Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

DEĞERLENDİRME

Bu yılın geçtiğimiz yıldan daha zor geçtiği konusunda fikir birliğinde miyiz? Değilsek, yardımcı olalım: Türkiye’de geçen yıl iklim değişikliğiyle ilgili yazılan, konuşulan ne varsa bir teoriden ibaretmiş gibi algıladık. Hava sıcaklığındaki artışları yaz mevsiminin bir yansıması olarak gördük. Hadi, toyduk diyelim… Bu sene batı ve güney bölgelerinde sıcaklığın neredeyse elli dereceye kadar yükseldiğini ve kozalaklı ağaçların birer el bombası haline geldiğini çok kayıplar vererek tecrübe ettik. Büyük yangınların ortasında kalan termik santrallerin potansiyel tehlike unsuru olduğu konusunda da düşüncelerimizi netleştirmiş olduğumuzu sanıyorum. Umuyorum. Yangınların insan eliyle gerçekleştirilmiş olanları adına rant canavarı diyeceğim bir canavarın kursağına gitti. Kuzey bölgesinde ise güneyin tam tersi bir durum yaşanıyor.

rmanların azalması, aç gözlülükle deşilen maden ocakları, dere yataklarına dikilen apartmanlar derken iklim değişikliğinin de dayattığı aşırı yağış karşısında yine büyük kayıplarla karşı karşıyayız. İki bin yirmi iki, yirmi üç, yirmi dört ve devamı, daha da artarak yeni felaketlere varacak doğa olayları barındırabilir. Türkiye’de yönetimde olan iktidarların doğa ile tepişmesi, iddialaşması, hor görmesi, şamar oğlanı gibi davranması, umursamaması dönemi bitmelidir. Yoksa ne torun sevecek kadar yaşarız ne de sevecek torun kalır.
Hal böyleyse, yavaş yavaş genel seçim havasına giriyor olan muhalefet partilerini değerlendirirken önceleyeceğimiz noktalar olmalı, öyle değil mi? Yoksa yukarıda sıkıştırıp hap haline getirdiğimiz unsurlar her yıl insanla birlikte nice can kaybına, verimli toprak kaybına, su kaybına doğru hızla gidiyor. Demokrasimizin ilerleyemediği, tam tersine gerilediği de gün gibi açıkken bir ortak akılda buluşma zamanıdır.

Ortak akılda buluşma zeminini geçtiğimiz yıllardan beri kızdığımız ama yakın zamanda daha iyi anlayacağımız bir sakinlikle, ince ince işleyen, geri planda siyasal partiler arasında düşünsel ve fiziksel anlamda oradan oraya koşturan, kendi bünyesindeki ve rakip partilerdeki mermer kafalıları fil sabrı ve deve iradesiyle, ilgilerini kaybettirmeden ilerleten bir geçiş dönemi liderimiz var. Şöyle düşünelim: Bu iktidarın temel sorunlara çözüm getirmek şöyle dursun, sırf kendi varlığını devam ettirmek için ucu yeni felaketlere dönüşecek hareketler doğrultusunda gittiğini biliyoruz. Son on yılda paranın kötü kullanımı sonucu iki bin on sekiz yılından itibaren girdiğimiz ekonomik çıkmaz, virüs pandemisinin bilimsellikten uzak yönetimi, genç/erkek Afganların otobüslerle Anadolu’ya, oradan da batı illerine geçişi (neden sadece onlar geliyor, sorusunun cevabı yok) bu iktidar yüzünden oldu. Uyuşturucu, arazi ve makam rantı uğruna yozlaşmanın derinleşmesini de sağladılar. Bir de üstüne, Meclis’in yeni dönemine yeni bir hazırlıkla girecekler; sosyal medyayı beğenmedikleri için, kontrol altına almak istedikleri için birtakım kısıtlama hesabı yapmaktalar.

Her ne kadar araştırma raporları ve anketler, halihazırda belediye başkanı olan ve muhalefet partilerine mensup yıldızlı isimlerin genel seçimde cumhurbaşkanı adayı çıkmaları yönünde yükselen grafikler gösterse de biraz ciddi olmak lazım: O isimlerin yerel yönetimde kalarak yapacakları daha çok iş var. Bunca engellemede ortaya koydukları kamu yararına hareketler muhalefetin kazandığı bir seçimden sonra nasıl olur! (Üç ünlem, gülen yüz, pembe kalp).
Kemal Kılıçdaroğlu dışında olası cumhurbaşkanı adayı bir diğer politik yönelimdeki kalabalıklar tarafından desteklenir mi? Sanmıyorum. Kılıçdaroğlu’nun, “Ben cumhurbaşkanı adayı olayım” hedefinden daha büyük bir hedefi olduğunu görmek durumundayız. Türkiye’yi yeniden parlamenter sisteme döndürme sürecinin cumhurbaşkanı adayı odur. Çünkü bizim de hedefimiz parlamenter sistemdir. Bunu garanti edecek, sözüne tüm taraflarca güvenilecek kişi kendisidir. Üstelik, iktidar partisi tarafından adı hırpalanacak, yoğurulacak, ekşitilecek diye endişelenmeyeceğimiz bir isimdir. Adamın başına gelmeyen kaldı mı, bir düşünelim. Suikast girişimi: Var. Linç organizasyonu: O biçim. Arada yenen yumruk: Net, fotoğrafı bile var. En ağır şartlarda bile verdiği sözden dönmeyerek, diğer muhalefet parti liderlerini (hapse atılanlar dahil) bir arada tutabilecek, hepsinden oluşmuş bir kabineyi bu geçiş döneminde yönetebilecek, yönetimi tüm taraflar için kolaylaştıracak, sakin ve serin kanlı kalabilecek isim, Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Bir düşünelim…
İyi düşünelim…
Herkes birlik olursa açık ara demokrasiyi ilerletiriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi