Ekonomi politikasındaki karmaşa

Uzun süredir enflasyon, faiz ve kur sarmalı içerisinde olan ekonomimizde beklentilerin de kötüleşmesi sorunların çözümünü daha da güçleştiriyor. Mevcut sorunlar içerisinde enflasyon önem taşıyor. Çünkü pek çok sorunun öncüsü olan ve fren tutmayan enflasyon ülke ekonomisini kırılgan hale getiriyor, paranın alım gücünü düşürerek refah düzeyini azaltıp risk primini yükseltiyor ve bu yükselmeye bağlı olarak yatırım için gerekli olan iklimin oluşmasını engelliyor.

Her ne kadar PPK metinlerinde, fiyat istikrarının temel amacı doğrultusunda bankanın elindeki tüm araçları kararlı bir şekilde kullanmayı sürdüreceği, yüksek enflasyonun öncelikli bir sorun olduğu ve enflasyonda kalıcı bir düşüşe işaret eden göstergeler oluşuna kadar politika faizinin yüzde 5 enflasyon hedefinin üzerinde olacağı ifade edilse de eylül ayında yapılan majör politika faizi indirimi ile enflasyon ikinci plana itildi.

Kur şoku ile cari fazla yaratmanın uzun vadede enflasyonu önleyeceği yönündeki model olduğu iddia edilen denemenin, kurlarda önlenemez yükselişe yol açması nedeniyle dövize yönelik atağın önüne geçmek için dövize endeksli mevduat enstrümanları olan döviz tevdiat hesaplarından TL’ye geçiş ve kur korumalı mevduat hesapları devreye sokuldu. Bu enstrümanlarla amacın, dövize yönelimi engellemek ve dövize olan talebi tersine çevirmek olduğu belirtildi. Ayrıca TL’yi özendiren paket içerisinde ince ayarlamalara da gidildi. Nitekim en son tüzel kişilerin döviz ve altın hesaplarını kur korumalı mevduat hesaplarına dönüştürdüklerinde kurumlar vergisinden istisna olmaları kararı alındı.

Tüm bunlar yaşanırken MB bu yılın ilk toplantısında politika faizini yüzde 14’te sabit tuttu ve üstelik faiz artarsa enflasyon düşer anlamı yüklenen sıkı para politikası ifadesi de metinden çıkarılarak dezenflasyon sürecine girildiği vurgulandı. Ancak bunun nasıl gerçekleştirileceği açıklanmadı.

Dezenflasyon süreci enflasyonun artış hızının ivme kaybetmesi yani geri çekilmesi anlamına gelir. Bunun gerçekleşebilmesi döviz kurunda istikrar, talebin yavaşlatılması ve beklentilerin yönetimine bağlı.

Fakat uygulanmakta olan para ve maliye politikaları ile zor görünüyor.

Yeni enstrümanlarla her ne kadar kurlardaki dalgalanma kontrol altına alınmış gibi görünse de FED’in faiz kararının kurda yukarı yönlü bir etkisinin olacağı muhakkak. Ayrıca faizi düşürerek yatırımları artırma amacı, kredi faizlerinin yüksekliği nedeniyle kredi tarafı ile ilgili başka ilave düzenlemeleri de gerektiriyor. Benzeri olarak vergi muafiyetleri ve kamu borçlarının normal seviyeye çekilememesi mali açığın sürdürülür olmasına yol açıyor. Bu nedenle maliye politikasında izlenecek yol önemli. Maliye politikasında kamu bankalarının borçlarını üstlenmekten öte, sanayinin büyük bir kısmını oluşturan KOBİ’leri güçlendirecek araçların kullanılmasına dikkat edilmeli.

Bu bağlamda hafta sonu Hazine ve Maliye Bakanı’nın ekonomistler ve akademisyenlerle yaptığı toplantı ekonomi politikasındaki iletişim açısından oldukça önem taşıyordu. Sayın Nebati toplantıda cari açık sorununu kalıcı olarak çözmeyi, orta gelir tuzağını aşmayı ve uluslararası konjonktürü iyi değerlendirerek üst sıraya çıkmayı hedeflediklerini vurgulamış. Kuşkusuz en önemli açıklaması da MB’yi ve politika faizini önemsizleştirdikleri, MB bağımsızlığı diye bir şeyin olmadığı ve faizin artmayacağı yönündeki sözleri oldu.

Uzun süredir zaten MB operasyonel bağımsızlığında aşınma yaşıyordu ve MB faiz kararlarında verilen siyasi mesajlar etkili oluyordu. Aslında MB’nin itibar kaybı 2018 yılında başkanlık sistemine geçilmesi ile oldu. Başkanın görev süresinin dört yıl ile sınırlandırılması ve görevden alınması yetkisinin partili cumhurbaşkanına geçmesi ile banka politize olmuştu. Ancak hafta sonu yapılan toplantıda MB Başkanı’nın yer almaması, bankanın görev tanımlaması içerisinde olan politikalardaki değişikliğe yönelik açıklamaların Hazine ve Maliye Bakanı tarafından yapılmış olması, para politikası ve yürütücüsünün önemsizleştirildiğini ortaya koydu. Yani politize olan MB şimdi de pasifize edildi. Bu nedenle MB’nin bugün açıklayacağı yılın ilk enflasyon raporunun çok da bir önemi kalmamış oldu.

Sayın Nebati’nin toplantıda dile getirdiği enflasyonu 2023 yılında tek haneye indireceğiz yönündeki sözlerinin gerçekleşebilmesi için para ve maliye politikasındaki eşgüdümün sağlanması çok önemli. Bu bağlamda toplantıdan sonra kamuoyunda oluşan ekonomi yönetimindeki dinamiklerin başka bir yöne doğru evrildiği çıkarımına bağlı olarak MB’ye biçilen rolün ne olduğunun da açıklanması gerekliliği doğdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serap Durusoy Arşivi