UMUT IŞIKLARI – 2

Her geçen gün haberlerde, sosyal medyada gençlerin eğitim düzeylerinden bağımsız olarak işsiz kalmalarına ilişkin haberleri izliyoruz. Ekonomik koşulların oldukça zorlu seyrettiği son 4-5 yıllık süreçten en olumsuz etkilenen kesim gençler oldu.

Ancak doğru bir sistem kurulduğunda gençlerimizin her türlü zorluğun üstesinden gelebildiğine şahit olduğumuz binlerce örnek de önümüzde duruyor. İşte “Umut Işıkları” köşesinin bu ikinci yazısında yine kendi çabasıyla bu yolu alan ve almaya da devam eden başka bir gencin hikayesini sizlerle paylaşmak istedim.

Caner Otrakçı

Küçük yaşta ekonomist olma hayaliyle başlayan bir serüven aslında onunkisi. Daha dijital platformların yaygın olmadığı bir dönemde, 5 – 6 yaşlarında ekonomi kanallarının alt bantlarındaki kırmızı ve yeşil okları takip edip ailesine raporlamakla başlıyor ekonomiye ilgisi. Nitekim üniversitede okuduğu bölüm de iktisat Caner’in! Tüm üniversite öğrencilerinin yaşadığı zorluklar ve belirsizliklerle Caner de daha üniversite birinci sınıfta yüzleşiyor.

Ben, Caner’i tanıdığımda 2012 yılıydı. Henüz lisans üçüncü sınıfta okuyan bir iktisat öğrencisiydi. Kendi kendine kurduğu bir ekonomi bloğunda ekonomi ve finans yazıları yazıp, takip ettiği ekonomistlere e-posta yoluyla gönderiyordu. Açık söylemek gerekirse bir öğrenci olarak yazdıklarından daha çok, yazma disiplini ve çabası dikkatimi çekmişti.

Bir yazısını gönderdiği emailine geri dönüp telefon numarasını istedim. Telefonda konuştuğumuzda hiç unutmuyorum en çok arzu ettiği şeylerin başında yurt dışında okumak, iyi bir ekonomist olmak ve Türkiye’nin daha iyi bir ülke haline gelmesi için çalışmak olduğunu ifade etmişti.

Bu görüşme sonrası yakından takip ettiğim ilerleme sürecinde neredeyse aynı disiplin ile hiç durmadı. Banka stajları, muhasebecilik deneyimleri, finans firmalarında part time işler, makale ve blog yazıları denemelerine devam etti. Ve biliyorum inanması zor ama bütün bunları yaparken arkasındaki tek desteği kendisi oldu! Israr ve disiplini gittiği her kurumda dikkat çekerken, birlikte çalıştığı ve Caner’i tanıyan insanlar, bir sonraki aşamaya geçişinde hep yanında oldu.

Bütün bu sürecin sonunda bir noktada kısa bir süre de olsa birlikte çalışma fırsatını yakaladık. Ankara’da yaşadığı dönemin sonu da sanırım bu fırsat sayesinde oldu. Kısıtlı imkanlarla açtığımız bir iş pozisyonuna başvurup, yarım saatlik mülakat için Ankara’dan İstanbul’a geldiğini söylediğinde zaten işi çoktan almıştı. Birlikte birçok araştırma çalışmasının içinde yer aldık. Her yaptığımız çalışmada dikkati ve öğrenme isteği gerçekten etkileyici idi. Ancak o dönemde birlikte çalışırken de gördüğüm temel gerçek, Caner’in girişken yapısı ve yeniliği öğrenme uğruna gösterdiği çaba idi. Ve bu özelliklerini kendi de sanırım bir noktada fark etti ve ciddi emek verdiği ekonomi ve finans yerine bambaşka bir alana yöneldi. Ve bence asıl hikaye de böyle başladı!

Estonya’dan Türkiye’ye

Caner 2012 yılının sonunda Erasmus değişim programı ile ilk adımını Estonya’ya attı. Ailesinden uzak dilini bilmediği ve bizden farklı bir coğrafyada tek başına olmak insanın belki de kararlarını değiştirmesine neden olur. Çok kültürlülük ve küreselleşmenin tüm dünyada yaratabileceği fırsatları Estonya’da kısa sürede geliştirdiği çevre ile yakından tanıma imkanına sahip oldu.

Estonya 1 milyon nüfuslu ve Avrupa’nın en hızlı gelişen ülkelerinden biri. Ülke dünyanın ilk dijital vatandaşlık ve e-devlet sistemine geçen ülkesi. Kalkınma hamlesinde olan Estonya’da en önem verilen alanlardan biri de eğitim (ülke Pisa sıralamalarında Finlandiya ve Güney Kore ile birlikte ilk 3’te yer alıyor.) Öyle ki ülke kendi nüfusuyla ve ekonomisiyle ayakta kalamayacağının da farkında olarak eğitim teknolojileri alanına ve uluslararası öğrenci teminine de büyük bir önem veriyor.

İşte bu sebeple başlatılan Study in Estonia projesi de orada okuduğu dönemde Caner’in ilgisini çekiyor ve bu projeye ücretsiz çalışmaya razı olarak dahil oluyor. Estonya’daki üniversitelerin yurtdışında tanıtılması ve uluslararası öğrencilerin başta başvuru süreçlerini kolaylaştırarak üniversitelerine kayıt yapması temeline dayanılan bu proje ile Estonya gibi sadece 9 üniversitesi bulunan bir ülkenin uluslararası öğrencisi sayısını 10 katın üzerine çıkarttığını keşfediyor.

Ülkenin gerek eğitim teknoloji yatırımlarını gerekse bu projeden kazanımlarını gören Caner Türkiye’ye gelerek kendi geliştirdiği bir proje, özel bir girişim olarak Study in Turkey projesini başlatmaya karar veriyor.

Uluslararası Eğitim Hayat Değiştiriyor

Caner Estonya’daki projeden elde ettiği deneyim ve teknolojik donanımları Türkiye’ye getirerek projeyi başlatıyor. Birçok Türk Üniversitesi uluslararasılaşma hareketlerine 2009 yılından sonra özellikle de üniversitelerin uluslararası öğrenci teminine yönelik koşullarının özerkleşmesi ile birlikte proje de büyümeye başlıyor.

Elbette ki hedefler büyüdükçe, zorluklar da büyüyor. Study in Turkey için gidilmesi gereken onlarca ülke, üniversitelerin tanıtılması gereken onlarca yeni pazar vardı. Dünyadaki tüm ülkelerin dinamikleri de birbirinden farklı. Ancak Caner daha gencecik yaşına rağmen bilgisayarı elinde sürekli tek bir insan tanımadığı ülkelerde beraber çalışabileceği insanları bulmak için çaba sarf etmeye devam ediyor. Son bir yıl içerisinde Türkiye’ye 200’ün üzerinde öğrencinin gelmesine de katkı sağlamış durumda.

En son bu yazı için konuştuğumuzda da pandemi dönemine rağmen hala Somali’den, Gana’dan birlikte çalıştığı insanlarla Türkiye’nin kapılarını oradaki gençlere açmak için çaba sarf ediyordu.

Bazen hayallerinizden vazgeçmeniz gerekir!

Bana kalırsa iyi bir ekonomist olabilme potansiyeli oldukça yüksekti. Ancak, Caner insanların hayatına dokunmayı ve insanlara bir umuda ulaşabilecekleri, ancak kimsenin o günlerde aklına gelmeyecek bir alanda girişimci olmayı tercih etti. Hem bizim için hem de Türkiye’ye gelmesine yardımcı olduğu yüzlerce genç için “umut ışığı” oldu!

Kendisi de bu ülkelerden gelen her genç ile birebir tanışmaya devam ediyor. Onlarla yeni fikirler geliştirmeye çalışıyor. Kendi cümlesi ile bitireyim.

“Çok iyi bir ekonomist olmayı hayal ediyordum. Bu hayalden vazgeçtim. Başta çok düşündüm. Ama şimdi görüyorum ki birçok gencin iyi bir ekonomist, mühendis olma hayaline katkı sunmak tek bir hayalden çok daha fazlasını veriyor bana!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Demir Arşivi