Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

Denizde ya da karada fark etmez; aynı gemideyiz!

DENİZDE YA DA KARADA FARK ETMEZ; AYNI GEMİDEYİZ! 

Karakomik Filmler serisindeki Ayzek karakterini çok sevmiştim. Kendisini feribotta deniz üstünde bırakmıştım ama kara üstünde olmasını istediğim temiz insanlardandı, keşke bizim buralara da uğrasa demiştim. Çünkü Ayzek hasret kaldığımız bir insan örneği; temiz, saf, duygulu, dürüst, vicdanlı, yetinmeyi bilen, sevgi dolu, karakomik, kendi halinde kendisiyle derdi olan, kendisini bulmaya çalışan bir karakter.

Cem Yılmaz’ın yeni filmi ‘Do Not Disturb’ Netflix’te bugün gösterime girdi.

Ayzek gemiden karaya çıktı ve bir otelde kendisine iş buldu. Cem Yılmaz’ın yeni filmi ‘Do Not Disturb’ Netflix’te bugün gösterime girdi. Ayzek’in duygusal dünyasının ön planda olduğu ve oteldeki müşteriler aracılığıyla insan hallerinin anlatıldığı filmi ben çok sevdim. Birbirinden farklı tipteki otel müşterileri kendi iç dünyalarını Ayzek ile paylaşıyorlar, herkesin sorunları karada su üstüne çıkıyor ve ilişkiler değişmeye başlıyor. Karakterlerimiz kültürel bir mücadelenin içinde kalıyorlar aslında. Herkes kendi halinde, bencilliğinde ama Ayzek öyle değil, o onlara eşlik etmenin içinde, hizmet sektöründe ve görevinin başında yine. Herkesin bir hesabı kitabı var,  Ayzek’in motivasyonu ön dişlerini yaptırmak ve huzuru yakalamak. Kendini anlama derdinde ‘nefes al ve ver’ hikâyesinin içinde mutlu olmaya çalışıyor, olamadığında da mutluluk hapı imdadına yetişiyor. Metin (Çetin☺) yani Ayzek hep başkalarını mutlu etmekten sıkılmış artık kendisini mutlu etmek istiyor; üstelik kendisiyle barışık olan tek kişi otelde o diyebilirim. Bütün karakterlerin aslında hepimizin istediği şu hayatta ‘sevmek, sevilmek ve anlaşılmak’ bizim yaşamamızı sağlıyor ve bizi ayakta tutuyor. Karakterlerin hepsi kusurlu gerçek hayattaki bizler gibi. Bizi eşitlediğini sandığımız pandeminin maskesi yüzümüze yapışmış gibi sanki ve etkisi de devam ediyor. Biz diyerek başladığımız her ilişkiye ben diyerek devam etmenin yalnızlığı da baş gösteriyor. ‘Ben’ ile ‘biz’ demenin de anlam farkı filmin içinde dolaşıyor. Sezgilerimizle bilgiler birbirine karışıyor, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak ve sosyal medyanın özlü sözleri filmi süslüyor: “14 bin takipçin var ve ölmek istiyorsun” “Cam gibi telefonu olan insan neden ölmek ister” “Kaldır beni kendi seviyene ben de senin seviyende olayım” cümleleri bu noktada çok şey anlatıyor. 

Cem Yılmaz’ın bu halini, bu tarzdaki hikâyelerini daha çok seviyorum!

Cem Yılmaz bu filmiyle özlediğim hikâyesine geri dönmüş. Güldürmek için film yapmamış, düşündürerek trajikomik bir hikâyenin içine bırakmış bizi. Bu noktada Cem Yılmaz toplum tarafından algılanan ‘hadi bizi güldürsene’ kimliğinden çıkmış. Ben Cem Yılmaz’ın bu halini, bu tarzdaki hikâyelerini daha çok seviyorum. Gemisi giden ama aşkı kalan, mekânları değişse de kendi gibi olmaya devam eden ve bunu yaşayan bu karakteri çok gerçek, samimi, bizden buluyorum. 

‘Do Not Disturb’ filminde Cem Yılmaz’ın oyuncu kadrosu da çok iyi ve harika oynamışlar.  Ahsen Eroğlu, Celal Kadri Kınoğlu, Özge Özberk, Bülent Şakrak, Nilperi Şahinkaya, Seda Akman, Mustafa Kırantepe, Selen Şenay ve Diren Polatoğulları filmde rol alıyorlar. Mekan ve sanat yönetimi de o kadar iyi ki o otelde biz de kendimizi müşteri olarak hissediyor ve filmin atmosferinin içinde buluyoruz kendimizi. Otelden çıkıp o eczaneye uğramak ‘hadi bir şarkı çal Saniye’ Sezen’den demek istiyorum. Peri’yi internette arıyorum istem dışı… Bütün karakterle zaman geçirmek isteğindeyim. Film bitiyor ve alkışlıyorum. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi