Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Yaz bitti

Eylül ayının gelmesi ile birlikte Murathan Mungan şiirleri sosyal medyanın her bir platformunda ısrarla önümüze düşer. “Yazın bittiği her yerde söylenir, söylenmeyen şeyler kalır geriye.” Hepimizin zihninde asılı kalan sözcükler, “yaz bitti, yine gelir” olur. Kim, hayat döngüsünün devam etmesini, onun bir parçası olmayı istemez ki?

Eylül ayı bize geçen koca bir mevsimin muhasebesini yapma şansını verir.

2023 yazı Bodrum’da sürekli yaşamaya başladığımdan beri geçen dördüncü yaz oldu. Pandeminin hayatımıza getirdiği en önemli değişimlerden biri olan uzaktan çalışma olanağı sayesinde 2020 yazından beri sürekli Bodrum’da yaşıyorum. 

Benim gibi yaşayan o kadar çok insan var ki Bodrum’da; ancak, bu kişilerin sayısını tam olarak bilemiyoruz. Çünkü Bodrum’un nimetlerinden yararlanmak üzere şehre gelen insanlar ikametgâh kayıtlarını buraya taşımadıkları için 2020’de 181 bin 541 olan şehrin nüfusu 2023 yılı başında resmi olarak hâlâ 192 bin 964. 

Oysa ki Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras’a göre, şehirde yaşayan insan sayısı kış aylarında bile en az 500 bin kişiyi buluyor. Bodrum’un yaz aylarındaki nüfusu sizlerin de tahmin edeceği gibi bir milyonu aşıyor. 

Bodrum genel nüfus yapısı itibarıyla Türkiye’den oldukça farklı bir yapı sergiliyor.  

%51’ini erkeklerin oluşturduğu nüfus yapısında, gençler toplam nüfusun yüzde 28’ine damga vururken, yaşlı nüfus da yüzde 18 düzeyinde (Türkiye genelinde yüzde 10). Bodrumlu hanelerin büyüklüğü Türkiye ortalamasından düşük (2.68 kişi; Türkiye ortalaması yüzde 3.17 kişi).

Nüfusunun yüzde 49’unun evli  (Türkiye genelinde yüzde 61), yüzde 21’inin bekâr olduğu şehirde (Türkiye genelinde yüzde 29), yüzde 10 dolayında boşanmış insan yaşıyor (Türkiye genelinde yüzde 5).  Geri kalanlar ise eşlerini kaybetmiş insanlar. 

Bodrum nüfusunun Türkiye’nin demografik yapısından en çok ayrıştığı konuların başında ise Bodrumluların sosyo-ekonomik statüsü geliyor. Bodrumluların çoğunluğu Türkiye ortalamasından daha yüksek bir eğitim düzeyine ve gelire sahip.

BODRUM’UN SİYASİ YAPISI TÜRKİYE’Yİ YANSITMIYOR

Bodrumluların yüzde 41’i üst sosyo-ekonomik sınıf mensubu iken, yüzde 23’ü orta üst ve yüzde 21’i de orta sınıf mensubu. Yüzde 15’lik bir kesim ise alt sosyo-ekonomik sınıfı oluşturuyor. Türkiye’deki üst ve orta üst sosyo-ekonomik sınıfların toplam oranı, Bodrum’un sosyo-ekonomik yapısına kıyasla oldukça düşüktür. Yaklaşık yüzde 23 olan bu oran, Bodrum’da yüzde 64’e ulaşmaktadır.

Demografik yapısı itibarıyla Türkiye’den önemli ölçüde farklılaşan Bodrum’un siyasi yapısı da Türkiye’yi yansıtmıyor. Bodrumluların son yapılan Genel Seçimler’de tercihi ağırlıklı olarak Millet İttifakı’ndan yana oldu (yüzde 61). Cumhur İttifakı yüzde 19 oy alırken, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın oy oranı da yüzde 16 olarak seçim tarihine geçti.

Ülkeden bu denli ayrışan Bodrum’dan 2023 yazından geriye ne kaldı diye soruyorum kendime. Bu sorunun yanıtı, zihnimde birbirini çağrıştıran olaylar ve kelimeler, biraz önce paylaştığım onca farklılığa rağmen biraz tedirgin edici, çokça da iç karartıcı.

Benim için yazdan geriye kalan en önemli şeylerden birisi Akbelen direnişi oldu. 

Hatırlayacağınız gibi, Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy mahallesinde bulunan Akbelen Ormanı, Yeniköy – Kemerköy Enerji tarafından açılmak istenen kömür madenine feda ediliyor. Bu, Muğla ilinin kömür madenlerine feda edilen topraklarından, orman alanlarından sadece birisi. Bölgenin en önemli yağmur havzalarından birisi olan Akbelen, geri dönülmez bir şekilde talan ediliyor. Bölgede yaşayan köylüler, çevre ilçe ve il sakinleri, hatta uzak illerden gelenler bu kıyıma karşı uzun bir süredir direniyorlar ve meseleyi ülke gündemine taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar. Tüm bu direnişlere rağmen Muğla toprakları ve ormanları hızla kömür sahasına dönüştürülüyor.

YIKIM SADECE AKBELEN’DE YAŞANMIYOR

Bodrum ve çevresindeki yıkım ve tahribat sadece Akbelen’de yaşanmıyor. Bodrumluların hemen hepsinin ortak bir şekilde dile getirdiği gibi 2023 yılı herhalde ilçenin en çok inşaata maruz kaldığı sene olarak tarihe geçecek. Ülkenin önde gelen büyük inşaat şirketlerinden, şehrin irili ufaklı inşaat şirketlerine kadar birçok firma, Bodrum yarımadasının her bir noktasında yeni siteler inşa ediyor. 

Bodrum lüks siteleri ile olsun, orta sınıfa hitap eden konutları ile olsun ciddi bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor. Ancak, şehrin bu cazibeyi taşıyacak bir gücünün olmadığı son derece açık.

Bu yaza damga vuran konuların başında günlerce ve hatta haftalarca süren su kesintileri geliyor. Bodrum’da su sorunu her zaman olur, ancak, bu denli çözülmez hale gelen bir susuzluk sorunu daha önce çekilmedi. Her gün şehrin bir yerinde patlayan isale hatlarının yarattığı sorunlar bir yana, Muğla’nın küresel iklim sorunu nedeniyle hızla kuraklaştığı da bir gerçek. Biz bu ortamda ormanları ve su havzalarını termik santrallere kurban ediyoruz. Akbelen Ormanları’nın yok edilmesi Bodrum’un su sorununun kat be kat artmasına neden olacak.

Şehrin kaybı sadece doğal güzellikleri, ormanları değil. Mavi bayraklı deniz kıyıları da gün geçtikçe azalıyor. Gümüşlük, bu yaz köyün gece hayatına renk katan ünlüler dışında, mavi bayrağı kaybetmesi ve denizde tespit edilen koli basili ile haberlere geçti. 

Bodrum yazından geriye, şehirde her geçen gün yaygınlaşan şiddet haberleri de kalacak. Esnaf arasında çıkan kavgalar, basılan oteller, ateşlenen silahlar, eğlence mekânı baskınları gün geçtikçe Bodrum haberlerine daha çok damga vuruyor. Türkiye’de şiddet ne denli günlük hayatın bir parçası oluyorsa, Bodrum’da da o kadar çok oluyor.

Kuşkusuz Bodrumluların yazına en çok damga vuran konuların başında hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısı geliyor, aynı tüm Türkiye’de olduğu gibi. Bodrumluların sohbetlerinde belki de ana konu bu. Arkadaşlarımızla, dostlarımızla yaptığımız konuşmalarda konu dönüp dolaşıp kilosu 300 liraya yaklaşan beyaz peynire, pazarda 100 liraya satılan barbunyaya ve 60 liraya satılan fasulyeye geliveriyor. 

Bodrumdaki kira sorununu açmak bile istemiyorum. Sadece şunu yazmış olayım, birçok kamu görevlisi ve özel sektörde çalışan öğretmen ya da sağlık personeli için Bodrum gün geçtikçe yaşanması imkânsız hâle gelen bir yere dönüşüyor. Şehirdeki kira artışlarına yetişmek mümkün değil.

Bodrum, siyasi yapısı, ekonomik ve demografik profili ile Türkiye’den ayrışsa da inşaata dayanan ekonomisi, istediğini bir türlü bulamayan turizm potansiyeli, yeniden canlandırılmaya çalışılan tarım arazileri, talana uğrayan güzelim doğası, kuraklaşan toprağı ve şiddetin yaygınlaştığı yapısı ile ülkenin bire bir yansıması. Sosyolojinin yasası; her küçük toplum parçası olduğu ana toplumsal yapıyı bünyesinde barındırıyor ve yeniden üretiyor. Bodrum da bu yasadan muaf değil.

Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın Bodrum hâlâ insana huzur veren, canlandıran, deniz kıyısında, hatta belediye tesislerinde özgürce içkinizi yudumlayabildiğiniz, yılın farklı zamanlarına yayılan sanat ve kültür etkinliklerine sizi devamlı davet eden, metropol hayatının getirdiği sorunlardan uzak kalmanızı ve kaçabilmenizi garantileyen bir şehir. Bodrum, hâlâ herkese kendi Bodrum hikâyesini yazmaya olanak veriyor.   

***

Kaynakça: TÜİK istatistikleri ve endeksa.com sitesi. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi

Ayna

21 Mart 2024 Perşembe 07:00