Beklenen (mi) oldu ?...

Bilemiyorum. Acaba “Politika faizini anlamlı olmaktan çıkardık” ifadesinin yatırımcılar için son derece sıkıntılı bir söylem olduğunun farkına varıldı mı ? Hatta bu söylemi güçlendirmek için “Faizleri yükseltmemizi kimse beklemesin” diye bir söylem bile geliştirildi. Ancak bu söylemin de kurların gevşemesine set çektiği görülüyor.

Hatırlıyorum, aralık ayındaki Kur Korumalı Mevduat açıklamasından sonra birçok uzman dolar/TL’nin 10 ile 13 arasında seyredeceğini söylemeye başlamıştı ancak, sonradan olan bitenler her düşüşün alım fırsatı olarak değerlendirilmesine sebep oldu.

Bu arada enerji fiyatları, emtia fiyatları ve üretim maliyetlerindeki artışlar enflasyonu yükseltirken, büyüme beklentileri de geriye doğru revize edilince kredi derecelendirmesinde bir kademe daha geriye gitmek gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Bu durum döviz kurlarındaki tansiyonun düşmesini engelledi. Eğer kurlarda bir kere daha atak gerçekleşirse enflasyon ve piyasa faizlerinin arzu edilmeyen noktalara geleceği ortada. Bu şartlar altında belki de yılın en kritik toplantısı yapıldı ve karar açıklandı.

Aslında Merkez Bankası fırsatını bulduğu her an faizleri düşürme eğiliminde idi. Fakat üst üste gelişmeler gösterdi ki, politika faizlerini tek haneye düşürme eylemi oldukça olumsuz yan etkiler yaratacak. “Politika faizini anlamlı olmaktan çıkardık” cümlesi aslında bir anlamda TCMB ve ekonomi yönetiminin kendini savunma cümlesiydi. Yani “Bundan sonra bizim için önemi kalmadı, sizin için de önemli olmasın” demeye çalışıldı. Böylelikle faiz düşürmenin imkânsızlığı sempatik bir hale getirildi. Ya da getirilmeye çalışıldı.

STRES GELECEK AYA İHRAÇ EDİLDİ…
Yine de Merkez Bankası’nın ne yapacağını kestirmek zordu. Pas geçmesi halinde, böyle bir karar piyasalar tarafından beklendiği için dalgalanma yaratmayacaktı. Ve pas geçti. Şimdilik durumu bu şekilde kurtardı.

Ancak benden söylemesi… Mart ayıyla beraber başlayacak Fed’in faiz yükseltme sürecinde “pas geçmek” hiçbir şekilde çözüm olmadığı gibi, piyasaları da oyalayamaz.

Buradan hareketle, Merkez Bankası’nın en geç mayıs ayında enflasyon ve diğer piyasa gelişmelerini bahane ederek faizleri artırabileceğini, böyle bir durumda Merkez Bankası başkanının değişebileceğini, atanacak yeni kişinin özelliklerinin döviz kurları üzerinde etkili olabileceğini söyleyebilirim.

Özetle, Merkez Bankası faizleri düşüreceği son fırsatı bu şekilde değerlendirdi. Bence doğrusunu yaptı. Tabii, “Bu şartlar altında doğrusunu yaptı” demek istiyorum. “Stresi gelecek aya ihraç etti” de denebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi