'Kara Rapor' 2024: Nüfusun yüzde 92'den fazlası kirli hava soluyor

'Kara Rapor' 2024: Nüfusun yüzde 92'den fazlası kirli hava soluyor
Türkiye'de nüfusun yüzde 92'sinden fazlasının kirli hava soluduğu kaydedilen rapora göre, havası en kirli ve buna bağlı ölüm oranının en yüksek olduğu il Hakkari.

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) ülkenin hava kalitesi karnesinin ortaya koyduğu ‘’Kara Rapor’’un altıncısını dün yayımladı. Ülkede nüfusun yüzde 92’sinden fazlasının Dünya Sağlık Örgütü standartlarına göre kirli hava soluduğu belirtilen raporda, 68 bin 440 kişinin ölümünün önüne geçilebileceğine dikkat çekildi.

BirGün'den Ada Sude Atak'ın haberine göre, THHP’nin 2016 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı, ülkedeki hava kalitesi ve hava kirliliğinin insan sağlığına etkilerini inceleyen raporun sonuncusu dün basın toplantısıyla duyuruldu. Raporda, hava kirliliğiyle ilgili sorunlar ortaya koyuldu ve somut çözüm önerileri sunuldu.

Rapora ilişkin ilk sözü alan THHP, Koordinatörü Deniz Gümüşel, hava kalitesi izleme ağındaki istasyon sayıları artsa hava kirliliğinin izlenmesi veriminin hâlâ çok düşük olduğunu belirtti. Gümüşel, mevcut altyapının olduğunu ancak kullanılmadığını ifade etti. Özellikle fosil yakıt tüketiminin yüksek olduğu ağır sanayi olduğu bölgelerinde hava kalitesinin düzenli takip edilmediğine dikkat çeken Gümüşel, “Hava kirliliğine yol açan partikül maddeler PM10 ve kanserojen PM2,5, üç büyük şehir İstanbul, Ankara ve İzmir’de düzenli ve yeterli ölçülmüyor” dedi.

Veriler kısıtlı

Denizel, ulaşılabilen kısıtlı resmi verilere göre İstanbulluların 2022 yılı boyunca ortalama, DSÖ’nün kılavuz değerinin iki buçuk katı PM10 kirliliğine maruz kaldığını belirtti. Ayrıca İzmir’de sınır değerlerin üzerinde kirli hava solunduğunu ifade etti.

Kara Rapor 2024’ün en çarpıcı vurgularından biri, hava kirliliğiyle meme kanseri arasındaki ilişkinin ortaya konması oldu. Dünyada meme kanseri ile hava kirliliği arasındaki ilişkiye işaret eden bilimsel araştırmaların sayısının giderek arttığına dikkat çeken raporun yazarlarından halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol şunları kaydetti:

“P10 ve PM2,5 ile birlikte hava kirliliğinin önemli bir bileşeni olan azot dioksit her 10 μg/m3’lük artış, meme kanseri riskini 1,02 kat artırıyor. Her 10 μg/m3 PM10 artışıyla meme kanserinden ölme riski 1,05 kat artıyor. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre ise PM2,5'a daha fazla maruz kalınan bölgelerde yaşayanlarda meme kanseri vakalarında yüzde 8'lik bir artış gözlemlendi.”

Raporda ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: “Egzoz dumanı solumak meme kanseri riskini artırıyor. Fransa’da yıllık meme kanseri vakalarının yüzde 3,15’i, ana kaynağı trafik olan NO2’ye atfediliyor. Bu artışın maliyeti yıllık 825 milyon euro.”

Sağlık etki değerlendirmesi çalışmasını yöneten halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan şöyle konuştu: “2022 yılında illerdeki ortalama ince partikül madde (PM2,5) düzeyleri DSÖ kılavuz değeri olan 5 μg/m3’e indirilebilseydi 68 bin 440 ölüm önlenebilirdi. 2022’de kazalar, yaralanmalar ve COVID19 nedenli ölümler harici gerçekleşen 30 yaş üstü toplam ölümlerin yüzde 14.2’si hava kirliliği kaynaklıydı.”

Çözüm önerileri

Rapora göre, hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde olarak en yüksek olduğu iller, PM2,5 düzeyinin en yüksek olduğu ilk 10 il. Bir önceki yıl birinci sırada olan Batman’ın yerini Hakkari aldı. Hakkari’de 230 kişi hayatını kaybetti.

Bununla birlikte DSÖ değerlerine göre hava kirliliğine atfedilen ölümlerin sayısal olarak en fazla olduğu il, 8 bin 357 ile İstanbul oldu. Megakenti, 4 bin 852 ölüm ile İzmir, 3 bin 657 ölüm ile Bursa takip etti. Ankara’da ise hava kirliliğine bağlı ölüm sayısı 3 bin 155.

THHP, Kara Rapor 2024’te, Türkiye’de hava kirliliğinin ve buna bağlı sağlık sorunlarının yol açtığı ölümlerin azaltması için şu önerilerde bulunuyor:

• Türkiye enerjide fosil yakıtlara bağımlılığını hızla azaltmalı.

• Ulusal hava kalitesi standartları iyileştirilmeli.

• PM2,5 için ulusal limit değer belirlenmeli ve yürürlüğe alınmalı.

• Hava kalitesi izleme çalışmaları iyileştirilmeli.

• Ağır sanayi bölgelerinde hava kalitesinin izlenmesi, değerlendirilmesi ve yönetimi sistematik hale getirilmeli.

• Hava kirliliğinin sağlık etkileri saha çalışmaları ile araştırılmalı.

• Çevresel etkisi olan tüm projeler için sağlık etki analizinin de yapılması mevzuata dahil edilerek zorunlu hale getirilmeli.

• Türkiye imzaladığı hava kalitesine yönelik uluslararası sözleşmeleri uygulamalı.

• Çevresel bilgiye ulaşabilmek için bilgi edinme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi sağlanmalı.

Kaynak:BirGün

Öne Çıkanlar