• Abone Ol
  • Künye
  • Sık Sorulan Sorular
  • Örnek Gazetelerimiz
  • Arşiv
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • İletişim
Menü
  • Abone Ol
  • Künye
  • Sık Sorulan Sorular
  • Örnek Gazetelerimiz
  • Arşiv
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • İletişim
e-Gazete
Facebook Twitter Instagram Youtube
ABONE OL
  • AnaSayfa
  • Pencere Pazar
  • Gündem
  • Spor
  • Diğer Haberler
    • Dış Haber
    • Ekonomi
    • Kültür – Sanat
    • Bilim ve Teknoloji
    • Eğitim
    • Karikatür
    • Muhalif Takvimi
    • Otomotiv
    • Özel Röportaj – Perspektif
    • Sağlık
  • Yazarlarımız
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Hesabım
  • Sepet
  • İletişim
Menü
  • AnaSayfa
  • Pencere Pazar
  • Gündem
  • Spor
  • Diğer Haberler
    • Dış Haber
    • Ekonomi
    • Kültür – Sanat
    • Bilim ve Teknoloji
    • Eğitim
    • Karikatür
    • Muhalif Takvimi
    • Otomotiv
    • Özel Röportaj – Perspektif
    • Sağlık
  • Yazarlarımız
  • Hakkımızda
  • Künye
  • Hesabım
  • Sepet
  • İletişim

Bir Tablonun Anlattıkları “Gelincikler”

Kubilay Kaptan Yazar : Kubilay Kaptan
28 Ocak 2023
Kategori : Dr. Kubilay Kaptan, Yazarlar
A A

İzlenimcilik, Rönesans döneminden beri süregelen resim sanatındaki bazı kalıplar üzerine cesaretle giderek, resim sanatının değişim ve gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Rönesans döneminden itibaren, Gombrich’in belirttiği gibi, resim yaparken görülenin bilinenden tam olarak ayırılamaması nedeniyle, ressam tuvale “alışılmış” çizgi ya da biçimlerden başlıyor, belli kalıplara bağlı kalarak eseri tamamlamak zorunda kalıyordu. Ancak, bu durum 19. Yüzyılın sanatçıları tarafından değiştirildi; Rönesans’tan beri yapılagelen sfumato tekniği ve bilimsel perspektif gibi geleneksel alışkanlıklar terk edildi.

İzlenimciliğin başlangıç dönemi olarak, 1870 yılında Monet, Renoir ve Pissarro adında üç ressamın, Seine ve Oise nehirleri kıyılarında resim yaparlarken, sudaki yansımaları resimlerine aktarma çabası içine girişmiş olmaları gösterilmektedir. Bu sanatçılar resimde ışığı yansıtmak için gölge oluşturmada zıt renkleri kullanmayı denediler ve sonuçta “ışık” ögesi gerçekliğin bir unsuru olmaktan çıkarak, izlenimin bir yansıması oldu. Bu yolla, izlenimcilik sanat akımı doğdu. İzlenimciler resimde modern konuları yeni stil ve tekniklerle resmettiler ve böylece, temsilde yeni biçimlerin geliştirilmesinde gelecek nesil sanatçılara ilham kaynağı oldular.

İzlenimci ressamlar, doğadan aldıkları ilk yansımalardan başka, geleneksel form anlayışından farklı olarak kendi gözlemlerinin değerini keşfettiler. Resim sanatındaki bu tür bir keşif, Rönesans’tan bu yana yüzyıllarca süregelen resim yapma alışkanlığının değişmesi anlamına geliyordu. Bundan dolayı, Rönesans döneminden sonra resim yapma anlayışındaki en önemli değişim rüzgârını İzlenimciler getirdi denilebilir. Bu değişimin önemli bir özelliğini Phillips, Claude Monet’in, “Gelincikler” (1873) adlı eseri üzerinden ele alarak, açıklıyor. Bu özellik; kırda yapılan bir yaz gezintisinin tüm atmosferini yansıtmasına rağmen, resimdeki figürlerin yüzlerinde ayrıntının olmamasıdır.

Gelincikler adlı resimde ayrıntıya çok yer verilmemesi, izlenimcilerin resme bakışını yansıtması bakımından kayda değer bir örnektir. Bu resimde diyagonal yönde gelinciklerin sunumunda, zemin rengiyle zıtlık oluşturacak biçimde ön plana çıkarılması dikkat çekicidir. Bu durum Newall tarafından, Monet’nin resimde koyu renkleri ton değerlerinde kullanmadan cesur fırça darbeleri ile tuvale vurulmasıyla kendini gösteren bir teknik olarak ifade edilmektedir. Sözü edilen teknik aynı zamanda, resmi giderek artan bir ölçüde eskizimsi bir hale getirdiği için, eserde ayrıntıdan daha çok resmin genelinin algılamasına hizmet etmektedir.

İzlenimciler bu yolla, resim sanatına ressamın gözünden dikkati çeken bir yaklaşım getirdiler ve bu bakış açısı aynı zamanda resim sanatını yeni bir teknikle tanıştırmış oldu. Bu yeni teknik resim sanatı açısından bir geçiş aşamasını temsil ediyordu, zira İzlenimciler için resimde asıl olan nesneler açısından bir denge ya da perspektiften daha çok “ışık” unsurunun yansıtılmasıydı. Bununla birlikte, bazı ressamların hem izlenimci renkleri kullanıp hem de geleneksel çizim teknikleriyle resim yapması sonucunda resim sanatında hem renk hem de form kaybedildi. Bundan dolayı, İzlenimciler geleneksel formun deforme edilmesi gerektiğini anladılar ancak, bu deformasyonu insan figürlerinden çok gökyüzü, nehir, yelkenli ya da ağaç doğa imgelerinde denediler ve bu yönde çalıştılar.

İzlenimciliğin önceleri manzara resminde ortaya çıkıp, daha sonra insan figürüne uygulanmasının zorunlu nedeni, sözü edilen bu durumdan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, İzlenimciler piktüral formu yani, renk formunu en üst noktalara taşımışlardır. Monet’nin “Gelincikler” adlı eserinde olduğu gibi, resimde gelinciklerin çapraz sıralarını vurgulamak için katışıksız iki kırmızı ton kullanarak, arazi betimlemesinde kısa fırça darbelerinin yer aldığı belirgin sarı, bej, pembe ve mavi lekeler olması, İzlenimcilerin ayrıntıya yer vermeyen tekniğini çok açık biçimde göstermektedir. Bu durumda resimde detay, gün ışığının anlık yansımasına odaklanan renkçi anlayışına feda edilmektedir. Dolayısıyla, ilgili resimde detay açısından figürlerin yüzü yoktur ancak, gelincikler katışıksız renk anlayışıyla daha belirgin ve ön plandadır.

PaylaşTweetGönderGönder

Önerilen Haberler

Hüseyin Tapınç

ARAŞTIRMALARIN ARAŞTIRMASI

23 Mart 2023
Serap Durusoy

Fed Tercihini Değiştirmedi

23 Mart 2023
Derya Kömürcü

Depremden Sonra Seçmen Eğilimleri

23 Mart 2023
Kerem Kırçuval

SİYASETTE İNCE OPERASYON

23 Mart 2023
Uğur Temel

TRENDYOL

22 Mart 2023
Kaya Türkmen

Merak ediyorum

22 Mart 2023
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Abone Ol
  • Künye
  • Sık Sorulan Sorular
  • Örnek Gazetelerimiz
  • Arşiv
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Abone Ol
  • Künye
  • Sık Sorulan Sorular
  • Örnek Gazetelerimiz
  • Arşiv
  • Gizlilik politikası
  • Hakkımızda
  • İletişim

Whatsap Destek: +90 531 629 32 92

© 2022 gazetepencere.com ‘da yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır.