Emre Kongar'dan "Sağ siyasetin tarihsel özeti": Sağda ve sağ ile demokrasi niçin olmuyor?

Emre Kongar'dan "Sağ siyasetin tarihsel özeti": Sağda ve sağ ile demokrasi niçin olmuyor?
Cumhuriyet yazarı Emre Kongar bugün yayımlanan yazısında, sağ siyasetin tarihsel özetini gündemine taşıdı. Çarpıcı detaylara değinen Kongar, "ABD desteğiyle kurulan AKP, güya “Demokratik Rejim”i savunarak, “Yasaklara,...

Cumhuriyet yazarı Emre Kongar bugün yayımlanan yazısında, sağ siyasetin tarihsel özetini gündemine taşıdı. Çarpıcı detaylara değinen Kongar, "ABD desteğiyle kurulan AKP, güya “Demokratik Rejim”i savunarak, “Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa” karşıyız diyerek sağın bütün renklerini ve solun 'kullanışlı aptallarını' (terim kendilerinindir.) (2010’nun 'Yetmez ama Evet'çilerini de diyebilirsiniz) dinci damar altında birleştirdi ve iktidar oldu..." ifadelerini kullandı.

"Sağ ile Demokrasi deneyimi, Çok Partili Rejim’e geçilmesi ile ilk kez yaşandı ve sağ iktidarın “sivil darbesi sonunda” hüsranla bitti. " diyen Kongar', "Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan’ın öncülüğünde, toprak ağalarının çekirdeğini oluşturduğu Demokrat Parti kuruldu ve 1950 seçimlerinde sağ siyaset iktidara geldi. Ama ne yazık ki Demokrat Parti, sayesinde iktidara geldiği Demokratik Rejimi, geliştirmek yerine, katletti: CHP’nin mallarına el koydu. Kendisine oy vermeyen Kırşehir vilayetini ilçe yaptı. Osman Bölükbaşı gibi bir siyasal lideri, Ahmet Emin YalmanHüseyin Cahit Yalçın gibi yaşlı ve kıdemli gazetecilerle birlikte İnönü’nün damadı olan Metin Toker’i hapse attı.  En sonunda da Tahkikat Encümeni Yasası ile, Anayasa’yı rafa kaldırarak, Cumhuriyet Dönemi’nin ilk darbesini yaptı. " ifadelerini kullandı.

Kongar şöyle devam etti:

Sağ iktidarın temsilcisi olan Menderes’in bu Sivil Darbesi ne yazık ki Çok Partili Rejim’in ikinci darbesine, Demokratik Rejimi yeniden kurmak isteyen askerlerin 27 Mayıs karşı darbesine yol açtı. 

Böylece Çok Partili Rejim sayesinde iktidara gelen sağ siyasetin ilk deneyimi, Demokrasinin tahrip edilmesi olarak tarihe geçti ve Demokrat Parti’nin “demagojik yapısı, eylem ve söylemleri” kendisinden sonra gelen sağ iktidarlara da Demokrasi karşıtı tutum ve davranışlarında örnek oldu. 

“Sağ Siyasetle Yapılan İkinci Demokrasi Deneyimi” Bülent Ecevit tarafından Erbakan ile kurulan CHP-MSP iktidarı ile yaşandı ve yine hüsranla sonuçlandı. 

İki parti arasında Ceza Yasası’nın 141 ve 142. maddeleri uyarınca mahkûm edilen solcularla 163. maddesine göre mahkûm edilmiş olan sağcıların affedilmesi üzerine anlaşmaya varılmıştı. 

Ama oylama sırasında sağ siyasetin din kolundan gelen temsilcisi olan MSP, 163. madde mahkûmları affedildikten sonra Meclis’i terk ederek, verdiği söze ihanet etti. 

Böyle başlayan sağ siyasetin Demokrasi hazımsızlığı, sonunda Ecevit’in başbakanlığı bırakıp gitmesine yol açtı ve Mümtaz Sosyal’ın “Tarihsel Uzlaşma” dediği, solun sağ ile giriştiği bu ikinci Demokratik Rejim deneyimi de yine çöpe gitti. 

1975’te Süleyman Demirel tarafından, bütün sağ partilerin ortaklığıyla kurulan Birinci Milliyetçi Cephe hükümeti, (sonradan İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti ve öteki hükümetlerle birlikte) başta eğitim olmak üzere, Demokratik Rejim’in bütün kurumlarını ve kurallarını yozlaştırdı. 

Ülkeyi bugünlere taşıyan 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’ne ve Demokratik 1961 Anayasası’nı ortadan kaldıran, devleti vatandaşın önüne geçiren 1982 Anayasası’na yol açtı. 

Derken ABD desteğiyle kurulan AKP, güya “Demokratik Rejim”i savunarak, “Yasaklara, yolsuzluklara ve yoksulluğa” karşıyız diyerek sağın bütün renklerini ve solun “kullanışlı aptallarını” (terim kendilerinindir.) (2010’nun “Yetmez ama Evet”çilerini de diyebilirsiniz) dinci damar altında birleştirdi ve iktidar oldu... 

Böylece “Demokratik, Laik ve Sosyal Devlet” olma yolundaki Türkiye Cumhuriyeti sağ iktidar tarafından “Şahsım Devleti”ne dönüştürdü. 

Emre Kongar'ın yazısı için tıklayınız

Öne Çıkanlar