Hüseyin Tapınç

Hüseyin Tapınç

Ayna

Yerel seçimler üzerine birçok haber, analiz ve değerlendirme yazısı okuyor, dinliyor olabilirsiniz. Arada bir farklı konulara göz atmak, toplumdaki diğer gelişmelere kulak vermek insana iyi gelebilir. Yeni nefes alanları insanı zihnen ve ruhen canlandırır. Bu yazıda ben de dikkatinizi gençlere yöneltmenizi isteyeceğim.

Kuşaklarla ilgili yapılan tanımlamaların genelleştirici yapısından, toplumları keskin bir şekilde dilimlere ayırmasından ve geçişkenliğe kapalı duruşundan rahatsız olduğumu daha önce farklı yazılarda dile getirmiştim.

Kuşkusuz, her toplum zaman içinde dönüşür ve değişir; bugünün gençleri, geçmiş dönemlerin gençlerinden farklıdır. Toplumlar ve bireyler değişkenken, ekonomik yapılar ve ilişkiler, siyasal sistemler, toplumsal kurumlar ya da teknoloji sabit mi? Kuşkusuz ki hayır.

Bu yapı ve sistemlerdeki değişimler, yeni kuşakların toplumda egemen olmasını sağlıyor. Bu kuşaklar adeta bir ideal tip oluşturuyor. Bir toplumdaki tüm gençler bir anda, örneğin Z kuşağının niteliklerine bürünmüyor; tüm gençler aynı tutum ve değer yargılarını savunmuyor, aynı biçimde tüketmiyor, aynı hayat tarzına sahip olmuyor. Farklı gençlik grupları aynı anda toplumda var oluyor.

Bu genel kabulden yola çıkarak, metropol illerde yaşayan, halihazırda eğitim gören ve/veya çalışan, 15–24 yaş aralığındaki gençlerle gerçekleştirilen bir araştırmadan bazı sonuçları sizlerle paylaşmak istiyorum (1).

Araştırmanın ana amacı, gençlerin ilk olarak kendilerine ve sonra da kendilerinden önce gelen X ve Y kuşaklarına ayna tutmalarını sağlamak.

Gençlerin kendi kuşaklarının en çok bilgi sahibi olduğunu düşündüğü konular tartışmasız bir şekilde dört ana grupta toplanıyor: dijital oyunlar ve oyun kültürü, yapay zekâ gibi yeni teknolojik gelişmeler, bilim ve teknolojiyle ilgili genel konular ve özellikle de sosyal medya içerik üreticiliği.

Bu dört alanın ötesinde, gençler toplumsal hareketler ve aktivizm, tarih, kültür, spor ve edebiyat gibi alanlarda ise kendilerini yetersiz hissediyorlar; bu alanlar, onların ilgi dünyasında önemli bir yer tutmuyor.

 

Gençler, teknoloji hakimiyetlerinin, bağımsızlık ve özgürlük anlayışlarının ve özellikle genç erkekler ilişki ağı geliştirme becerilerinin sahip oldukları en önemli nitelikler olduğuna inanıyor.

Kendilerinden önce gelen kuşaklara baktıklarında ise çalışkanlık ve sabır, istikrar ve dayanıklılık ile sosyal sorumluluk bilincini kendi zayıf yönleri olarak görüyorlar; buna karşın bu özellikler Y ve X kuşaklarının en güçlü yönleri arasında yer alıyor. Özellikle, X kuşağı çalışkanlık ve sabır konusunda daha çok öne çıkıyor.

Gençler, kendilerinden önce gelen kuşakları otoriteye daha saygılı olarak görürken, aynı zamanda bu kuşakların ekonomik belirsizlik gibi zorlu durumlara ve dönemlere başarılı bir şekilde uyum sağladığına inanıyor. Buna karşılık, gençler eski kuşakların teknolojik değişimlere uyum sağlayamadığını, kişisel gelişimde yetersiz kaldığını ve farklılıklara daha az hoşgörü gösterdiğini düşünüyor.

Z kuşağı olarak tanımladığımız gençler için teknoloji, aile değerleri ve dini inançlar kuşaklar arasında farklılıkların en çok hissedildiği konular olarak öne çıkıyor. Bu durumun bir uzantısı olarak, gençler ailelerinin ve yakın çevrelerinin kendilerini gelenek ve göreneklere uyum sağlama konusunda, para yönetiminde ve ev işlerinde yetersiz bulduklarını düşünüyor.

Gençlerin diğer kuşaklarla ilgili algıları bir yana, kendilerine odaklandıklarında sahip oldukları özellikleri şu şekilde tanımlıyorlar: kendilerine inanıyor ve potansiyellerine güveniyorlar (özellikle genç kadınlar), öğrendiklerini başkalarıyla paylaşmaya son derece açık olmanın yanı sıra, bireyselliklerine rağmen takım oyununun bir parçası olmayı da seviyorlar. Gençler, öğrenme konusunda son derece hızlı olduklarını düşünüyor. Bir diğer belirgin özellikleri ise bir konuyu kabul etmeden önce ikna edilme ihtiyaçları; sunulan önerilere kolaylıkla ikna olmuyorlar. Bu durum birçoğumuza iş hayatından tanıdık gelebilir.

Gençleri bu toplumla bağlayan en önemli özellik ise hiç tanımadıkları insanlara güvenmeme eğilimleri. Biz toplum olarak tanımadığımız insanlara güvenmeyen ve bu anlamda dünyada farklı bir yerde duran bir toplumuz. Toplumun yüzde 80’den fazlası tanımadıklarına güven duymuyor. Bu özelliğimizi genç kuşaklara ve özellikle de genç kadınlara aktarmışız.

Metropol illerde yaşayan, eğitimlerine devam eden ve/veya iş hayatına atılmış gençlerin değerlerine ve dünyalarına kısa süreliğine de olsa ayna tuttuk. Bu süreçte, onların gözünden toplumu ve eski kuşakları değerlendirdik.

Ancak, bu gençlik kitlesinin dışında kalan ve hiç de azımsanmayacak büyüklükte olan bir genç nüfus daha var.

 

Toplumda ne okula devam eden ne de iş hayatına katılmış gençler de bulunuyor; bu kitle, tüm genç nüfusun dörtte birini (genç kadınlarda da üçte birini) oluşturuyor.

Türkiye, bu özelliği ile Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer almakta. Kıyaslamak gerekirse bu alanda en başarılı kabul edilen Avrupa ülkesi Hollanda’da “ev genci” olarak tanımlayabileceğimiz gençlerin oranı sadece yüzde 2.

----

  • Gençler Ne Biliyor? (Şubat 2024), İstanbul, Ankara ve İzmir illerinde yaşayan, 15 – 24 yaşlarında, okuyan ve/veya çalışan 511 genç ile online bilgi toplama yönetimi kullanılarak 02 – 12 Şubat 2024 tarihleri arasında Sia Insight tarafından Marketing Türkiye için gerçekleştirilmiştir.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hüseyin Tapınç Arşivi