Hasar tespit raporlarını bekliyoruz

Nasıl seçim ama… Ne kulaklarımın duyduğuna ne de gözlerimin gördüğüne inanamadım. Yıllardır yüzde 20- 25’lerde gezinen CHP, her kesiminden oy almış ve merkez sol parti oluvermiş.

Ülkenin demokrasi, hukuk ve ekonomisinin her boyutuyla dibe vurduğu anda, halk can simidini attı. Meslektaşlarımız ülkenin iç ve dış sorunları konusuna CHP’nin nasıl tavır alması gerektiğini gayet iyi anlatıyorlar. Türkiye parlamenter sisteme dönmeli, kuvvetler ayrılığı tam anlamıyla işlemeli, gelir dağılımı düzelmeli falan. AKP’nin kuruluş felsefesinden bahsediyorlar; gereksiz bir umut… Ranta, betona, yolsuzluğa bu kadar bulaştıktan sonra işleri zor…

AKP’nin kaybettiği belediyelerden çuval çuval belge kaçırması, son anda ihaleler verilmesi ibretlik birer tarih vesikası olacak.

20 yılın fotoğrafına bakarsak, Anadolu topraklarının başına gelenler daha net anlaşılır.

Tarih boyunca işgalci atlılarının üzerinden defalarca geçtiği Anadolu toprakları, son 20 yıldır öyle bir ızdırap yaşıyor ki; inanılmaz.

Anadolu delik deşik

Mesela AKP’nin eski bakanlarından Mustafa Varank’ın Çanakkale topraklarında 100 milyar dolar değer biçtiğini unutmadık. “Bu toprakların altındaki altını çıkarmak zorundayız” demişti.

Bölgenin tarımına ve tarihine biçilen değer topu topu 100 milyar dolardı. Yörede yüzlerce maden ocağına ruhsat verildi, binlerce ağaç kesildi. Efsane peynirler, domatesler ve envai çeşit ürünün yetiştiği diyarın başına gelmeyen kalmadı.

Çanakkale’nin vahşi madencilikle savaşı artık raporlara sığmıyor, halk ve şirketlerle mahkemelik oldu. Şimdi de bir eko-turizm masalı uydurdular. Bu eko-turizm nedir derseniz; ‘siteler, villalar inşa edelim, tarımla uğraşıyormuş gibi yapalım’ modeli denilebilir!

Seçimlerden önce bazı sahaların da ‘eko-turizm’ adı altında saçma sapan yatırımlara ayrılması Çanakkale Belediye Meclisinde CHP ve AKP’li üyelerin imzasıyla kabul edilmişti. Çanakkale, Antalya ve Muğla gibi yöreler hassas bölge olarak tanımlanıyor. Buralardaki yatırımların çok iyi analiz edilmesi gerekiyor.

Maden deyince altına hücumu da unutmayalım. Erzincan, Ordu ve Artvin’de örnekleri var. Dokuz emekçiye mezar olan, Fırat’ı siyanür tehlikesinin içine atan eski sömürgeciliğin cilalanmış simgesi maden sahalarının yol açtığı hasar tespitinin zamanı geldi de geçiyor.

Burada Bursa için bir parantez açalım. Osmanlıyı dilinden düşürmeyenlerin ata mirası Yeşil Bursa’yı beton kent haline dönüştürmelerini unutmayacağız. Doğu Karadeniz’de HES adı altındaki katliamları da…

Sadece bu kadar değil… Yanan ormanların yerine dikilen oteller, bereketli ovalara dağlara yapılan plansız kuralsız siteler, yok edilen tarım sahaları, meralar, köylerinden sürülen çiftçiler, marka(!) olarak pazarlanan kimliği hırpalanan tarihi kentler ve yağmalanan deniz kıyıları için hasar tespit zamanı.

Yerel seçim bazılarını delip de geçti, uzun yıllar sonra kazanan CHP oldu. Şimdi hem iktidarın hem de halkın gözü CHP’li belediyelerinde… Son yıllarda belediyecilikte fark yaratan başkanları oldu CHP’nin.

Şimdi dileğimiz sosyal belediyecilik sloganıyla yola çıkanların çevre suçlarına bulaşmaması…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Erdil Arşivi