'Özel sektör öğretmenleri 11 yıldır yasal güvenceden, taban maaştan mahrum'
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, TBMM’de özel sektör öğretmenlerinin yaşadıkları sorunlara ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Özçağdaş, “Türkiye’de 1965 yılında, Özel Öğretim Kurumları Kanunu çıkarıldı. Bu kanunun 33’üncü maddesi "özel okullarda, müdür, diğer yönetici ve öğretmenlere, dengi resmi dengi resmi okullarda uygulanan asgari başlangıç maaş veya ders saati ücretinden az ücret verilemez" diyor. Sene 1965. 1965'ten 2014'e kadar 50 yıl boyunca bu kanun yürürlükte kaldı” dedi.
Özel sektör öğretmenleri nöbet tutmaya başladı
Özel okul öğretmenleri çok dertli: 'Büyük Öğretmen Yürüyüşü' Kadıköy'den başladı
“Öğretmenler, Yusuf Tekin tarafından çalınmış olan haklarını talep ettiler”
Özçağdaş ayrıca, şunları söyledi:
“Arada çok tarihi bir nokta var. 1970 yılında, Yusuf Tekin doğdu. Yusuf Tekin, 2014 yılında bir gece yarısı operasyonuyla bu maddeyi bir torba kanununa ekleyerek iptal etti. O gün bugündür sayıları 200 bini bulan özel sektör öğretmenlerimiz yasal güvenceden mahrum kaldılar, taban maaştan mahrum kaldılar, ekonomik darboğaza girdiler. Özel sektör öğretmenlerimiz geçen yıl Ankara'ya geldiler, 52 gün boyunca Meclis'in önünde nöbet tuttular ve taleplerini dile getirdiler. Aynı tarihte Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi görüşülmekteydi. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Genel Başkanı Eren Edebali de buraya katıldı. Komisyonda uzun uzun anlattı ve neredeyse milletvekilleri gerçekten tam anlamıyla ağlayacak derecede sorunlara vakıf oldular. İktidarıyla muhalefetiyle tamamı, ‘Bu sorunu çözmemiz gerekir" dedi, dönemin Komisyon Başkanı Sayın Mahmut Özer ‘Ben bu konuyla ilgili çalışacağım, bakanlıkla ilgili görüşeceğim’ dedi. Fakat ‘İnadım inat, çaldığım düdük’ diyen Yusuf Tekin bütün yaz aylarını boş geçirerek, en sonunda da sonbaharda Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi'nin geldiği gibi Meclis Genel Kurulu’ndan geçirtti.
Öğretmenler bir yıl boyunca beklediler. Derslerine girdiler, öğrencilerine ışık olmaya çalıştılar ve tekrar yaz tatili geldiğinde eğitim öğretim aksamasın diyerek bekleyerek bir yıl sonra yeniden bir büyük yürüyüş yaptılar. Ve talepleri çok net. Bundan 60 yıl önce 1965'te elde etmiş oldukları ve 2014'te bir gece operasyonuyla Yusuf Tekin tarafından çalınmış olan haklarını talep ettiler. ‘Taban maaşı istiyoruz. Özlük haklarımızı istiyoruz. Belirli süreli iş sözleşmesi istemiyoruz. 9 ay, 10 ay maaş alıp 2 ay aç kalmak istemiyoruz’ dediler. ‘Bizim bir sendikamız var. Eğitim ve güzel sanatlar iş kolu olsun. Alakasız yerlerde sendikamız olmasın’ dediler. Bu talep bugün hala iktidar partisi milletvekillerinin, neredeyse tamamı tarafından da doğru bir talep olarak görülmektedir.
“İstanbul'dan Ankara'ya yürümeye çalışan bu öğretmenlere zulüm edildi”
Peki ne oldu? İstanbul'dan Ankara'ya yürümeye çalışan bu öğretmenlere zulüm edildi. Önce yürütmemeye çalıştılar. Sonra yürüdükleri yerde durdurmaya çalıştılar. Basın açıklamalarını engellemeye çalıştılar. En son Ankara'ya geldiklerinde şiddet ve gözaltı uyguladılar. Hiçbir sorunu çözmeyen, aksine 1965'ten bu yana var olan bir hakkı gasp eden iktidar, her zaman anladığı gibi sadece ve sadece şiddet kullanarak sorunu bastırmaya çalıştı. Bu öğretmenlerimiz, bir talepte bulundular. Şu anda yüce Meclis’teyiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi, dediler ki bu Meclis'te bir komisyon var.
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu... ‘Biz geçen yıl bu komisyondaydık. Bu komisyona sorunlarımızı anlattık. Sayın milletvekillerimiz, iktidar, muhalefet lütfen bizim bu sorunumuzu görüşün’ dediler. Biz de muhalefet partilerine mensup 10 milletvekili, Anayasa'ya ve İçtüzüğe uygun şekilde bir komisyon talebinde bulunduk. Ve komisyon talebimiz 26’ıncı maddesi, burada var. Diyor ki: ‘Komisyonlar üyelerinin üçte birinin yazılı teklifiyle başkalarınca toplantıya çağrılır’ diyor. Biz de bu dilekçeyi verdik. Madde çok açık, 26’ıncı madde, diyor ki: ‘Üyelerinin üçte biri tarafından komisyona teklif edilecek gündem üzerine de komisyonlar başkanlarınca toplantıya çağrılır.’ Bakın, ‘yasa teklifi’ demiyor. ‘Gündem üzerine de çağrılabilir’ demiyor. Başkanlarınca toplantıya çağrılır. Bu arada bu usül böyle olmaya devam etti. Nitekim yine AKP zulmünün devam ettiği 27’inci dönemde de bu komisyon Milli Eğitim Bakanlığı'nı 4 defa, YÖK ile 2 defa, Gençlik Spor Bakanlığı, Maarif Vakfı, Kültür Turizm Bakanlığı ile birer defa olmak üzere 9 defa bilgilendirme toplantısı yaptı. Yani yine aynı AKP, aynı iktidar, aynı Meclis, aynı İçtüzük, 9 kere toplandı.
“Bu ülkenin ihtiyacı olduğu tek şey mevcut Anayasası’na uygun hareket edecek bir siyasal iktidardır”
Maalesef dün Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Eskişehir Milletvekilimiz, Komisyon Başkanımız bize şöyle bir cevap gönderdi. Malumlarınız olduğu üzere malumlarımız öyle değil. İçtüzüğün 35’inci maddesinin 2’inci fıkrasında, ‘Komisyonlar kanun teklifi teklif edemezler. Kendilerine havale edilenler dışında kalan işlerle uğraşamazlar’ hükmü yer almaktadır. İçtüzüğün mezkur hükmü uyarınca ilginiz yazınızda yer alan talebiniz yerine getirilememektedir. 35’inci madde, sadece gönderilen kanunların görüşülebileceğini, Meclis’teki başka kanunların görüşülemeyeceğini, hatta Cumhurbaşkanı’ndan geri dönen kanun maddeleri varsa diğer maddelerin de görüşülemeyeceğini anlatan yani yasa tekliflerinin görüşülmesi ile ilgili madde.
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin, onun saray iktidarının, Genel Başkanı’nın, Türkiye'ye yaptığı en büyük kötülük, Anayasa’yı ve İçtüzüğü, ayaklar altına almış olmasıdır. Bundan herhangi bir utanç duymuyor olmasıdır. Aynı Recep Tayyip Erdoğan, şimdi ekranlara çıkmakta, son günlerde Twitter'dan şakımakta ve ülkenin bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğunu söylemektedir. Bu ülkenin ihtiyacı olduğu tek şey mevcut anayasasına, yasalarına ve İçtüzüğe uygun hareket edecek bir siyasal iktidardır ve o iktidar da siz değilsiniz. Böyle olmadığınızda, defalarca olduğu gibi bir kez daha ispat ettiniz. 65 yılında 60 yıl önce öğretmenlere verilen bir hakkı, bir gece yarısı gasp ettiniz. Öğretmenler, kibarca, nezaketle haklarını geri istediler. Milletvekilleri, ‘Haklısınız’ dediler. Ama her şeyi bilen bakanınız, her şeye üstten davranan bakanınız, nobran bakanınız yine o Öğretmenlik Mesleği Kanun Teklifi’nde bu hakları tanımadı. Emir komuta zinciri ile devam eden grup çalışmalarınız Meclis İçtüzüğü'ne aykırı bir şekilde komisyonun bile toplanmasına izin vermedi.
“Eğer siz Meclis'te bu ülkedeki sorunları konuşmayacaksınız ne işe yararsınız?”
Ben buradan soruyorum, AKP Meclis grubuna soruyorum: Eğer siz Meclis'te bu ülkedeki sorunları konuşmayacaksınız ne işe yararsınız? Milletvekili maaşlarını neden alıyorsunuz? O komisyonları neden seçiyorsunuz? Bu iş çözükleri, yasaları, anayasaları neden yazıyorsunuz? Tam anlamıyla yok hükmünde bir iktidarsınız. Hiçbir sorunu çözmediğiniz gibi onlarca yıldır sorunsuz giden işleri de bozarak sadece yoksulluk üretiyorsunuz, sadece haksızlık üretiyorsunuz, sadece hukuksuzluk üretiyorsunuz. Özel sektör öğretmenlerimiz sahipsiz değil. 200 bin özel sektör öğretmenimiz her zaman, her dakika bizim desteğimizi yanlarında bulmaya devam edecekler. Komisyonu toplamayabilirsiniz. Ama kaçışınız yok. Çünkü özel sektör öğretmenlerimiz haklı taleplerini aramaya devam edecekler. Biz de onlara destek vermeye devam edeceğiz.”
Kaynak:ANKA