İstanbul'da su krizi yaşanacak mı, en önemli çözüm ne durumda, depremden Kanal İstanbul’a riskler neler?

İstanbul'da su krizi yaşanacak mı, en önemli çözüm ne durumda, depremden Kanal İstanbul’a riskler neler?
T24 yazarı Murat Sabuncu’nu bir yarım gününü İSKİ’de geçirdi. Gözlemlerini aktaran Sabuncu sorularını da sordu.Genel Müdür Dr. Şafak Başa ile yaptığı söyleşiyi aktaran Sabuncu, konuyu şu cümlelerle özetledi:- Yakın...

T24 yazarı Murat Sabuncu’nu bir yarım gününü İSKİ’de geçirdi. Gözlemlerini aktaran Sabuncu sorularını da sordu.

Genel Müdür Dr. Şafak Başa ile yaptığı söyleşiyi aktaran Sabuncu, konuyu şu cümlelerle özetledi:

- Yakın gelecekte İstanbul'da bir su krizi görünmüyor. Ancak 26.5 milyar dolarlık yeni yatırım ihtiyacı var.

- Sadece İstanbul'daki barajların doluluk oranlarına bakarak kalan suyu hesaplamak yanlış. Melen'den Istırancalar'a regülatörler ve borularla İstanbul'a su geliyor. İstanbul suyunun yüzde 70'i barajların dışındaki bu alanlardan karşılanıyor. Melen Barajı'nin bitmesi şart. Melen biterse iki yıl tek damla su düşmese bile İstanbul susuz kalmayacak. Avrupa yakası suya erişim konusunda daha riskli.

- Kanal İstanbul yapılırsa hem mevcut su havzaları, isale hatları riske girecek hem de suya ulaşım zorlaşacak.

- Yağmur sularının uzaklaştırılması konusunda yetki karmaşası var. İSKİ bir yandan toprağın altına büyük yağmur suyu tasfiye kanalları açarken öte yandan yağmur suyu hattının fazlalaşması için çalışıyor. 

- Deprem konusunda şehri susuz bırakmamak için çaba var.

Sabuncu'nun Genel Müdür Dr. Şafak Başa ile yaptığı söyleşinin bir kısmı ise şöyle:

"İstanbul'da vatandaşı susuz bırakmamak için yıllık 1 milyar 150 milyon metreküp su vermemiz lazım"

- 10 baraj değil mi bu?

Dokuz tane baraj var. Bir de küçük barajlar. Istrancalar sistemini bir bütün yapalım, 10 diyelim. Ama Istrancalar'ın içerisinde 4-5 küçük baraj da var. Onları biz Istrancalar sisteminde kabul ediyoruz. Pabuçdere, Kazandere, Sultan, Bahçeli, Kuzulu bir çok yer var. Ama biz onu Istrancalar diye tek bir yerde gösteriyoruz. Şimdi bunların yıllık toplam su kapasitesi 868 milyon metreküp. İstanbul'un 1 yılda tükettiği su maalesef 1 milyar 150 milyon metreküp. İstanbul'da vatandaşı susuz bırakmamak için yıllık 1 milyar 150 milyon metreküp su vermemiz lazım. Şimdi baraj kapasitemi söyledim; 868 milyon. İstanbul'da bir su biriktirme sorunu var. İstanbul'un içerisinden geçen dereleri konuştuk ama nehir yok.

İstanbul'un tarih boyu su sorunu olmuş. Bizans'ta da sorun yaşamış İstanbul ta Kırklareli'nden sular getirmiş kemerleri biliyorsunuz. Şimdi biz onları restore ediyoruz. İstanbul'un suyu hep dışarıdan gelmiş. Bir kısmı Istrancalardan, bir kısmı şu anda Melen'den. Şimdi dolayısıyla 200 km uzaktan, Melen havzasından İstanbul'a her gün su alıyoruz. Orada üç tane önemli isale hattımız var. Burada üç tane terfi merkezimiz var.

"Avrupa yakası tarihin en büyük kuraklıklarından birini yaşıyor"

- Anladığım suya ulaşmada Avrupa yakası daha riskli?

İstanbul'da, Avrupa yakası tarihin en büyük kuraklıklarından birini yaşıyor. Trakya bütün Avrupa çok ciddi manada kuraklık yaşıyor. Meteoroloji haritalarında İstanbul ve Marmara bölgesi olağanüstü kurak. Dolayısıyla bunun yarattığı bir stres var. Diğer barajlarımız Asya'daki hiçbir sıkıntı yok. Hiçbir şekilde kışa kadar, bahara kadar sıkıntı yok Asya'da. Avrupa yakasında su geçirme kapasitem belli oranda olduğu için burada barajların seviyesi azalınca dolayısıyla ben maksimum suyu geçiriyorum. Ama baraj seviyeleri düşünce biz özellikle Avrupa yakasında vatandaşlara daha tasarruflu su kullansınlar diyoruz. Avrupa yakasındaki barajlarımıza bu sene su gelmedi. Çünkü yağış yok. İlk defa yağış yok. Bakın biz geçen seneden beri kriz yönetiyoruz burada. Yani geçen yıl neredeyse bu aylardan başlayarak kışın da çok büyük stres yaşadık. Kışın ocak ayında yüzde 28'lere düştü.

"Bu sene yaşadığımız sıkıntı Avrupa tarafında yeterli su alamamamız"

- Gelirken ay ay not almıştım, 30 Ocak'ta 28.92 olmuş.

Evet doğru. Aslında çok basit olarak dediğim gibi; biz suyun yüzde 80'ini baraj dışı dediğimiz regülatörden alıyoruz. Melen barajı bittiğinde tabii o da baraj olacak ve dolayısıyla maksimum suyu, suyun tüketiminin olduğu Avrupa'ya geçirip ve buradaki barajlarımızın seviyesini de yüksek tutacağız. Bu sene yaşadığımız sıkıntı Avrupa tarafında yeterli su alamamamız. İstanbul'da baraj kadar havzaların korunması da çok önemli.

"Avrupa tarafına, bu yapılaşma ve nüfusun arttığını düşünerek ilave bir su kaynağına ihtiyacımız var"

- Avrupa yakası için alternatif su sağlama projeleri var mı?

İstanbul'da Avrupa tarafına, bu yapılaşma ve nüfusun arttığını düşünerek ilave bir su kaynağına ihtiyacımız var. Bizim master planımız da yeni bitti. Yani 2053 yılına kadar İstanbul'un su, atık su, yağmur suyu, dere bu master planları yapılmış vaziyette. Burada Avrupa yakası için istikrarlı su kaynağı öneriliyor. Buradaki en önemli yeni su kaynağı da Rezve Deresi. Bulgaristan sınırında boşa akan bir dere. Yüzde 80'i de bizden doğuyor. Rezve dereleri, Karacaköy denen bir bölge var Çatalca'nın Karadeniz kıyısında ormanlık bir bölge kamulaştırma vatandaşı rahatsız eden bir durum değil. Terkos önüne bir Karacaköy barajı projemiz var. Rezve'den de 100 milyon metreküpün üzerinde su var ve tertemiz bir su. Rezve'nin suyu pırıl pırıl yani kalitesi çok güzel. 30 kilometrelik bir tünelle çok rahat bir şekilde getirilebilir. Bunu burada yapacağımız Karacaköyü barajına akıtıp burada Terkos'un önünde istikrarlı bir su kaynağı yapmamız lazım. Bu seneki ders bize bunu söylüyor. Her ne kadar suyun varsa bile, Melen'i yapsan bile Avrupa tarafında da mutlaka bir alternatif su kaynağın olmalı. Depolamalı hacim yaratmamız gerekiyor. 21 tane potansiyel su kaynağı incelendi İstanbul için 2053 yılına ve bunların bütün bu kapasiteleri, verimliliği, meteorolojik akışları dikkate alınarak 7 tanesi için de ön fizibilite raporları yapıldı. Alternatifleri ortada.

Bir de su havzaları tehlike altında, su havzalarına baskı had safhada. Deprem sonra herkes kırsala kaçıyor hep su havzalarımda. Önce İstanbul'un mevcut su havzalarını korumamız lazım, barajlarımızı korumamız lazım, dereleri mutlaka ki derelere müdahale etmemiz lazım.

"Depremde İstanbul'da su altyapımızda mutlaka sıkıntı olur, ama tamamen pert olacak bir durumda değiliz"

Gelelim altyapıya... Bu isale hatlarımız ve atık su hatlarımızda, bir deprem anında nerelerde sorun yaşayacağım, nerelerde kırılma olabilir, nerelerde patlak olabilir, nerelerde sıkıntı yaşarım bu da bölge bölge hepsi çalışıldı. Hem içme suyu, hem atık su noktasında. Buralarda nerede sorun olacağını az çok tahmin ediyoruz. Flexible boru, deprem anında esnek ve boruların kırılmasını önleyici bazı flexible malzemeler var. Onlarla ilgili alım ve proje süreçlerimiz devam ediyor. Ama şunu söyleyeyim bizim borularımızın çok önemli bir kısmı duktil font. Duktil font boru depreme en dayanıklı en esnek boru. Dolayısıyla İstanbul'da su altyapımızda mutlaka sıkıntı olur, ama tamamen pert olacak bir durumda değiliz. Kanal altları var, beton altları... Onlarla çalışıldı. Piyasadan hiçbir malzeme kullanmıyoruz. Laboratuvarlarda test edilmiş, üretilmiş büyükşehir belediyemizin İSTON denen şirketi var. Bütün malzemeyi oradan alıyoruz. Müteahhitler asla İstanbul'da sıradan malzeme kullanmıyorlar, kullandırmıyoruz. Dolayısıyla yerin altına döşediğimiz boru ve betondan eminiz. Onda bir sıkıntı yok ama kırılabilir mi kırılabilir.

İlk günden itibaren gittiğimiz Hatay'da yaşanan bütün problemleri analiz ettik. Hem tamir ettik hem fotoğrafladık, hem röntgenini çektik. Hatay depreminden dersler çıkarıyoruz. Oradaki çok şiddetli bir deprem ama yine de altyapı bize göre çok kaliteli değil. Yani sıkıntının çok önemli bir kısmı malzeme kalitesizliğinden kaynaklanıyor. Bizim arkadaşlarımızın tespiti bu yönde. Biz o derslerimizi çıkararak bu planlamamızı yapıyoruz. Biz sıkıntılı noktalarımızı biliyoruz. Aynı zamanda tabii bir arama kurtarma birliğimiz var. Onu şimdi biz kurduk. 35'ti sayı, 100'e çıkarıyoruz. Arama kurtarma aracımız bir taneydi. Şimdi onların sayısını çoğaltıyoruz. Bir afet vukuunda İSKİ olarak yönetim olarak sahili dahi kontrol edebilmek için araç gereçler alıyoruz. Bir de Hatay depreminden ders çıkardık. Toplanma alanları ve mesela arkadaşlar gittiğinde lojistik sıkıntısı yaşadılar.

"Deprem sonrası su verebilmem için elektriğimin olması lazım; elektriği alamazsam su veremem"

Şimdi Bağcılar'a, Kağıthane'ye ve Silivri'ye, Avrupa yakasına 3 tane lojistik merkezi kuruyoruz depreme dayanıklı. Orada malzemeler olacak orada müdahale olanaklarımız olacak. Dolayısıyla burada aynı zamanda personelimiz kalabilecek. Yeni afet ve acil durum ve risk yönetimi birimimiz kuruldu. Tabii biz bir bütünün parçasıyız. Dolayısıyla burada asıl sorumlu valilik, mülk idare, bakanlık, AFAD. Dolayısıyla biz onların planlarının içerisinde bir altyapı grubuyuz. Bu altyapı grubu içerisinde de biz rolümüzü en iyi şekilde oynayacağız. Tabii ki benim deprem sonrası su verebilmem için elektriğimin olması lazım. Elektriği ben alamazsam su veremem. Diyeceksiniz jeneratör var. Dev jeneratörlerim var ama bütün İstanbul'a sürekli olarak kesintisiz su verebilecek bir jeneratör yapısı kurmak mümkün değil. Bir kere elektrik altyapısının çalışıyor olması lazım. Kendi elektrik tesislerimin ayakta olması lazım. Her riski düşünerek öngörerek çalışıyoruz.

"Kanalın yapılması demek, buradan İstanbul'a su taşıyan isale hatlarının da kesintiye uğraması demek"

- Son sorum şu: Her hâlükârda, normal zamanda bile Avrupa yakasına su temini zor. Kanal İstanbul yapılırsa durum ne olur?

Kanal İstanbul ile mahkemeliğiz. Şu anda imar planlarına dava açtık. Kanal İstanbul'la ilgili görüşlerimiz olumsuz. Avrupa yakasında bu kadar su sıkıntısı ve stresi varken tutup da buraya bir kanal açıp havzayı tamamen bölmek... Biliyorsunuz Sazlıdere'nin içinden geçiyor. Sazlıdere benim 180-190 milyon metreküp su kapasitesi olan bir barajım. Yok olacak. Şimdi diyorlar ki bu yok olacak ama Istrancalar'da Demirköy'e baraj yapacağız. Böyle bir çağda bu kadar nüfusun arttığı bir ortamda bir barajı yok etmeye kalkmak çok büyük risk. Ayrıca kanalın yapılması demek, buradan İstanbul'a su taşıyan isale hatlarının da kesintiye uğraması demek.

"Şu anda bile sorun yaşıyorken Kanal İstanbul'da bu sorun katmerlenir"

Sazlıdere'nin oraya bir köprü geçişi yapımı, barajın oraya etrafında konut alanları yapılması durumu, imarla ilgili konular var dava açtık. Şu anda bilirkişi raporları lehimize. Baraj havzasının bu kadar daraltılması kabul edilemez. Zaten daralmış vaziyette. Dolayısıyla biz sonuna kadar o iki mücadeleyi yapıyoruz. Kanal İstanbul kesinlikle ve kesinlikle su kaynağını böler ve Avrupa yakasının su sorununu daha çok büyütür. Şu anda bile sorun yaşıyorken Kanal İstanbul'da bu sorun katmerlenir. Dolayısıyla yazık olur. Bakın bir örnek vereyim, yeni İstanbul havalimanı bile iki havzayı böldüğü için oraya yaptığınız her müdahale İstanbul'un kuzeyine su havzalarına müdahale anlamına geliyor.

Sabuncu'nun yazısının tamamını okumak için tıklayınız