dönemi nasıl geçiririm", "mahalli seçimlere kadar milleti başka konularla nasıl meşgul ederim" derdinin içinde.

-Sıkıntı çeken kardeşlerimizin sıkıntılarını sadece lafla ortadan kaldırmak mümkün değil. Sıkıntı çok yakından candan hissediliyor. Aç olan insanın karnını lafla doyuramazsınız. Saraylarından çıkıp aç olan bir insanın halini anlamaya çalışmıyorlar. Açlık nedir bilmiyorlar ki.

-İsraftan bile bugüne kadar kaçınmayan iktidar, bu ülkenin sıkıntı çeken insanlarının yanında nasıl durabilir, derdini nasıl anlayabilir?

-Yeni görev alan her bakan, kendisinden önce görev yapan bakanın tam zıttı bir takım adımlar atıyor. Yanlışı böyle telafi ederim zannediyor. Yanlış yanlışla düzelmez. Sadece lafla peynir gemisi yürümez.

-Adalet olmadan bir ülkede o ülkenin problemlerini çözmek mümkün değildir. Adalet mülkün temelidir. Adalet sadece mahkemelerde tesis edilmez. Gelir dağılımında adaletin sağlanması en önemli adımlardan bir tanesidir. Bir ülkenin bütün kaynaklarını sadece bir avuç insan paylaşıyorsa geriye kalana da sadece 1 lokma ekmek düşüyorsa siz orda adalet vardır diyemezsiniz.

-Rakamlara bakıyorsunuz; işsizlik azalıyormuş gibi bir intiba var ama sosyal yardım alanlara baktığınız zaman bu rakamın hızla yükseldiğini görüyorsunuz. Nedir bu sosyal yardım alanlar; aç kalanların bir bölümü. Aldığı yardımla da karnını doyuramıyor.

-21 yıldır ihtilal anayasasını değiştireceklermiş. İhtilal anayasası kalmadı ortada. Sizin getirdiğiniz birçok değişiklikle yamalı bohçaya döndü zaten. Şimdi bunu düzeltmek için "hadi bakalım; gerçekleri örtelim, sadece anayasa maddelerini konuşalım ama milletin derdini dert edinmeden meseleleri gündeme getirelim" diyorlar.

-Bu grup, bu parlamentoda dört-beş yerden maaş alan torpillilerin değil, atanamayan öğretmenlerin, öğrencilerin mücadelesini verecek. Beşli Çete'nin değil, işçinin mücadelesini verecekler. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.