Mutlu Hesapçı

Mutlu Hesapçı

“Eski dünyayı yok et, yeni dünya inşa et”

İnsanların birbirlerinden umutlarını keseli uzun zaman oldu sanki. Oysaki biz birbirimiz için yaratılmıştık ve eşsizdik. Üst akıl, bilinç, duygular bizde vardı, hiçbir şey rastlantısal değildi. Zamanla bu kibir insanı hem güçlendirdi hem de bitirdi. Ama bu güç belki de bizim dışımızda yaşayan her varlığı süs olarak görmemize yol açtı. İnsanoğlu kendini tehdit eden her şeyi kölesi yaptı, buna zamanla insan da dâhil oldu. Hüküm kurduğumuz her şey bize itaat etmeliydi, sistem tehdit gördüğümüz her şeyi ezmek üzerine işliyordu. Üstelik din ve bilim arasında aklımız gidip geliyordu. Mürit olmak, ‘efendimiz’ diye birine inanmanın kolaycılığı işimize geliyordu, bilimin ışığında ilerlemek ise yaşamını zorlaştırıyordu. Bilim ve inanç aynı anda ilerledikçe, insan denen yaratılmış saçmaladı ve dengesini kaybetti. En kötüsü de inancını yitirdi. Bilinci bu dünyadayken öteki dünyanın peşine düştü ardından “Hem bu dünya hem öteki dünya hem de başka alemlerde var olabilir miyim” derken olanlar oldu! İnsanın dışında ne olduğu belli olmayan güçlü bir varlık dünyayı tehdit etmeye başladı! Adına şimdilik uzaylılar diyelim gelmeye karar verdi. Böylece ‘3 Cisim Problemi’ ortaya çıktı. Ama hikaye henüz yeni başlıyordu.

‘3 Cisim Problemi’ Netflix’te yayında!

‘3 Cisim Problemi’ Netflix’in yeni dizisi ve yukarıda aktardıklarım sadece ilk aklıma gelenler. Öyle bir dizi ki beynim yandı ne yerdeyim ne gökteyim öyle bir etkideyim! Aslında dizinin hikayesi üçlemenin ilk kitabı olan bir roman.  David Benioff, D. B. Weiss ve Alexander Woo tarafından yaratılan ve Liu Cixin'in Hugo Ödüllü romanı ‘3 Cisim Problemi'ne dayanan bir Amerikan bilim kurgu dizisi. Roman yayınlandığı dönemde çok ses getirmiş öyle ki o dönem eski ABD Başkanı Barack Obama bile kitabı önermiş, ben kaçırmışım ve maalesef henüz kitabı da okuyamadım. Oyuncu arkadaşım Nursel Köse üçleme olan romanları Almanca çevirisinden yıllar önce okuduğunu ve çok etkilendiğini söyledi ayrıca dizinin daha anlaşılır olduğunu da belirtti. Hatta Nursel’in kitabı okuduğu dönemde meta gözlükler bile yokmuş öyle düşünün.

Dizide maske şeklinde meta gözlük var ve öyle herkeste olan bir sistem değil, gözlüğe herkes sahip de değil. Zaten ne oluyorsa da o maske denen taktığın aparat ile değişiyor. Kaskı takıyorsun ve işte o noktada yeryüzünden ayrılıp bambaşka bir dünyaya geçiş yapıyorsun. Meta gözlükler şu anda dünyada kullanılmaya başlandı bile henüz biz tecrübe etmedik. Dizide o kaskı takanlarda bilinç yaşadığınız dünyada sona eriyor ve başka bir dünyada var olduğunuzu görüyorsunuz, gerçeklikle bire bir aynı ama başka dünyaya bir geçiş yapıyorsunuz ama yaşadığınız dünyaya geri dönme şansınız da var, öyle düşünün. Ne acayip öyle değil mi? Orada ipler kopuyor izleyicide zaten ve hikaye de öyle gelişiyor, soluksuzca izlediğiniz bir dizinin içinde kalıyorsunuz.

Kafka’nın böceğine dönüşmek…

Bazı insanlar “Medeniyetimiz artık kendi sorunlarını çözemiyor” diyerek kurtarıcı olarak gördükleri dünya dışı varlıklara sığınıyorlar. Yerinden memnun olanlar ise bu dış güçlerle bilimin izinde savaşmayı seçiyorlar. Ama bu savaş alanına dönen dünyada kalabilmek artık çok zor. Görünmez düşmanların varlığında ama görünen düşmanların korkusu içindeyiz. İçimizdeki karanlık dünyayı yok ediyor, başka bir gezegen ise bizi karanlığımızla kabul etmiyor. “Eski dünyayı yok et, yeni bir dünya inşa et” derken Kafka’nın böceğine dönüşürken bulabiliriz kendimizi.

İşin içinden çıkamadığımız ve illüzyonlar içinde kaldığımız bir dizinin içinde buldum kendimi. En iyisi gökyüzü hala bizimken uzun uzun bakmayı seçtim ve kendimi yıldızların içine bıraktım. Aklım ‘3 Cisim Problemi’nin içinde allak bullak oldu!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mutlu Hesapçı Arşivi