Soho 9 Yılı Geride Bırakırken

1995’te Londra’da kurulan bu özel kulübün hikayesi 2015’ten beri İstanbul’da sürüyor. Arkasında iki isim var. Bu iki isim, Galataport’u rahmetli Kemal Unakıtan’ın deyimiyle Galatamort olmaktan kurtaran iş adamları… Serdar Bilgili ve Ferit Şahenk… Kulüp, Pera’daki eski Amerikan Büyükelçiliği binasında üyelerine hizmet veriyor.

Zaman hızlı geçiyor. Açılışına devrik gelin Meghan Markle’ın da katıldığı Soho House İstanbul, geçtiğimiz çarşamba, 9. yılını kutladı. Üyelerden geceye 1’den fazla misafir getirmemeleri istendi. Buna rağmen tarihi Palazzio Corpi (Corpi Palas) binası arı kovanı gibiydi. Bu özel gecede bulunmak kolay değildi. Kalabalığı yarıp tuvalete ulaşmak, terasa hava almaya çıkmak gibi temel ihtiyaçlar dahi canhıraş bir mücadele, sağlam bir kondisyon gerektiriyordu.

Patron yarısı Serdar Bilgili, ana baba gününe dönen tarihi binanın içinde dolaşırken düşünceliydi. Kimbilir… Belki de ben nerede yanlış yaptım diyordu. Gecenin en güzel kızı TRT World’de Showcase isimli kültür sanat programını sunan Hollandalı manken Egith Van Dinther’di. Egith, 3 yıldan beri Türkiye’de yaşıyor. 1.80 boyu ve kıvrak danslarıyla Corpi Palas’ın dans pistini şenlendirdi. Heyhat… Kalabalığa dayanamadı. Daha rahat dans etmek istedi. Bu yüzden geceye en üst kattaki Embassy isimli bölümde devam etti. Bu bölümde farklı bir DJ, hip-hop, R&B tarzında müzikler çalıyordu.

[caption id="attachment_585534" align="aligncenter" width="225"] Egith Van Dinter[/caption]

Dinther’in kendinden emin bir duruşu var. Tavırları sıcak ve sempatik… Türk erkekleriyle arasının nasıl olduğunu sordum. Çok kıskanç olduklarını, Türk erkekleriyle ilişki kurmakta zorlandığını söyledi: Çok farklıyız, kültürlerimiz farklı, Türk erkekleriyle ilişkilerim hiçbir yere varmıyor. Geçtiğimiz cuma gecesi bir Türk erkeği, Egith’i bir yere yemeğe davet etmiş. Fakat bu ilk date, yine kıskançlık kriziyle bitmiş. Acaba bu durum bizim Türklerin özgüven eksikliklerinden mi kaynaklanıyordu? Yoksa bizim erkekler Egith’e güveniyorlardı da çevreye mi güvenmiyorlardı? Bir dönem Fehmi Koru’nun dediği gibi Aydın Doğan iyi ama çevresi mi kötüydü? Ah kahpe zaman… Ne Fehmi Koru bıraktı ne Aydın Doğan…

Gecede gördüğüm isimlerden biri de Hadise’nin eski kocası Gloria Jeans kahve zincirlerinin CEO’su Mehmet Dinçerler’di. Soho’nun vestiyeri, izdihama yenik düşünce Dinçerler’in kalın montu üzerinde kalmıştı.

Eski Miss Turkey, yeni sosyal medya fenomeni Şevval Şahin de oradaydı. Eski sevgilisi, Şahin’i Bebek’te yeni sevgilisiyle otururken basınca kızmıştı. Nihayet eski sevgili çözümü, yeni sevgiliyi oturduğu sandalyeyle beraber kaldırıp denize atmakta bulmuştu. Denize düşen yılana sarılırdı. Fakat Sabancı ailesinin genç ferdi, denizden çıkmak için mekânın garsonlarına sarılmıştı. Soho House’un denize kıyısı yoktu. Dolayısıyla böyle eğlenceli bir olaya şahit olma imkânı da yoktu.

1882’de Cenevizli armatör İgnazio Corpi, Beyoğlu’ndaki bu binayı dönemin parasıyla 12 milyon dolara inşa ettirdi. Bina, 1907’de ABD Hükümeti tarafından satın alındı. Bugün hala ev sahibi Amerika, Soho House da kiracısı…

Gecede Amerikalı DJ Seth Troxler performans gösterdi. Saat 11 gibi kabine giren Troxler’ın çaldığı ilk parçada Türk erkek vokaller duyuldu. Bu kim olabilirdi? Yanımdaki arkadaşım bu sesi tanıdı. Bu Ferdi Özbeğen’in Söz Yok Anlatmaya isimli parçasıydı. Seth Troxler, ayrıca Sezen Aksu’nun Hadi Bakalım sample’larını kullanarak setinin içine Türkiye’ye özgü kısa saygı duruşları serpiştirdi. Troxler, House müzikte Detroit ve Chicago ekolünden geliyordu. Fakat ona göre en iyi müzik türü hiçbir müzik türüne sahip olmamaktı. Türler arasındaki geçişleri ve müzikal bukalemun yetenekleri Pera’da çaldığı sete ilerici bir hava kattı.

142 yıllık binanın duvarları, güncel görsel sanatlar kullanılarak donatılmıştı. Son teknoloji fütüristik temalar ve lazer şovlar tarihi binanın yaşanmışlıklarının üzerinde ilginç bir akis oluşturuyordu. Yüksek bir İtalyan kültürü, Viyana mimarisinin etkileri, Apollon, Dionysos gibi mitolojik figürlerin bulunduğu tavan freskleri…

Peki mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi? Soho House’un 9. yıl partisinde dans edenler, etrafı kesenler, içki almaya çalışanlar, gündelik dertlerin, ilişkilerin dehlizinde kaybolup gidenler, binanın en ikonik teması olan duvara işlenmiş İsa’nın Son Akşam Yemeği resminin bulunduğu odaya giremiyorlardı. Çünkü bu oda, o gece için kapatılmıştı.

İş adamı İgnazio Corpi ise bu binada tek bir akşam yemeği bile yiyememişti. Çünkü 9 yıl süren inşaatın bittiği 1882’de, Corpi yaşama veda etmişti. Bu da doğanın Corpi’ye oynadığı bir oyundu. Corpi, işlerin bu noktaya geleceğini ve 1001 emekle özenerek İtalyan bir mimara yaptırdığı binada 1001 gece masallarını andıran, revü kızlarının, görsel lazer şovların, Amerikalı bir DJ’in House müzikler çalacağı bir gece yaşanacağını bilemezdi. Kimbilir 140 yıl sonra aynı binada neler yaşanacaktı…

 

Anadolu Yakası’nda Bir Don Kişot: L’Olivetto

Anadolu yakası, Avrupa yakasına kıyasla kültür, sanat ve gastronomi alanlarında geridedir. Avrupa Yakası tüm bu alanlarda evrensel değerlerle daha entegredir. Dünyanın geri kalanına daha kuvvetli bağlarla bağlıdır. Bu durum tesadüfi değildir. Tarihsel arka planı vardır ama bunların bedeli de vardır. Avrupa yakası daha yorucudur, trafiği daha sıkışıktır, daha pahalıdır fakat yine de daha cezbedicidir. Tüm bu cazibenin yakıcı etkilerini hissedenler, hayatın daha sakin aktığı Anadolu yakasını güvenli bir liman olarak görürler.

Buna rağmen Anadolu Yakası pes etmemiştir. İçinden Don Kişotlar çıkarmaktadır. Ataşehir’de Fenerbahçe Üniversitesi’ne çok yakın mesafede bulunan Akdeniz restoranı L’olivetto onlardan biri…

Dr. Koray Erdoğan tarafından kurulan bu restoran, neoklasik iç mimarisi, Akdeniz esintili menüsü ve duvarlarında asılı çağdaş sanat eserleriyle Anadolu yakasının kuraklaşan topraklarına inatla yeşermeyi başarmış bir fidanı andırıyor. Çarşamba, Cuma ve Cumartesi geceleri canlı pop-caz geceleri yapılıyor. Erdoğan, 1994’te Hacettepe Tıp mezuniyetinden beri sağlık sektöründe aralıksız çalışıyor.

Organizasyon kapasitesi yüksek, sezgileri güçlü, hızlı düşünebilen, tıbbi bilgisinin yanında iş adamı niteliklerine ve ticari zekaya sahip biri… Bu durum sağlık sektörünün yanında sanat, gastronomi gibi ince zevklerin de peşine düşebilmesini sağlamış. Bunlar her doktora nasip olacak özellikler değil. Özellikle Türkiye’de…

Mekânın Şefi Arif Tuyuğ, daha önce Paps Italian, Ysabel Suadiye mutfaklarında çalıştı. Şef, menüden avokadolu humus (480 TL), dana karpaçyo (580 TL), pop corn karides (580 TL), trüflü linguine makarnayı (710 TL)  tavsiye ediyor. Geçen ay mekâna Rahmi Koç geldi. 93 yaşındaki Koç’un menüde ne tercih ettiği benim için önemliydi. Acaba etten ya da kızartmalardan uzak mı duruyordu? Dinçliğini neye borçluydu? Sebze ağırlıklı mı besleniyordu? Koç’un hafif bir şey yediğini tahmin ettim. Fakat yanıldım. Rahmi Bey, menüden kemiksiz pirzolayı tercih etmiş. Bursa’dan gelen dana etinin tadını beğenmiş. Hatta fiyatları uygun bulmuş. Koray Bey’e fiyatları yükseltmesini tavsiye etmiş.

Mekânın duvarlarında çağdaş sanatçı Ardan Özmenoğlu’nun ipek üzerine post-it baskı tekniğiyle yaptığı büyükçe bir Beyonce tablosu var. Tablonun künyesinde Fransız Devrimi’nin meşhur sloganının müstehzi bir manipülasyonu yazıyor: Liberte, Egalite, Beyonce.

Biraz ileride Amerikan sanatının devrimcisi, pop-art ekolünün efsanelerinden Andy Warhol’un ikonik Marilyn Monroe portreleri yer alıyor. Koray Bey, Anadolu yakasında alışılagelmedik bir konsept yaptığının farkında… Buna rağmen mekâna gösterilen ilgiden memnun. L’olivetto’ya başarılar diliyorum.

[caption id="attachment_585538" align="aligncenter" width="300"] Dr.Koray Erdoğan -Efe Sıvış[/caption]

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Efe Sıvış Arşivi