Zafer Partisi’nden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na dilekçe, Sazlıbosna'daki yeni imar planına itiraz edildi

Zafer Partisi’nden, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na dilekçe, Sazlıbosna'daki yeni imar planına itiraz edildi
Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın, Kanal İstanbul projesi güzergahındaki Sazlıbosna'da 2,5 milyon metrekarelik bir alanda yeni bir imar planını askıya çıkarmasına itiraz etti.

İtiraz dilekçesini bakanlığa ileten Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, “Kentimizin ekonomi ve ekoloji dengesini yerle bir edecek, doğal alanları betona boğacak imar planına itiraz ettik. Zafer Partisi olarak Kanal İstanbul’u değil, kalan İstanbul’u yeğliyoruz” dedi.

TOKİ tarafından hazırlanarak Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne iletilen “Arnavutköy İlçesi, Sazlıbosna Mahallesi, Batı Kısım, Yenişehir Rezerv Yapı Alanının 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planı” 10 Haziran’da onaylanarak, 17 Haziran’da 15 gün süreyle askıya çıkarıldı.

Plana, Zafer Partisi itiraz etti. Zafer Partisi Çevre, Şehir ve Kültür Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, itiraz dilekçesini, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdi.

Aslan, "Söz konusu imar planları İstanbul'umuzun ve ülkemizin geleceği için kabul edilemez riskler barındırmaktadır. İstanbul'un suyunu, son kalan tarım alanlarını, meralarını, doğal varlıklarını yok edecek imar planlarının iptali için Bakanlığa itiraz dilekçemizi verdik. Zafer Partisi olarak Kanal İstanbul’u değil, kalan İstanbul’u yeğliyoruz" dedi.

Projenin dar gelirli vatandaşların barınma ihtiyacını karşılama amacı gütmediğini, aksine lüks konut üretimi ve emlak odaklı bir rant projesi olduğunu belirten Aslan, şunları kaydetti:

"Ayrıca planlama alanı, İstanbul'un önemli içme suyu kaynaklarından Sazlıdere Barajı havzasına doğrudan yakın konumdadır. Havza mevzuatına göre mutlak ve kısa mesafeli koruma alanlarında hiçbir yapıya izin verilmemesi gerekirken, bu planda söz konusu alanlarda yapılaşmaya izin verilmiş ve yerleşime açılmıştır. Bu yapılaşma, yüzey akışını artırarak baraj suyunun kirlenmesine ve yeraltı suyu beslenmesinin azalmasına neden olacaktır. Sazlıdere Barajı'nın fiilen içme suyu kapasitesinin sıfırlanması, İstanbul'un su güvenliği açısından kabul edilemez bir krize yol açacaktır. Planlama alanı ve yakın çevresindeki tarım ve mera alanları, bu planla yoğun yapılaşma baskısı altına girecektir. Bu durum, sadece yerel tarımsal üretimi ve hayvancılığı olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda İstanbul'un gıda güvenliğine ve kırsal ekonomisine de ciddi zararlar verecektir."

“Akıl ve bilim terk edilmiştir”

İstanbul'un, şehircilik ilminin gerekleri bilinmeden, denetimsiz ve kontrolsüz yapılan yıkımlarla hırpalandığını, geçmişten bugüne yeşil alanları, su havzaları, tarım arazileri her türlü gelişme çerçevesinde tehditlere maruz kaldığını ifade eden Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Esmaül Hüsna Aslan, şöyle devam etti:

"AKP’li İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın İstanbul Çevre Düzeni Planı’ndaki skandallar yetmiyormuş gibi ortaya bir de Kanal İstanbul Projesi atıldı. Bu projeye ilişkin yapılan tüm düzenlemeler akıldan ve bilimden yararlanmadan hazırlanılmış düzenlemelerdir. Akıl ve bilim adeta terk edilmiştir. Kanal derinliği son ÇED Raporu’nda 20,75 metre olarak değiştirilmiştir. Bu proje nasıl bir projedir ki, ilan edildiği günden beri kanal ölçüsü sürekli değişiyor? Kanal’ın yalnız ölçüleri değil, şüphesiz geçeceği güzergahlarda da çok şey değişecektir. Küçükçekmece Gölü havzasında ve Kanal İstanbul güzergahında bulunan; biri Yarımburgaz Mağaraları diğeri ise Bathonea Antik Kenti olan iki kültürel miras yok olacak. Dilekçemizde de altını çizdik, buradan da soruyoruz: Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 17 Ocak 2020 tarihinde kamuoyuna duyurulan Kanal İstanbul Projesi'nin ÇED Olumlu Raporu'nda, özelliklerine değindiğim bu iki kültürel mirasın akıbetine değinilmiş midir? Kanal'ın yapım sürecinde bu miraslar nasıl korunacaktır?

Kanal İstanbul İşletme Risk Değerlendirme Raporu ‘Kazı-Tarama Yapılması ve Nakliyesi-Depolanması Maliyetleri’ bölümünde kazı miktarı 1,1 milyar metreküp alınarak hesaplar yapılmış ve toplam maliyet bu şekilde bulunmuştur. Nakliye maliyeti için ortalama 20 kilometreye 3 dolar/metreküp birim fiyat belirlenmiştir. Ancak nakliye maliyeti hesaplanırken taşınacak malzeme miktarı kazı miktarı olan 1.1 milyar metreküp baz alınarak yanlış bir hesaplama yapılmıştır. Taşınacak malzeme miktarı kazı miktarı değil, kazı sonrası kabarma faktörü dikkate alınarak hesaplanmış olan toplam malzeme miktarı olmalıdır. Kazı sonrası taşınacak malzeme miktarı 1,76 milyar metreküp ile 1,43 milyar metreküp arasında değişecektir. Bu da nakliye maliyet hesaplarında 1.98 milyar dolar ile 990 milyon dolar arasında bir maliyetin eklenmesi demektir. ÇED Raporu’nda belirtilen kanal maliyetleri ve bu denli büyük bir proje dikkate alınınca yapılan hesapların ve dolayısı ile projenin ne kadar özensiz, bilimsel ve teknik olmayan bir şekilde hazırlandığını ortaya çıkarmaktadır."

Kaynak:ANKA

Öne Çıkanlar