“En kötü kadeh kaldırıyorsun ve eski bir eşyada kalmış anıları arıyorsun”

1999 yılından beri müzik piyasasının içinde olan, trash efsanesi Mekanik grubunun kurucuları arasında yer alan Caner Öner, çiçeği burnunda solo kariyerine Son Kadehler Kalktı şarkısını ekledi. “Psikolojik dışavurum” diye tarif ettiği çalışma, hüzünlü bir ortamda devrilen şişeler arasında içinde ne varsa dışarı akıtanların hikayesi.

“Önümde 50’ye yakın kaydedilmiş veya kaydedilmeyi bekleyen şarkım var. Sürekli yenileri ekleniyor ve bunları dijital platformlardan her ay yayımlamaya devam ediyorum,” diyor çiçeği burnunda diyebileceğimiz solo kariyeriyle Caner Öner. Kendisi 1999 yılından beri müziğin içinde. Birçok isimle çalıştı, besteleriyle ve sözleriyle birçok albümde yer aldı. Ve Türkiye’nin trash efsanesi Mekanik grubunda bol bol bağırdı. Heybesi notalarla dolu Caner Öner nihayetinde de 2018 yılında Duyamadım single’yla solo kariyerine başladı. Şu ana kadar da 15 şarkı yayınlayan Öner’in son teklisi Son Kadehler Kalktı da Garaj Müzik etiketiyle dinleyiciyle buluştu. Hüzünlü bir atmosferde günü devirenlerin boş şişeleri bir kenara yığıp ‘son kadehleri’ni içlerinde ne varsa ona kaldırdığı şarkıyı ve Caner Öner’in hikayesini konuştuk.

Mekanik’ten başlamak istiyorum sohbete. Nasıl bir dönemdi? Nasıl hatırlıyorsunuz?

Mekanik benim 3 sene önceye kadarki kişilik analizim diyebiliriz. Gençliğim, kızgınlıklarım, hayallerim, hayata bakış açımın sözlere yansımış hali; yani beni ben yapan her şeyin özeti. Uzaklaşmak çok zor oldu ama böylesi daha iyi; daha samimi. Bir kafede oturmuş bu soruyu cevaplarken gelen arkadaşın söyledikleri çok gurur vericiydi. Geçmişime çok onur verici selamlar söyledi. Bugüne kadar yanımızda olan, dinleyen herkese selamlar.

Biraz daha geriye gidelim. 1999 yılında aktif olarak müziğe başladınız. Neler geliyor gözünüzün önüne? Hem piyasada hem sizde nasıl bir değişiklik olduğunu düşünüyorsunuz?

İlk gözümün önüne gelen şey 99 yılında izlettikleri “One” klibi. Parmağımla Jason’ı gösterip “Ben bu adamın çaldığı şeyi çalmak istiyorum” dedim. Çok etkilenmiştim. Kısa bir süre sonra bestelere başladım, kendi çalımımı geliştirdim. Binlerce konsere çıktım ve o zamandan bu zamana benim için değişen çok fazla şey var. Mesela çok underground bir tarz yapmamıza rağmen müzik dinlemek isteyen kitleye çalarak ulaşabiliyorduk. Şimdi bizi dinleyip konserimize gelmesini istediğimiz insanlara sosyal medya üzerinden ve dijital platformlar üzerinden ulaşmaya çalışıyoruz ki bu sadece iyi şarkı yaparak başarabileceğimiz bir şey değil maalesef. Kuralların hangisini öğrensek yenisi geliyor; şartlardan dolayı bir yerde kesin tıkanıyorsun ve kısır döngüye dönüşüyor. Dediğim gibi, eskiden şarkı yayınladığımızda dinleyecek kitle bize ulaşırdı, şimdi “Ben de buralardayım” diye biz bağırıyoruz. Bazen o kadar yoğunlaşıyor ki bu durum şarkıyı 1 ayda noktalıyorsun ama tanıtımı 6 ay sürüyor. Umarım yakında daha da kalabalıklaşırız ve bu konu hakkında sürekli tekrara düşülerek anlatılan milyonlarca fikri dinlemek zorunda kalmadan, hatta ilk defa duyuyormuşum gibi rol yapmak zorunda kalmadan tamamen müziğime odaklanmaya devam edip bu şarkıları seven, eşlik eden dostlarla ülkenin her yerinde bağıra bağıra söylerim.

Solo kariyerinizin henüz “taze” olduğunuzu söyleyebiliriz. Neden bu kadar beklediniz? Şu anda yaptığınız şarkılar yolunuza solo olarak devam etmeyi düşündüğünüz “parkur”da mı yer alıyor?

Solo kariyerimin daha çok yeni olduğuna çoğu insanı çok ikna edemedim ve bunu sizden duymak çok güzel; öncelikle teşekkür ederim. Bu kadar beklememin sebebi aslında az önce anlattığım konular, yani 2018’den itibaren benim dertlerim, hayat görüşüm değişti veya eski bakış açılarıma yenileri eklendi. Eklenen hisler eskisi gibi bir müziğe imkan vermedi. Samimiyetle dışavurduğum sözler beni alternatif bir tarza yönlendirdi diyebiliriz. “Hala Onun Kokusu” deseydim bir Mekanik şarkısında, ben bile ikna olmazdım.

Son şarkınız “Son Kadehler Kalktı” yayımlandı. Şarkı bir “trans” ortamını anlatıyor sanki. Tayfa toplanmış, “eski aşklar anılmış”, “rahatça ağlanılmış”… Günün doğmasının istenmediği bir ortam var. Şarkıyı da “psikolojik bir dışavurum” olarak niteliyorsunuz. İlk çalışmalarınızı da hesaba katarsak bu “psikolojik dışa vurum”un sadece “Son Kadehler Kalktı”ya özgü olmadığını düşünüyorum. Böyle misiniz genelde?

Son Kadehler Kalktı ve bundan önceki yazdığım tüm sözler gerçek hikayeler. İki, üç kişiyle veya birebir ilişkilerimde yaşadığım bu mutsuz ortamları, olayları seviyorum. Yaşadıklarımı iyi ki yaşamışım. Bu psikolojik dışavurum benim en samimi halim ve bunları yaşamaktan, anlatmaktan hiç rahatsız olmadım; hatta beni çok mutlu ediyorlar. Elinden ne gelirse gelsin hayat her zaman istediğin gibi gitmiyor ve kendini en kötüye hazırladığında bir çıkış yolu bulabiliyorsun. En kötü kadeh kaldırıyorsun ve eski bir eşyada kalmış anıları arıyorsun. Zaten hayat bir anında çok kalmana izin vermeden yeni bir olayla karşına çıkıyor.

Anlattığınız biçimde en azından bir süreliğine her şeyden uzak, üç beş dost, kıyak kafalara son birkaç yıldır hepimizin ihtiyacımız var galiba. Siz ne söylemek istersiniz bu konuda?

Bu ortamı yaratmak açıkçası çok zor, ben herkesi konserlerime davet ediyorum; gelin paylaşalım bu duyguları diye. Belki biraz olsun iyi gelir diye. Herkes bir nedenden ötürü yorgun veya mutsuz. Herkes bir uzaklaşma yöntemi bulur kendine umarım. En azından bize sunulmuş, müdahale edebildiğimiz bazı konularda çözümler açık ve inanıyorum ki o zaman her şey çok güzel olacak.

Son olarak sizin tarafta bizi bekleyen yeni bir şeyler var mı?

Beni çok mutlu eden bir anlaşma yaptım Garaj Müzik’le. Çok sıcak bir aile ortamı, çok özverili insanlar var. Bu durum beni çok motive ediyor. Önümde 50’ye yakın kaydedilmiş veya kaydedilmeyi bekleyen şarkım var. Sürekli yenileri ekleniyor ve bunları dijital platformlardan her ay yayımlamaya devam ediyorum. Umarım konser takvimim de yoğunlaşır ve bu sözleri hisseden dostlarla hep beraber söyleriz. İyi niyetli olan tüm canlılara selamlar, sevgiler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi