Akıl alır gibi değil!

Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti… Vakıfların Osmanlı’dan kalan adı. Bana göre eski zamanın en kıymetlisi… Şimdi Osmanlı tarafıyla gurur duyanların devri saadetinde, kırpılıp kırpılıp sadece tarihi vakıf yapılarından sorumlu bir kimliğe dönüşüyor. 1924 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü adını alan kuruluş, 80 yıldan beri zeytin ve zeytinyağı üretimini teşvik ediyor ve bu ürünleri satıyordu.

Artık bundan vazgeçti, zeytin ve zeytinyağı çeşitlerinin piyasadan biraz daha ucuza satıldığı mağazaları kapatıldı. Son olarak çok önemli bir fabrikasının kapısına kilit vuruldu.

Bu fabrika dünyanın en kaliteli zeytinyağının elde edildiği Balıkesir’in Edremit ilçesinde… Kapatılma gerekçesi artık bir yönetim (yönetememe) klasiği; kamu kuruluşlarının başına gelenlerle aynı… Fabrika zarar ediyordu, kapattık gitti! Böylece; Edremit’te 83 yıllık Vakıflar zeytinciliği bırakmış oldu. Ancak burada altı çizilecek konu yine rant hesapları… Edremit’teki fabrikanın çok değerli 14 bin dekar arazisi var. Yörede artan yapılaşmayı bilenlere göre, bu arazi konut ve AVM inşasına açılacak.

Bu arazide 165 bin zeytin ağacı var. Ölmez ağaçları ölecek, ardından ağlayanı bile olmayacak; artık böyle bir ülke olduk. Edremit ve çevresinde Zeus zamanından(!) beri zeytin tarımı yapılıyor, dünyanın ilk zeytinyağı değirmenlerinin burada olduğu, bulunan amforalardan zeytinciliğin merkezlerinden olduğu saptanmış. Bölgede artan bir garip yapılaşma ve maden ocakları için yapılan kazılar artık stratejik ürün sayılan zeytin tarımının

sonunu getiriyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün işi gücü bırakıp yöre zeytinciliğine katkıda bulunması gerekirken, doğal altın suyuna kurşun sıkması akıl alır gibi değil…

VAKIFLARA AİT BİNLERCE DÖNÜM TARIM ALANI VAR

Önce şunu yazayım; bu konunun üzerinde duran siyasetçilerimizden biri de İYİ Parti Balıkesir Milletvekili Turhan

Çömez, fabrikanın kapatılmasından sonra arazi satışlarının veya uzun süreli kiralanmasının gündeme geleceğini belirtiyor. Peki, “böyle bir şey olursa, bundan kimler yararlanır” diye bir soru soralım? “Artık 20 yılın sonunda bunu öğrenmiş olmanız lazım” deyip geçeyim…

Sadece Edremit değil, tüm Kuzey Ege sahil şeridi ağır bir yapılaşmanın tehdidi altında, binlerce dönüm zeytinlik alan yok olup gitti.

Bölgede mülkiyeti vakıflara ait binlerce dönüm zeytinlik bulunuyor.

Bu zeytinliklerin çoğu bugün artık birer tatil beldesi olan Ayvalık, Burhaniye, Havran, Küçükkuyu, Altınoluk ve Edremit’te yer alıyor. Zaten bölge maden şirketlerinin ağır baskısı altında, adeta ‘Altına

Hücum’ yaşanıyor. Başta Kazdağları olmak üzere pek çok yerde maden arama ve ocak açma ruhsatı verildi bile…

Bölgede tarımı öne çıkaracak projeler lazım. Önümüzde yerel seçim var, ben özellikle Çanakkale ve Balıkesir’de seçim sonucunu çok merak ediyorum.

******

ZEKİ DEMİRKUBUZ BU! YAKAR…

Filmlerini severek izlediğim yönetmen Zeki Demirkubuz, “Benim kafamda toplumsal gerçekçilik diye bir şey asla olmadı. Angajmanlı insan olmak büyük bir yük.” diyor ama şunun altını çizmek lazım. Onun hem yazıp hem de yönettiği filmlerinin karakterleri hayatın ortalarında veya diplerinde gezinen kişilerdir. ‘Hayat’ filminin çıkış mekanı, Urla, Marmaris veya bizim sinemacıların moda mekanı Kapadokya Göreme falan hiç değildir.

Kimsenin aklına gelmez bile; Sinop’un Boyabat ilçesidir. Sıradan insanların ruhsal sancılarını, sıra dışına fırlayanların da isyanlarını anlatır Demirkubuz. Bu filmin finaline yakın bir ağlama sahnesi var ki, hayatın 400 darbesini yemiş bir kadının hıçkırık ve haykırışına yürek dayanmaz. Zaten ışıklar yandığında seyirci bir süre koltuklarından kalkamıyor. Zeki Demirkubuz gibiler de olmasa bu ülkede HAYAT hiç çekilmez doğrusu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi