Bahadır Erdem
BAYRAM
Sevgili okuyucuların ve bütün milletin bayramını kutlayarak yazıya başlamak istiyorum. Malum Coronanın gölgesinde Pandemi kuralları çerçevesinde bir bayram geçiriyoruz. Pek çok insan anne ve babasının elini öpemeden, sevdiklerini göremeden ve kucaklayamadan birbiriyle bayramlaştı. Pandemi sonrasının yeni normali online yaşam şartları ile birbirimizle akıllı telefonlarla görüntülü görüşerek hasret giderdik. Ne yapalım dedik birbirimize attığımız bayram mesajlarımızda, ‘her ne kadar fiziken birbirimizden uzak olsak da yüreklerimiz bir’. Milletin ailesiyle, sevdikleriyle yürekleri bir, bir olmasına da, bizim siyasetçilerin bayramda dahi yürekleri maalesef birleşemiyor.
2020’nin Ramazan Bayramına siyasi partilerin bazıları birbirine küs girdi. Gazeteler yazdılar, ‘Bayramda AK Parti üç partiyle, MHP dört partiyle bayramlaşmayacak. Öncelikle tabi ki her iki Parti de halkın gözünde her dakika terörist ilan ettikleri HDP ile bayramlaşmıyorlar. Ancak AK Parti, HDP dışında kendisinden ayrılan partiler olan, eski ekonomi bakanı Ali Babacan’ın kurduğu DEVA Partisiyle ve eski başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisiyle de bayramlaşmıyor. Küçük ama etkin ortağı MHP ise, küskün olduğu partilerin adedini bir arttırarak, kendisinden ayrılan Meral Akşener’in kurduğu İYİ Parti ile hiç bayramlaşmıyor.
Bize milletçe çocukluğumuzdan beri öğretilen, her bayram namazında, vaaz ve hutbede imamların muhakkak söylemeden geçmediği öğüt, özellikle bayramlarda bütün dargınlıkların unutulması ve bütün küskünlerin barışması gerektiği değil midir. Peki ne oldu bu vaazlara, öğütlere. İş siyasete gelince, en birinci dini bütün, İslam aleminin koruyucu partisi olduğu iddiasında olan AK Parti ile en milliyetçi parti olduğu iddiasında olan MHP, çocukluktan beri milletin öğrendiğini, öğrenemiyor anlaşılan.
Hadi anladık, HDP’nin pek çok üyesinin ve Partinin, PKK terör örgütü ile arasına net bir kırmızı çizgi çekmemesi, çekememesi nedeniyle, Parti politikaları ve seçmenlerine karşı sorumluluklarından dolayı HDP ile bayramlaşmıyorlar. Ancak DEVA Partisi, GELECEK Partisi ve İYİ Parti ile neden bayramlaşmıyorlar. Sebebi ne?
Sebebini hepimiz biliyoruz. Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan AK Partiye, Meral Akşener ise MHP’ye bayrak açtı ve kendi partilerini kurdular. İyi de ne var bunda, en tabi anayasal haklarıdır diyeceksiniz öyle değil mi. Ama o iş öyle değil işte. Bizim siyasi sistemde liderin ak dediğine, kara, kara dediğine ak diyemezsin. Lider yaşlanır, yorulur, eski inandırıcılığı, halk gözünde eski popülaritesi kalmaz, gene de diğerlerine düşen biat etmektir.
Biat kültürünü en sıkı şekilde işletirler ki, koltuklar el değiştirmesin. Hatta en tabi anayasal haklarını kullanarak, partiden ayrılanlar, yeni bir parti kurmayı becerebilenler, bu becerilerinden dolayı en ağır şekilde, terörün ekmeğine yağ sürmekle bile suçlanırlar. Zira onlar eski partilerinin seçmeninin oylarına talip olmakla siyaseten çok ağır ve en kabul edilemez suçu işlemişlerdir.
MHP lideri Devlet Bahçeli, Bayram mesajında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamını mümkün kılacak yasal düzenlemeler yapılmalı demiş. Bu açıklamayı CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun ‘baskın seçim yaparlar ise DEVA Partisi ile GELECEK Partisine, seçimlere girebilsinler diye geçici olarak milletvekili verebiliriz’ sözleri üzerine yapmış. Malum CHP, bir önceki seçimlerde aynı yardımı, demokrasinin işleyebilmesi ve önüne çıkarılan onca siyasi engele rağmen büyük bir azimle İYİ Partiyi kuran Meral Akşener’e de yapmış ve yirmi CHP’li vekil İYİ Partiye geçmişti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmek için Referandum öncesi AK Partinin en önemli vaatlerinden birisi de Seçim Kanunu’nu değiştirmekti. Ak Parti yandaşları her gece televizyon ekranlarında bunları millete tekrarlayıp durdular. Sonra ne oldu. İki senedir Seçim Kanunu değişmedi. Ancak Referandum sürecinin en başından beri ısrarla ve pek çok şeyi de göze alarak hukuken doğruları söylemek adına, devamlı anlattığımız gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye Cumhuriyetine uymadı. Referandum öncesi halka vaat edilen iyileşmeler gerçekleştirilemediği gibi maalesef, en başta ekonomi olmak üzere her şey daha da kötüye gitti.
Şimdi ise iki yıldan beri akıllarına gelmeyen Seçim Kanunu, sayın Bahçeli’nin birden aklına gelivermiş. Neden? İllaki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam etsin diye. Böyle bir siyaset anlayışını okuyucunun takdirine bırakmaktan başka hiçbir şey elimizden gelmez. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse Cumhur ittifakının küçük ama etkin ortağı MHP’nin endişelenmesi için bir neden olduğunu sanmıyorum. Zira baskın seçim yapmak bana göre mümkün değil.
Baskın seçim gibi iddiaları yaparken hep Parlamenter Sistemin alışkanlıkları ile düşünüyoruz. Halbuki yeni sistemde daha seçime üç yıl varken, Cumhurbaşkanı hiçbir surette bu üç yılı heba etmez. Neden etsin?
Ayrıca sevgili okurlar, sorarım size, siz hiç yapılacak bir baskın seçimde Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanmasının garanti olduğuna inanıyor musunuz. Ülkenin durumu sizce iktidar partisine yeniden seçimi kazanacağını garanti eden bir tablo sunuyor mu?
Cevabınızı duyar gibi oluyorum. O zaman daha ne? Bütün bu siyasi laflar her zaman olduğu gibi gene boşu boşuna havanda su dövmekten öteye geçmiyor. Varın siz bunları boş verin ve birbirimizden fiziken uzak olsak da birlikte atan yüreklerimizle bayramın sevincini hep birlikte yaşayalım. Herkese tekrardan iyi bayramlar.