Geçenlerde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) tarafından gerçekleştirilen bir araştırma açıklandı. Söz konusu araştırmaya göre Türkiye’de bankaların kredi verme sürecinde kadın ve erkek girişimciler arasında ayrımcılık yapılıyor.
Araştırmada, Türkiye’deki kadın ve erkek girişimcilerin kredi başvurularında koşulsuz onay alma oranının aynı olduğu fakat kadın girişimcilerden kefil istenme oranının erkeklerden %26 daha fazla olduğu belirtilmiş.
Söz konusu araştırma, KOBİ kredilerinde cinsiyet ayrımcılığının olup olmadığını ortaya koymak amacıyla 334 Türk banka çalışanı ile yapılmış. Bana göre örneklem grubu yeterli değil ama yine de bir fikir veriyor diyebilirim.
Özetle, ayrımcılığın esas olarak kredi başvurusunda bulunan ve erkek egemen sektörlerde çalışan kadınları etkilediği belirtiliyor.
Diğer taraftan, genç banka çalışanlarının, 45 yaş üstü banka çalışanlarına göre kadın girişimcilerden kefil isteme oranlarının daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Bu bana ilginç geldi.
Çünkü Y neslinin bizim nesle göre kırmızı çizgileri çok kalın değil ama araştırma bize gösteriyor ki kadınlara karşı bir şüphecilik var.
ANALİZİ CİDDİYE ALMAK GEREKİR
Ayrıca kadın girişimcilerin babalarından ya da erkek kardeşlerinden kefil olmasını istediğini, bu durumun kadın işletmecilerin sosyal statülerini de etkilediğini söylüyor araştırma. Baba veya erkek kardeş “Ben olmasam…” diye başlayan cümleler kurmuyor olsa bile, ciddi bir baskı unsuru diyebilirim. Kadın işletmecilerin kefil bulamama durumunda projeden vazgeçtiklerini ve kârlı girişimlerin başlamadan bittiğini, devletin vergi gelirinden olduğunu da düşünebiliriz.
Tüm bunları önlemek için 3 öneride bulunulmuş gözüküyor:
İlk öneri, kredi verme süreçlerinde daha deneyimli ve yaş ortalaması yüksek banka personelinin dahil edilmesi. Uygun bir öneri gibi gözüküyor.
İkinci olarak, bankaların kadınlara kefilsiz kredi vermek için şube düzeyinde hedefler belirlenmesi ve bu hedefi karşılayamayan şubelerin sorumlu tutması öneriliyor. Kolay değil ama denenebilir.
Üçüncü öneri ilginç geldi:
Kredilendirmelerinin tamamen algoritmik karar verme yöntemi ile yapılması öneriliyor. Ancak, bu sefer de kredi verme süreci tamamen dijitalleşebilir ve bankacının tecrübesi ya da içgüdüleri saf dışı kalabilir.
Sonuç olarak, erkek ve kadının eşitliği üzerine kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde bankacı genç nesil tarafından ayrımcılık uygulandığı iddiası, her ne kadar küçük bir örneklem grubu ile ispat edilmeye çalışılmış ise de araştırmaya değer bir sav olarak gözümüze çarpıyor desem yanlış olmaz.
Prof. Dr. Emre Alkin; Saint Michel Fransız Lisesi’ni 1987 ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni de 1991’de bitirdikten sonra, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi’nde lisansüstü eğitimini tamamladı. 1996 yılında Doktorasını yine aynı Üniversite’de tamamlayarak ve 1997’de “doçent”; 2002 yılında ise “profesör” unvanını aldı.
1999-2003 yılları arasında İMKB Başkan Danışmanlığı, 2000 yılında TİM Genel Sekreterliği, Vergi Konseyi Üyeliği görevini yürüten Prof. Dr. Emre Alkin; Çukurova Holding, Doğan Holding, Anadolu Holding ve Altınbaş Holding’de görev yaptı. Çeşitli gazetelerde ekonomi köşe yazarlığı, TV8, SKYTÜRK, A HABER, CNNTURK, TRTHABER gibi televizyon kanallarında ekonomi yorumculuğu yapan Prof. Dr. Emre Alkin, Dünya Gazetesi’nde “Paylaşmasak Olmazdı” isimli sayfasıyla içimizdeki kahramanlara yer vermektedir.
Şu an Altınbaş Üniversitesi Rektör Yardımcısı olan Alkin, İzmir’in spor kulüplerinden Göztepe Sportif A.Ş.’de Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye Futbol Federasyonu Genel Sekreterliği de yapmıştır. Temmuz 2017’den beri de Galatasaray Sportif A.Ş. Bağımsız Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Alkin, “Uzlaşmazlık Çözümü” konusunda şirketler ve kamu arasında ulusal ve uluslararası çalışmalara katılmaktadır. Ödeme Sistemleri, Mobil Teknolojiler, Finans ve Mali Konular ile ilgili uluslararası şirketlerde görev yapmaktadır.
Prof. Dr. Emre Alkin’in; “Risk Management”,“Finansal Aracılığın Evrimi”, “Bankalarda Risk Yönetimine Giriş”, Yalın Alpay’la birlikte kaleme aldığı “Dünden Bugüne Gaziantep”, “Her Şey Ekonomi Değil” , “Paylaşmasak Olmazdı”, “Fikret Mualla’nın Sanatı” ve 2017 yılının en iyi iş kitabı seçilen “Olaylarla Türkiye Ekonomisi” isimli, biri İngilizce olmak üzere sekiz kitabı bulunmaktadır. Ayrıca insan ilişkilerinin dünden bugüne evrimi üzerine yazdığı “Seve Seve Aldattım” isimli kitabı da bu yıl çok satan kitaplar arasında yer almıştır.
Prof. Dr. Emre Alkin, iki çocuk babası olup, Türkçe, İngilizce ve Fransızca konferanslar vermektedir.