Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Soğuk yiyiniz: İntikam

Dünyanın en güçlü maddesi gibidir, intikam.

Grafen gibi… Çelikten iki yüz kat güçlü! Taşır! Taşırır! İnsanlara özgüdür diye biliriz ama öyle değil.

Haksızlık karşısında, doğrudan bir saldırıda ya da önündeki yiyeceği çalan olduğunda mesela, bilinçli bir şekilde zamanı geciktirerek, zamanını kollayarak ve diğerleriyle iş birliği yaparak intikam alıyorlar.

Kimler? Şempanzeler.

Sosyal cezalandırma davranışı sergileyenleri de var. Mesela erkek yunuslar. Geçmişte kendilerine saldıran veya çiftleşme sırasında engel olan diğer erkeklere ilerleyen günlerde organize saldırı düzenliyorlar. Kargaları, kuzgunları unutmayalım! Onlara kötülük düşünürseniz iki kere düşünün. Kargalar kendilerine zarar veren ya da tehdit oluşturan insanları uzun süre hafızalarında tutuyorlar. Sonra bir gün, beklenmedik bir anda kötülük yapana hem de grup halinde saldırıyorlar. Ayrıca filler de intikam alıyor. Afrika’da bir maymun türü var, bir hayli cüsseli hayvanlar üstelik, onlar da intikam planı yapıyor ve uyguluyor.

Farkımız

Bir sosyal varlık olarak insanın adalet duygusu gelişmiştir ve bu konuda oldukça duyarlıdır. J.S. Adams “Eşitlik Teorisi” (1965) isimli çalışmasında insanlar sosyal ilişkilerinde adil bir denge beklerler, diyor. Haksızlığa uğradıklarında oluşan “adil olmayan durum” algısı bireyi bu dengeyi yeniden kurmaya yönlendiriyor. İntikam, adaleti kendi elleriyle sağlama girişimi olarak ortaya çıkıyor. Bizler sosyal kimliklerimize yönelik tehditlerde intikam davranışına daha yatkınmışız (“Öz-Kimlik Teorisi”, Tajfel ve Turner, 1986). İtibar kaybı, aşağılanma, dışlanma, hakların yok sayılması gibi durumlar direkt olarak kişinin “benlik” saygısını tehdit ediyor. İşte o noktada intikam bu yara almış ego durumunu onarmanın bir yolu haline geliyor.

Bir tanecik, küçücük, mikro boyutta bile haksızlığa uğradığını düşünen insan “kontrol kaybı” duygusu eşliğinde güçsüzlük hissinin tetiklenmesini de yaşıyor. İntikam planlamak bireyin olay üzerindeki kontrolünü yeniden ele alma arzusunun bir sonucu olarak adeta güneş gibi ufukta beliriyor. Ve yürüyorsun güneşe doğru…

Planlama

Haksızlığa uğradıysak ve bunun kasıtlı olarak yapıldığını biliyorsak bir intikam planlama olasılığımız artıyor. Psikolojide buna “duygusal aktivasyon” diyorlarmış. Haksızlık algısı sonrası temel duygular şöyle sıralanıyor: Öfke, hınç, aşağılama ve nefret. İşte bu duygular limbik sistemde (beynimizin derinliklerinde var olan duygusal tepkiler, hafıza, motivasyon gibi birçok temel işlevi düzenleyen bir yapılar kompleksi – bkz. Prof.Dr.Google) güçlü bir devinim, hareket yaratıyor. “Takıntılı düşünme” hali bu noktadan itibaren devrede... Yani sürekli haksızlığa uğradığımız olayı, alternatif intikam senaryolarını, misillemeleri zihnimizde döndürüyoruz. Döndürdük, döndürdük ama artık yeter. Şimdi bir strateji geliştirmemiz lazım: İntikamın şekli ne olacak… Bize bunu yapanı/ yapanları dolaylı yollardan mı zarara uğratacağız… Yoksa toplumsal itibar zedelenmesine yol açacak bir plan mı izleyeceğiz… Ya da hukuki yollarla misilleme gibi bir şey mi olacak…

Zamanlama

Okuduğum kaynaklara göre, ani ve dürtüsel olmaması lazım, intikamın. Uzun vadeli stratejik düşünmek önemli. İnsanın sabır eşiği yüksek olmalı. Tam da bu nedenle edebiyat dünyasından konuyla ilgili ve zihnimize kazınmış cümleler bırakıyorum, şuraya: Shakespeare’in Hamlet oyununun 2. perdesinde dediği; “Hangi yürek sessiz kalabilir ki böyle iğrenç, aşağılık bir ihanetten sonra.” “Tanrı beni cezalandırmadan önce, cezamı kendim keseceğim”. Dumas’nın 1844’te yazdığı Monte Kristo Kontu’nda geçen bir cümle. Emily Bronte “Uğultulu Tepeler” isimli romanında, “Bana yaptıklarını ona yapmadıkça huzur bulmayacağım”, diyor.

İnsan doğasını dönüştürücü bir güce sahiptir, intikam. Aceleye gelmez.

Gazete Pencere’de okudum: Nefes yazarı Nuray Babacan bugünlerde AKP kulislerinde konuşulanlara yer veriyordu. Diyorlarmış ki, “Bu saatten sonra İmamoğlu cezaevinden çıkarsa aleyhimize olur, biteriz.”

İntikamın haklı bir tepki olması için soğuk yenmesi lazım. Üfleyelim arkadaşlar. Soğusun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi

Şok!

24 Mayıs 2025 Cumartesi 07:00