Engelliler hâlâ eşit yurttaş değil: 3 Aralık kutlama değil uyarı günüdür

Engelliler hâlâ eşit yurttaş değil: 3 Aralık kutlama değil uyarı günüdür
SAHİM-SEN, Dünya Engelliler Günü’nün bir kutlama değil, ağır insan hakları ihlallerine dikkat çeken bir uyarı günü olduğunu vurgulayarak Türkiye’de engellilerin derinleşen eşitsizliklerle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

3 Aralık Dünya Engelliler Günü, bu yıl yalnızca farkındalık yaratmanın ötesinde, engelli bireylerin insan haklarına hâlâ tam olarak erişemediği gerçeğini ortaya koyan bir uyarı niteliği taşıyor. Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN), engelliliğin bireysel bir sorun olarak değil, insan hakları temelli küresel bir mesele olarak ele alınması gerektiğini belirterek kapsamlı bir değerlendirme yayımladı.

Birleşmiş Milletler verileri, engellilerin dünyanın en kalabalık azınlık grubu olduğunu gösteriyor. Ekonomik krizlerden afetlere, salgınlardan savaşlara kadar tüm küresel krizler, bu grubun yaşam koşullarını diğer toplumsal kesimlerden daha fazla etkiliyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın 2006’da yaptığı “Engelliler dünyanın en kalabalık azınlık grubudur; orantısız şekilde yoksuldur ve işsizdir” tespiti, bugün hâlâ geçerliliğini koruyor.

SAHİM-SEN Engelliler Komisyonu Başkanı ve Sosyal Hizmet Uzmanı Ayşe Sarı, küresel sorunların yarattığı eşitsizliklerin “herkes aynı sorunu yaşıyor” söylemiyle normalleştirildiğini belirterek, “Küresel krizler engellilerin yaşadığı hak ihlallerini görünmez kılıyor” dedi.

1764684451-g-rsel5.jpg

EKONOMİK KRİZ HAKLARA ERİŞİMİ DARALTIYOR
Ayşe Sarı, 2025 itibarıyla engelli bireylerin karşı karşıya olduğu temel sorunları anlatarak ekonomik krizin, tasarruf politikalarının ve kamu hizmetlerindeki kısıtlamaların engellilerin günlük yaşamını doğrudan zorlaştırdığını söyledi. Bakım hizmetlerinden rehabilitasyona, sosyal yardımlardan destek personeli sayısına kadar birçok alanda yaşanan daralmaların, yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini vurguladı.

Sarı, eğitim, sağlık, istihdam ve bağımsız yaşam hakkına erişimde ciddi sınırlamalar bulunduğunu, afet ve acil durum planlarında engelliliğin hâlâ hesaba katılmamasının büyük risk oluşturduğunu belirterek “Deprem, sel, yangın, pandemi gibi durumlarda engelli bireyler görünmez kalıyor; bu kabul edilemez” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Nadir Hastalıklar ve Otizm Komisyonu raporlarının uygulanmamasını “ciddi bir politika boşluğu” olarak değerlendiren Sarı, Türkiye’nin engellilik alanındaki temel politika belgelerinin sahada karşılık bulmadığını ifade etti. Engelsiz Vizyon Belgesi 2030, Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı (2023–2025), Nadir Hastalıklar Eylem Planı (2023–2027) ve Otizm Eylem Planları arasındaki tutarsızlıkların engellileri yapısal sorunlarla baş başa bıraktığını belirtti.

Sarı, “Engellilerin gündemi bellidir: ekonomik kriz, hak ihlalleri ve politika eksikliği. Bu sorunlar çözülmeden eşit yurttaşlıktan söz edemeyiz” dedi.

ENGELLİLER VE STK’LAR KARAR SÜREÇLERİNE DAHİL EDİLMELİ
SAHİM-SEN, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı engellilik alanında kapsamlı bir dönüşüme çağırarak, engelli bireylerin ve ailelerinin karar alma süreçlerine aktif biçimde dahil edilmesinin hayati olduğunu vurguladı.

Açıklamada, BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi ile uyumlu politikalar geliştirilmesi gerektiği belirtilerek “Engellilerin insan onuruna yakışır bir yaşam sürmesini sağlayacak politikalar, engelli bireyleri ve onları temsil eden STK’ları sürece dahil etmekle hayata geçebilir” değerlendirmesi yapıldı.

İSTİHDAMDA AYRIMCILIK SÜRÜYOR
Ayşe Sarı, engelli bireylerin çalışma hayatında sık karşılaştığı ayrımcılıklara dikkat çekti. BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi’nin 27’nci maddesinde yer alan istihdam ve çalışma hakkına rağmen engelli memur adaylarının baskı, ayrımcılık ve keyfi rapor uygulamalarıyla karşı karşıya bırakıldığını söyledi.

Bazı idarecilerin engelli bireylerin istihdamını “devletin yanlışı” gibi gösterdiğini belirten Sarı, bunu açık bir ayrımcılık olarak tanımladı ve Çalışma Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı adaylık sürecinde işine son verilen engellilerin durumuyla ilgili açıklama yapmaya çağırdı.

Sarı ayrıca, Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün ayrımcılık bildirimleri için özel bir danışmanlık ve çözüm mekanizması kurması gerektiğini belirtti.

HAK TEMELLİ DİL KULLANILMALI
SAHİM-SEN Genel Başkanı Özlem Akarken, Dünya Engelliler Günü kapsamında toplumda iyi niyetle söylense de ayrımcılığı pekiştiren ifadelere dikkat çekerek hak temelli bir dilin önemini vurguladı.

Akarken, “Engellilik duygusal bir alan değildir; insan hakları alanıdır. Duygusal söylemler yapısal sorunları görünmez kılar. Dilimiz değişmeden politika değişmez” dedi.

Ayrımcılığı pekiştirdiği belirtilen bazı ifadeler şöyle sıralandı:
– “Engellilik siyaset üstüdür.”
– “Sevgi her engeli aşar.”
– “Her insan bir engelli adayıdır.”
– “Engelsizsiniz.”
– “Engel bedende değil zihinde.”
– “Biz de varız” yerine “Biz varız.”
– “Engelli kardeşlerimiz” yerine eşit yurttaşlık vurgusu önerildi.
– “Pozitif ayrımcılık” yerine fırsat eşitliği talep edildi.

Akarken, engellilerin hak mücadelesinin duygusal söylemlerle değil, eşitlikçi ve hak temelli bir yaklaşımla ilerleyebileceğini belirtti.

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar