Enflasyonun geçici olmadığı sanırım iyice anlaşıldı...

Hazır giyimden demir çeliğe kadar her yerde tedarik sıkıntısı çekilirken bir de üzerine döviz kurlarındaki yükseliş eklenince, sanayinin kanaat önderleri seslerini yükseltmeye başladılar.

Diğer taraftan ihracat doludizgin giderken, dış ticaret hadlerinin Türkiye'nin aleyhine seyrettiğine dair TÜİK açıklaması dikkat çekti. Yani ihracat/ithalat dengesinde fiyatlar aleyhimizde gelişiyor.

Özetle bir taraftan üretmek için gereken girdilerin tedariki ve fiyatları sıkıntı verirken, ihraç ürünlerinin değeri ithal ürünlerin gerisinde kalıyor. Açıklamaya göre dış ticaret hadleri tarihi düşük seviyeye gerilemiş durumda.

Tüm bunlar "rekabetçi kur" hipotezinin tam olarak arzu edilen sonucu yaratmadığını, ihraç ürünlerinin değerini düşürürken üretim maliyetlerini artırdığını bize gösteriyor. Enerjiden ara malına kadar yurt dışında yükselen fiyatların üzerine bir de döviz kurları sebebiyle gelen baskı ve elbette vergiler, dış talebin güçlü olduğu, ihracatın doludizgin arttığı bu dönemde kârlılığın bir kenara bırakılması mecburiyetini yaratıyor.

Her zaman söylediğim gibi, pandemide artan talebin ve harcama davranışlarının ne kadarının pandemiden sonra devam edeceğine dair kesin bir öngörümüz yok. Kapasite sınırında çalışan ve eleman bulamayan firmaların talebe yetişmekte zorluk çekmelerine rağmen, yatırım yapmaktan imtina ettikleri de gözüküyor. Bu süreçte verimliliği sağlamak için yepyeni metotlar bulan sanayicilerin deneyimlerini mutlaka bir kitapta toplamak lazım diye düşünüyorum.

FED AĞIZ DEĞİŞTİRECEK Mİ ?
Diğer taraftan yurt dışına yansıtılamayan fiyat artışlarının, yurt içine yansıtılacağı gözüküyor. Hazır giyim sektörü gelecek yılın mayıs ayına kadar ürünlerin % 70 zamlanacağını açıkladı. Diğer sektörlerden de benzer açıklamalar geliyor. Bu durumda TÜFE ve çekirdek enflasyonda gerileme olması için öncelikle kurların sakinleşmesi lazım. Ancak kurlar sürekli yükselmeye devam ediyor.

Artırılacak vergilerden feragat ederek çözüm bulacağımızı düşünmüyorum. Mevcut vergileri radikal şekilde düşürmek en doğru davranış olacak. Diğer taraftan para politikasının risk yaratan eylem ve söylemlerinden de uzak durmak gerekiyor ki kurlar yükselerek sıkıntıları artırmasın.

Son olarak: ABD’de % 6 üzerinde seyreden enflasyon, meselenin ciddi olduğunu hepimize ama en başta FED üyelerine gösterdi. Böylece faiz ile ilgili beklentiler değişmeye başladı. Bir süredir devam eden borsa rallisi de sona erdi. Ancak en büyük etki elbette FED’in kendi ağzından bu durumu kabul edip faiz politikasını gözden geçireceğini ifade ettikten sonra olacak diyebilirim. Bekleyip göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi