Alaaddin Dinçer

Alaaddin Dinçer

Faize 565.6, MEB’e 435.3 milyar

Türkiye’nin 2023 Yılı Bütçesi TBMM’ye sunuldu. Toplamda 4 trilyon 469 milyar 570 milyon 019 bin lira olması öngörülen Genel Bütçenin en büyük kalemini 565. 6 milyar ile faz ödemeleri oluşturmakta. MEB’e ise 435 milyar 351 milyon 082 bin lira bütçe ayrılmakta. MEB’e ayrılan bu bütçe ile resmi eğitim öğretim kurumlarında okuyan 15 milyon 839 bin 140 öğrencinin eğitim ve öğretim hizmetlerinin bir yıllık giderlerinin karşılanması planlanmakta. Yatırım, transfer, mal ve hizmet alımı, personel ödemeleri gibi harcama kalemlerinin karşılanacağı bütçenin geçen yıllara göre Genel Bütçe içindeki oranının/payının düşmesi, 2018-2023 yıllarını kapsayan 5 yıllık Kalkınma Plan hedeflerinin gerçekleşmemesi anlamına gelmekte.

Bütçeyi kamuoyuna sunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Oktay, her ne kadar yükseköğretim KYK ÖSYM gibi kuruluşların bütçesini de ekleyerek “en büyük bütçeyi eğitime ayırdık” açıklamasında bulunmuş olsa da MEB Bütçesinin Genel Bütçe içindeki payının %9,74 oranında kalmış olması gerçeği gizlenememekte. Faiz bütçesinin sayısı 16 milyona yaklaşan öğrenciye ayrılan bütçenin önüne geçmesi, “Faiz Haram” diyenlerin samimiyetinin sorgulanmasının yanında, “çocukların hakkını ayırmanız gereken kaynakları faize veriyorsunuz” eleştirilerini haklı çıkarmakta.


MEB Bütçesinin Rakamsal Detayları
· MEB’e Bağlı Kurumlarda eğitim ve öğretim gören öğrenci sayısı 15 milyon 839 bin 140
· Genel Bütçe 4 trilyon 469 milyar 570 milyon 019 bin lira
· MEB Bütçesi 435 milyar 351 milyon 082 bin lira
· MEB’in Bütçesinin Genel Bütçe içindeki oranı %9,74 GSMH içindeki oranı %2,33
· MEB Bütçesi içinde yatırım bütçesinin oranı %9,17
· MEB Bütçesinden bir öğrenci için yıl boyunca yapılacak harcama 27 bin 507 tl ( Bin 474 dolar)
· MEB Bütçesinden 4 genel müdürlüğe ayrılan bütçe payları, bu bütçe paylarının MEB Bütçesine oranı, öğrenci sayıları ve her bir genel müdürlüğe bağlı kurumlarda okuyan öğrenci başına düşen bütçe payı,
· Temel Eğitim 201 milyar, MEB Bütçesine oranı %46,13,öğrenci sayısı 10 milyon715 bin öğrenci başına düşen pay 18 bin 759 TL (bin 8 dolar)
· Genel Ortaöğretim 48. 3 milyar, MEB Bütçesine oranı %11,09,öğrenci sayısı 2 milyon 289 bin öğrenci başına düşen pay 21 bin 101 TLl (bin 134 dolar)
· MTO 51. 9 milyar, MEB Bütçesine oranı %11,98öğrenci sayısı 1 milyon 604 bin öğrenci başına düşen pay 32 bin 363 TL ( bin 740 dolar)
· Din Öğretimi 31. 5 milyar, MEB Bütçesine oranı %7,24,öğrenci sayısı 1 milyon 233 bin( İHO, AİHL) öğrenci başına düşen pay 25 bin 570 TL (bin 479 dolar)
Karşılaştırma ve Değerlendirme


AKP İktidarının çok eleştirdiği 2002 öncesinde 5 yıllık dönemin yatırım bütçe ortalaması %18 olduğu verilerden anlaşılmakta. Oysa 2023 yılında yatırımlara ayrılan pay %9,17’de kalmakta. Yüzde yüze yakın bir azalmanın yaşanmakta olduğu görülmekte. MEB Bütçesinin Genel Bütçeye oranı 10 yıl önce %12,8, GSMH ‘ya oranı ise %3,19 olarak gerçekleşmişti. MEB Bütçesinin Genel Bütçe içindeki payı %9,74 oranında kalırken faiz ödemelerinin Genel Bütçe içindeki payı %12,65 olacak şekilde hesaplanmakta. Verilere bakıldığında MEB Bütçe rakamlarının 10 yıl öncesinin çok gerisinde olduğu anlaşılmakta. Üstelik 10 yıl öncesine göre hem öğrenci ve okul sayısı, hem de öğretmen sayısında artış yaşanmış olmasına rağmen. (10 yıl önce öğrenci sayısı 14 milyon 286 bin 493,öğretmen sayısı 744 bin 867,okul sayısı 53 bin 643) Ülke parasının sürekli değer kaybı yaşaması, artan enflasyon ve azalan MEB Bütçe oranları nedeniyle yurttaşların eğitim harcamaları da katlanarak artmakta. Yurttaşlar artan eğitim harcama giderlerini karşılamak için başka zorunlu harcamalarından tasarrufa gitmek zorunda kalmakta.

Bu konuda IPSOS Araştırma Şirketinin yaptığı araştırma da ulaştığı sonuçlar güncel veri olarak değerlendirmelerimizi doğrulamakta. IPSOS Araştırma, okul masrafları karşısında ebeveynlerin neler yaptıklarını inceledi. Antikriz Monitörü araştırmasında ebeveynlerin okul masraflarında en çok nerelerde zorlandıkları, bu süreci nasıl yönettikleri, neler yaptıkları izlendi. 15 Eylül-15 Ekim arası yürütülen çalışmada toplam 568 okula giden çocuğu olan ebeveynlerin yanıtları ele alındı.

IPSOS Türkiye CEO’su Sidar Gedik verilerle ilgili yaptığı değerlendirmede, “Sonbahar itibariyle aile bütçelerinde yaz aylarında söz konusu olmayan iki önemli harcama kalemi ekleniyor, okul masrafları ve ısınma faturaları. Var olan yükün üstüne okul masraflarının eklenmesi hemen hemen tüm aileleri olumsuz etkiliyor” dedi. Gedik, “Neredeyse tüm veliler okul masraflarındaki artış nedeni ile az ya da çok zorlandıklarını belirtiyorlar. Her on veliden yedisi ise çok zorlandığını belirtiyor. Doğal olarak yine buna çok yakın bir oranda bir grup veli bazı eğitim malzemelerinden/ ihtiyaçlarından fedakârlık yapma yoluna gidiyor, mesela eski kırtasiye ürünlerini, okul kıyafetlerini bu yıl da kullanmak gibi. Bu önlemlerin tek başına yeterli olduğunu söylemek zor. Çünkü her on veliden sekizi ise okul masraflarına kaynak ayırabilmek için başka kalemlerde de kısıntı yaptığını söylüyor, kısıntı yapılan başlıklar bizim daha önceki araştırmalarımızdaki tespitlerimiz ile paralel; dışarıda yeme-içme, eğlence, giyim gibi ertelenebilir harcamalar” ifadelerini kullanmakta.

Sonuç ve öneri; bireylerin ve toplumların okuma-yazma öğrenmeye, bilgiye, bilime ve bilmeye dair bütün davranış kodlarını/kalıplarını değiştirip dönüştürücü güç olan eğitime erişim ve yararlanma yurttaşların en temel haklarındandır. Bu haktan yararlanma/yararlandırma ancak hakkın eşit temelde bütün yurttaşlara devlet tarafından kamusal hizmet olarak sunumuyla mümkündür. Bilginin temel güç, eğitilmiş insanın beşeri sermaye olarak kabul edildiği günümüz ekonomik anlayışında eğitimin önemi daha da artmakta. Önemi artan bu haktan yoksun kalma/bırakılma veya tam olarak yararlanmama bireylerin dolayısıyla toplumların kültürel, sosyal ve ekonomik gelişim sürecinden yoksun kalmaları anlamına gelmekte. Eğitim; bireyin birey olmasının yanı sıra, onun toplumsallaşması için de bir araçtır. Eğitim sayesinde insanlar hayatları boyunca üretken olurlar. Bireyin bireyselleşmesi, onun özgüven ve öz karar mekanizmalarının gelişmesi anlamına gelirken, bireyin toplumsallaşması ise; eğitim yolu ile toplumsal birikimden yararlanılmasını takip eden süreçte bireysel kazancın toplumsal işbölümü içerisinde tekrar topluma dönmesini sağlar. Bu çerçevede, fırsat eşitliğinin ve sosyal adaletin sağlanmasında eğitim harcamalarının rolü büyüktür. Bilgi üretiminin yapılabilmesi için de, eğitim alanında yüksek miktarda harcamanın yapılmasına ihtiyaç vardır. Çünkü eğitim harcamaları, beşeri sermaye birikiminin kaynağını meydana getirir. Bu bağlamda eğitim, sosyal bir olgu olmasının yanı sıra, sosyo-ekonomik olgular zincirinin süregeldiği bir toplum dinamiği olarak da karşımıza çıkmakta. Bütün bu değerlendirme ve veriler ışığında yapılması gereken, öncelikle bütün çocukları sosyal güvenlik kapsama alanı içine almak ve çocuklara eğitim öğretim yaşamları boyunca ebeveynlerinin gelir durumları ile orantılı olacak şekilde “eğitim-öğretime katkı ödeneği” desteğini uygulamaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Alaaddin Dinçer Arşivi