Ali Eriç, Anadol STC-16’sı ile Pekin’den Paris’e yarıştı, anılarıyla TEGV’e bağışçı oldu

Ali Eriç, Anadol STC-16’sı ile Pekin’den Paris’e yarıştı, anılarıyla TEGV’e bağışçı oldu
Bu rallinin kazananı çocuklar! Ali Eriç, Anadol STC-16’sı ile Pekin’den Paris’e yarıştı, anılarıyla TEGV’e bağışçı oldu.

İstanbul Beyoğlu'nda Pera Müzesi’ne ev sahipliği yapan neo-klasik binanın önünde park halinde duran kıpkırmızı otomobil sokaktan geçenlerin meraklı bakışlarını üzerinde toplarken Pekin-Paris Rallisi’nde yarıştığı, kimsenin aklına gelmezdi sanırım. Oysa Ali ve Alican Eriç, 1973 model Anadol STC-16 ile dokuz ülke geçmiş, 14 bin 500 kilometre yol katetmişti. Yol hikayelerini ‘Pekin’den Paris’e Bir Yarış Macerası’ adlı kitabında anlatan Ali Eriç, Türkiye'de bir döneme damga vuran efsane otomobil Anadol’la yaşadıklarını paylaşıyor, kitaptan elde edilen tüm geliri ise Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı’na (TEGV) bağışlayarak çocuklara umut oluyor.

pera-muzesi.jpeg

RALLİ YARIŞÇISI, YAZAR, EĞİTİM GÖNÜLLÜSÜ

Beş kıta ve yedi iklimi arabasıyla aşan eğitim gönüllüsü yazar Ali Eriç, daha önce “Tur Afrika: Dört Tekerle Baştan Başa Bir Kıta” ve “İstanbul’dan İstanbul’a Bir Dünya Seyahati” adlı kitaplarının gelirlerini de TEGV’e bağışlamıştı.

Ralli yarışçısı mühendis ve yazar Ali Eriç, imza gününde düzenlenen törende, kitabının yalnızca bir seyahat hikâyesi olmadığını, her sayfasında çocukların hayallerine dokunma çabasının yer aldığını anlattı. Yazar, “Yollar bana dünyayı öğretti, TEGV ise çocukların gözlerinde geleceği görmemi sağladı. TEGV’in eğitimde fırsat eşitliği vizyonu bana ilham veriyor. Kitaplarımın gelirini bu güzel amaca katkı olarak sunmak, benim için en büyük mutluluk” sözleriyle açıkladı bağış yapmaya nasıl başladığını.

ali-eric-2.jpeg

30 YILDA 3 MİLYON ÇOCUK

TEGV Genel Müdürü Sait Tosyalı, Ali Eriç’in bağışçıları olduğundan basında çıkan bir röportaj sayesinde haberdar olduklarını sonrasında kendisiyle görüştüklerini anlatarak şunları söyledi:

“Ali Eriç gibi eğitim dostlarımız yalnızca çocuklara değil, tüm topluma ilham veriyor. Onun desteği sayesinde binlerce çocuk nitelikli eğitimle buluşacak. ‘Bir Çocuk Değişir, Türkiye Gelişir’ diyerek çıktığımız bu yolculukta 3 milyondan fazla çocuğa ulaştık. Eğitimle güçlenen her çocuk, geleceğimize dair en büyük umudu taşıyor.”

baba-oglul.jpg

37 GÜN SÜREN 14.500 KİLOMETRELİK MACERA

Ralli denince hepimizin aklına hız gelse de Pekin-Paris Rallisi otomobil tutkunları için bambaşka bir macera. İlk olarak 1907’de düzenlenen ve 2024’te sekizinci kez gerçekleştirilen bu efsanevi yarışta modelleri 1914 ile 1975 arasında değişen 110 otomobil mücadele etmiş. Rallide dünyanın farklı ülkelerinden toplam 110 ekip sırasıyla Çin, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye, Yunanistan ve İtalya’dan geçerek Paris’e ulaşmış. 37 günlük macerada baba oğul Eriç’ler kelimenin tam anlamıyla toz toprak, yorgunluk ve uykusuzluğa rağmen, azim ve kararlılıkla mücadele ederek yarışı tamamlamış.

araba-1.jpg

BABA-OĞUL ANADOL STC-16 İLE YOLDA

Efsane ralli pilotu Serdar Bostancı’dan satın aldıkları ve 1973-75 yılları arasında sadece 176 adet üretilen iki kişilik Anadol STC-16’nın pilotluğunu Alican Eriç yaparken, baba Ali Eriç ise co-pilotluğu üstlenmiş. Araçlarını Şubat 2024’te Ambarlı’daki limandan konteynere yerleştirerek yolcu etmişler. 18 Mayıs’ta Pekin’den start alan yarışta ekipler, Çin sınırları içerisinde yaklaşık 13 gün süren ilk bölümün ardından karayoluyla Kazakistan’a geçtiler. Ardından, rotası Hazar Denizi kıyısına ulaşan yarış için otomobiller feribotla Bakü’ye geçerken, yarışçılar uçakla Azerbaycan’ın başkentine gönderildiler. Azerbaycan’dan sonra Gürcistan’a geçen yarış, 12 Haziran’da Ardahan’ın Posof İlçesi’ndeki Türkgözü sınır kapısından Türkiye’ye giriş yaptı. Sırasıyla Erzurum, Sivas, Ankara ve İstanbul’daki etapları tamamlayan yarışçılar, 17 Haziran’da Türkiye’den ayrıldılar. Önce Selanik’e, ardından feribotla İtalya’ya geçen ekipler, 23 Haziran’da Fransa’ya ve rallinin son durağı olan Paris’e ulaştılar.

kitap-kapak.jpeg

“BU YOLCULUKTA KESİN BİRBİRİMİZİ YERİZ”

Pilot Alican Eriç, kitabın önsözünde babasının “Pekin- Paris Rallisi var, beraber katılalım mı?” teklifini duyunca “Bu yolculukta kesin birbirimizi yeriz” diye düşünmüş.

Neyse ki korkulan olmamış!

Genç pilot, yarışta edindiği tecrübeler ve hayat derslerinin ötesinde “Baba-oğul hikayesinin direksiyon başında nasıl yeniden yazılabileceğini keşfettim’’ diyerek teknik sorunlar haricinde her şeyin yolunda gittiğini söyledi.

“YAŞ ALANA KADAR NE BİR YARIŞ NE DE MACERA YAŞADIM”

Makine mühendisi olan Ali Eriç, çocukluğundan beri otomobillere meraklıymış. “Yaş alana kadar dört tekerlekle ne bir yarış ne de bir macera yaşama imkanı buldum. Ne maddi durumum müsaitti ne de vaktim vardı’’ diyor ve ilk yol macerası olan Orta Doğu ve Afrika turuna 2005 yılında çıktığını anlatıyor.

Ralliye katılırken iki kişilik aracın bagajına tornovidalar, lokma takımları, takviye güç ünitesinin yanında uyku tulumlarını da almışlar. Organizasyonun şart koştuğu takip cihazı ve uydu telefonu ise güvenlik açısından zorunlu olarak listeye girmiş.

Gobi Çölü’nde mahsur kalırsanız cep telefonunuzdan tamirci çağırmak pek akla yatkın gelmiyor zaten.

Yolda başlarına gelen aksilikler, araç arızaları ve organizasyona dair notları Ali Bey samimi bir dille detaylıca anlatmış.

Cinius Yayınları’ndan çıkan bu kitabı alıp sizler de eğitime katkıda bulunabilirsiniz.

araba-2.jpg

“SEYAHAT CESARET MESELESİ DEĞİL”

Günümüzde seyahat etmenin önündeki en büyük engel vize ve ekonomi olsa da Ali Bey de tek başına arabayla hiç bilmediği coğrafyalara yaptığı seyahatlerde sorunlar yaşamış ama bunları çok gözünde büyütmemiş. “Seyahat etmek çok büyük bir cesaret gösterisi değil aslında. Yani ben yaptığım zamanlar Türkiye'de insanlar çok fazla seyahat etmesini bilmiyorlardı. Sevmiyorlardı demeyeyim, seviyorlar ama cesaret edemiyorlardı. Bunun bir cesaret meselesi olduğunu düşünmüyorum ama imkan gerektiriyor ona katılıyorum. Sonuçta insan hiç yapmadığı bir şeyi ilk deneyimlediğinde birtakım çekinceleri olabiliyor ama bu bir kere başlamaya bakıyor. 20 sene önce başladım ben bu seyahatlere. 20 sene önce Türkiye'de çok fazla seyahat eden insan yoktu. Şimdi bakıyorum gençlere her yere gidiyorlar” diyerek herkesin bu deneyimi yaşaması gerektiğini ifade etti.

TEGV Yönetim Kurulu Başkanı Özalp Birol’un ‘Küresel ölçekli bir maceraperest’ olarak tanımladığı Ali Eriç, “Pekin- Paris rallisi benim jübilemdi” diyor ve bundan sonra eşiyle birlikte karavanla seyahat edeceklerini söylüyor.

araba-3.jpg

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV), ilköğrenim çağındaki çocuklara okul içi ve okul dışı saatlerde ücretsiz olarak nitelikli eğitim desteği sağlıyor. ‘Karanlığa kızmak yerine 1995 yılında bir eğitim meşalesi yaktık’ diyen vakfa sizler de bağışlarınızla katkıda bulunabilirsiniz. Biliyorum ekonomi hepimizi zorluyor, zorunlu ihtiyaçlar dışında yaptığımız her harcamada zorlanıyoruz. Fakat TEGV’de bir çocuğun bir yıllık eğitim gideri sadece 1750 TL. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda bütün etkinlikler gönüllülerin desteği ile hayata geçiriliyor. 15 yaşından büyük ve çocuk sevgisiyle dolu kocaman bir kalbiniz varsa siz de TEGV gönüllüsü olabilirsiniz.

Kaynak:Nilay Can

Öne Çıkanlar