Denizlerin ormanı koruma altında: Mercanlar için yeni proje başlatıldı
Denizlerimizde yaşayan siyah ve taş mercanlar, deniz ekosisteminin sürdürülebilirliği açısından hayati öneme sahip. Ancak bu kadim canlılar, iklim değişikliği, deniz kirliliği, hedef dışı avcılık, süs eşyası olarak kullanım ve akvaryum ticareti gibi insan kaynaklı tehditlerle karşı karşıya.
Geçtiğimiz yıllarda “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları" çalışması için bir araya gelen Türkiye İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), şimdi de “Denizlerin Ormanları: Mercanlar" projesiyle Marmara Denizi ve Kuzey Ege’deki siyah mercan ve taş mercan türlerinin korunmasını hedefliyor.
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ve ekibi Gökçeada, Saros Körfezi, İbrice, Uğurlu, Yıldız Koyu, Güneyli, Tuzburnu ve Bozcaada başta olmak üzere çok sayıda istasyonda saha çalışmaları yapacak. Bizler de İş Bankası'nın davetlisi olarak bir grup gazeteciyle birlikte denizlerin nefes alması için neler yapıldığını görmek amacıyla Gökçeada'daydık.

Taş mercanlar, mercan resiflerinin yapıtaşlarını oluştururken; siyah mercanlar ise derin denizlerde omurgasız canlılar için saklanma alanı sağlıyor. Bu canlılar, aynı zamanda denizlerin karbon döngüsüne katkıda bulunuyor ve denizlerde yaşayan canlıların %25'ine ev sahipliği yapıyor. Müsilaj, iklim değişikliği gibi faktörlerle oksijenini yitiren denizlerimizde mercanların korunması çok önem taşıyor.
Temmuz ayının en sıcak günlerinden birinde TÜDAV'ın MARU teknesiyle denize açılırken ısınmanın sadece karada değil denizlerde de olduğunu Bayram Hoca “Özellikle son 50 yılda Akdeniz’de deniz suyu sıcaklıkları ortalama 1,5°C artarken, Kuzey Ege’de bu artış 1,6°C’ye ulaştı " diyerek açıkladı. Mercanları su altı dronuyla görüntülemek için durduğumuzda ekipten öğreniyoruz ; Bazı yerlerde deniz o kadar berrak ki yüzeyden baktığımızda 20 metreye kadar çıplak gözle gözlem yapabiliyoruz. Keşke elele versek de denizleri kirletmesek bu güzelliği üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin her yerinde deneyimleyebilsek.

“Denizlerin Ormanları: Mercanlar” projesi ile ne amaçlanıyor?
- Siyah mercan ve taş mercan popülasyonlarının bulunduğu alanların uzaktan kumandalı (ROV) ve taramalı sonar desteğiyle haritalandırılmasıyla bu türlerin yayılım alanları belirlenerek bilimsel bir altyapı oluşturulacak.
- İklim değişikliğinin bu türler üzerindeki etkileri yıllar içinde karşılaştırmalı olarak izlenecek.
- Ölü mercan örnekleri üzerinden yapılacak analizlerle iklimsel değişimlerin mercanlar üzerindeki etkileri bilimsel olarak kayıt altına alınacak.
- Mercanların doğal yaşam alanlarının korunmasına yönelik çalışmalar yürütülecek.
- Taş mercanlar gibi hayalet ağlar nedeniyle tehdit altında olan siyah mercanların yoğunlukla bulunduğu bölgelerde de temizlik çalışmaları yapılacak.
- Trol avcılığının korallijen (mercan ekosistemleri) tür topluluklara verdiği zararların tespiti için bir envanter çalışması yürütülecek.
- Proje ile ayrıca yasa dışı yollarla avlanan mercanların akvaryumlara satışının önüne geçilmesi için balıkçılarla görüşülecek, balıkçılarla iş birliği yapılarak farkındalık oluşturulacak. İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa ve Balıkesir’deki okullarda öğrencilere yönelik bilgilendirici seminerler de düzenlenecek.

İzlem Erdem: “Finansmanın doğru yerde kullanılması gerekir”
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri İzlem Erdem, “Denizlerin Ormanları; Mercanlar” projesinin Gökçeada’daki tanıtımında yaptığı konuşmada, yaşadığımız çevrenin, sürdürülebilirlik alanında artık vakit kaybetmeksizin somut adımlar atılması gerektiğine ilişkin işaretleri göstermeye başladığını belirtti. Denizlerin ekolojik dengedeki rolünün her geçen gün daha da görünür olduğunu vurgulayan Erdem, “Hepimiz geleceği de düşünerek kaynakları en verimli, en doğru şekilde kullanmakla sorumluyuz. Burada alınan her sorumluluğun bizi gelecek nesiller açısından daha iyi noktaya getireceğine inanıyoruz” dedi.
Sürdürülebilirlik alanında kuruluş misyonları gereği daha fazla sorumluluk hissettiklerini söyleyen Erdem, “Finans sistemi ülkenin belkemiğidir ve finansmanın doğru yerlerde kullanılması gerekir. Ülkemizin sürdürülebilirlik hedeflerini yerine getirebilmek, ekonomiyi desteklemek, ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak her zaman en önemli önceliğimiz. Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu sorunların, üzerinde yaşadığımız gezegenin karşı karşıya olduğu risklerin farkındayız. Dolayısıyla kurum olarak var olan sorunların çözümü noktasında daha fazla inisiyatif almaya çalışıyoruz. Bunu kurumsal sosyal sorumluluğun çok ötesine taşımış durumdayız. Gelecek nesillere daha iyi, daha yaşanılır bir dünya bırakmak hepimizin ödevi olmalı. Biz de bu bilinçle, etki alanımızın geniş olduğunu da dikkate alarak iyi bir kurumsal vatandaş olmak; üzerimize düşen görevlerin gerekliliklerini yerine getirmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“Asıl farkındalık müsilajla başladı”
Tüm faaliyetlerinde doğru paydaşlarla bir araya gelmeye önem verdiklerini ifade eden İzlem Erdem, “Bakış açımızın aynı olması lazım ki aynı hedefe kilitlenebilelim. TÜDAV dünyadaki yaşamın sürdürülebilirliğinde, ekosistemin korunmasında kritik bir yere sahip olan denizler konusunda aynı yönde, aynı bakış açısıyla ve ortak hedefler doğrultusunda ilerlediğimiz bir kurum” dedi.
Erdem, denizler konusunda asıl farkındalığın 2021 yılındaki müsilajla birlikte ortaya çıktığını belirterek, TÜDAV ile önce 2022 yılındaki 3. Marmara Sempozyumu’na ev sahipliği yaparak bir araya geldiklerini, 2023’te ise Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları projesini hayata geçirdiklerini anımsattı. Bu proje ile deniz çayırlarının bulunduğu yerlerin şamandıralarla işaretlendiğini, veri toplanma süreçlerinin devam ettiğini aktaran Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Akdeniz Havzası açısından ikinci büyük ekosistem ise mercanlar. Pek çok canlı türüne ev sahipliği yapan, denizi ve havayı temizleyen mercanların korunması gerektiği düşüncesiyle yeni projemizi başlattık. Amacımız buradaki ekosistemi canlı tutmayı başarabilmek; buradan doğru verilerin akışını sağlamak ve bu verilerle başka projeleri de hayata geçirebilmek. Bu işi tek bir kurumun yapması zor. Ancak hep birlikte bu bilince sahip olursak ve bu doğrultuda adımlar atabilirsek gerçek manada sonuca etki edecek olumlu gelişmelerin kaydedilmesine vesile oluruz. Bu yüzden projedeki ilk hedeflerimizden biri, çevre illerde bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri de yürütmek.”

Bayram Öztürk: “Siyah ve taş mercanlar sadece iklim değişikliği değil insan etkileriyle de tehdit altında”
TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ise deniz çayırlarından sonra Akdeniz’in en önemli ikinci ekosistemi olarak kabul edilen, 400’ün üzerinde canlı türüne ev sahipliği yapan taş mercanların ve ayrıca siyah mercanların balıkçılıkta kullanılan ağlar nedeniyle yerinden oynatıldığını ve bunun ölümlerine yol açtığını söyledi.
Taş mercanlarda yaşanan beyazlaşma, beraberinde barındırdığı türlerin kaybına neden olacak önemli bir biyolojik çeşitlilik tehdidi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu:
“ Taş mercanların durumunu yakından izlemek, deniz ekosistemlerinin geleceği için kritik öneme sahip. Taş mercanlar ise yalnızca iklim değişikliğiyle değil, aynı zamanda insan kaynaklı tehditlerle de karşı karşıya. Koloni halinde yaşayan taş mercanlar, Akdeniz’de hedef dışı avlanan ve nesilleri tehlikede olan türler arasında bulunuyor. Bu nedenle Vakfımız balıkçı kooperatifleriyle iş birliği yaparak, türün korunmasına yönelik çalışmalar yürütüyor.”

"Yasal koruma altındalar"
Fosil niteliği taşıyan türlerin Akdeniz’de en az on bin yıllık bir geçmişe sahip olduğunu aktaran Öztürk, “Yılda sadece 2 ila 5 milimetre büyüyebilen taş mercanlar, yavaş gelişimleri nedeniyle son derece hassas. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin (IUCN) Kırmızı Listesi’nde yer alan bu tür, 2022 yılında bizim önerimizle Türkiye'de yasal koruma altına alındı. Şimdi ise İş Bankası’nın desteğiyle başlattığımız yeni projemizle mercanları koruyarak deniz ekosisteminin sürdürülebilirliğine katkı sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Mercanları yaşatalım, denizleri koruyalım!
Proje kapsamında yaklaşık 4 bin öğrenciye denizlerdeki biyolojik çeşitlilik ve mercanlar konusunda farkındalık eğitimi verilmesi amaçlanıyor. Ayrıca gemi üzerinde uygulamalı eğitimler de yapılıyor. Bu bilincin genç yaşta verilmesi çok önemli. Kıyıya dönerken ülkemizin birçok ilinde aynı anda çıkan yangınları, doğayı nasıl kaybettiğimizi düşündüm. Yitirdiğimiz ormanlardan sonra sırada denizler mi var? Umarım çok geç kalmadan herkes bu farkındalığa ulaşır ve elini taşın altına koyar.
Kaynak:Nilay Can