Bahattin Yücel

Bahattin Yücel

Cumhuriyetin 2.Yüzyılına doğru

CHP Genel Başkanı TBMM’nin 100.Yılı kutlamalarının bir gün öncesinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan köşe yazısının genişletilmiş içeriğini, 23 Nisan’da özel gündemle toplanan Genel Kurul’da milletvekilleri ile paylaştı.
Ana muhalefetten uzun süredir böyle bir ses yükselmemişti.
CHP, geçtiğimiz yıllarda eşit koşullarda geçtiği tartışılan halk oylamaları ve YSK’nın seçim günü değiştirdiği kurallarla gerçekleşen rejim değişikliğini kolaylıkla kabul etti. Uzun süren muhalefeti süresince alternatif politikalar üreterek kamuoyu ile paylaşma seçeneğini ise hiç kullanmadı.
Son tahlilde AKP’ye benzer politikalarla iktidara gelmeyi uman bir siyasal çizgi izledi. En azından bu izlenimi uyandırdı. Ancak bu tutumu beklenen iktidarı getirmedi. Üstelik “Ana muhalefet” partisini sürekli savunmada kalmaya itti.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM Genel Kurulundaki konuşması, CHP’nin geleceğini belirlemek açısından bir dönüm noktası sayılabilir mi? Bunu kuşkusuz zaman gösterecek.
Salgın sürecinde alt üst olan Dünya dengelerinin, Türkiye’ye etkilerini öngörmeyen siyasal yaklaşımların, kısa sürede çökmeleri, hiç birimiz için sürpriz sayılmamalı. Özellikle iktidar açısından.
AKP salgın öncesinde darboğaza giren ekonominin sorumluluğunu üstlenmekten kaçma çabalarını sürdürüyor. Başarısızlığını gizleme telaşıyla “koronavirüsü” alabildiğine kullanmak için hiç bir fırsatı kaçırmıyor. Ekonomik güçlüklerin salgından kaynaklandığını sürekli vurguluyor.
AKP sağlıkta Dünya ölçeğinde başarılı olduğunu kanıtlamak için etkin bir halkla ilişkiler programı yürütmeye hazırlanıyor. Örneğin; İsveç’te yaşayan bir siyasal yakınlarını özel uçakla Türkiye’ye getirmeleri, yapılanların bu iletişim planının parçası olduğu izlenimini güçlendiriyor.
Camileri cuma günleri ve Ramazan boyunca kapalı tutmak zorunda kalmalarının, kendi seçmen kitlesi üzerinde olumsuzluk yaratabileceği kaygısı, DİB üzerinden başlatılan anti-laik söylemlerin, kamuoyu algısını yönetme amacı taşıdığını yeterince açıklıyor. İslami duyarlıkları özenle kaşımaları, muhafazakâr seçmen üzerindeki etkilerini yitirmekten çekindiklerini gösteriyor.
Özellikle son iki günde Diyanet İşleri Başkanı’nın planlı olduğu anlaşılan çıkışlarına, iktidarın üst kademelerinin desteği ilginç boyutlara ulaştı.
Barolar ve sivil toplum kuruluşlarının Başkan’ın açıklamalarını eleştiren açıklamaları, devlete karşı işlenen suçlar kapsamında görülüyor. AKP’nin bu iletişim stratejisi, başarısızlıkların kendi seçmen kitlelesini de etkileme olasılığına karşı savunma içgüdüsüyle kurgulandığı izlenimini güçlendiriyor.
CHP’nin bu süreci sağlıklı değerlendirmesi çok önemli.
Cumhuriyetin yüzüncü yılında; gelecek ikinci yüzyılını tasarlamayı hedefleyen bir paradigmanın, CHP içinde tartışılmaya başlanması, Türkiye’nin siyasal yaşamına mutlaka ciddi katkılar sağlayacak bir gelişmedir.
Bu yönelim son yirmi yılda AKP tarafından bilinçli sürdürülen, siyasal tartışmaların geride kalacağı yeni bir dönemi başlatabilir.
Geçtiğimiz yüzyıl öncesinin izleri üzerinden yürütülen siyasal tartışmaları anımsayalım. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı kahramanlarının eseri olan Cumhuriyet’in karşısına, 2.Abdülhamit ile simgelenen hayali Osmanlıcılık modeli ile çıkan AKP’nin ideolojik anlayışı, -askeri söylemle- giderek mevzi kaybediyor.
Öyle olmasaydı, 21. yüzyılın sorunlarına Diyanet İşleri Başkanı’nın Orta Çağ’dan kalma anlayışı ile çözümler aramaya çalışırlar mıydı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bahattin Yücel Arşivi