Avukatları duyurdu: Öcalan 'Umut hakkı' istedi

Abdullah Öcalan, avukatlarıyla İmralı Cezaevi'nde gerçekleştirdiği görüşmede "Umut Hakkı" ilkesinin uygulanmasını talep ettiğini duyurdu.

Öcalan'ın avukatlarının bağlı olduğu Asrın Hukuk Bürosu, Öcalan'ın bu ilkeyi "devletin atması gereken bir adım" ve "hukukun gereği" olarak nitelediğini aktardı.

Bu talep, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin "Gerekirse umut hakkı kullanımı" yönündeki açıklamasının ardından siyasetin gündemine oturdu.

Umut Hakkı nedir?

Umut Hakkı (Right to Hope), özellikle müebbet hapis cezası alan mahkûmların cezalarının gözden geçirilmesi ve potansiyel olarak serbest bırakılmaları için bir mekanizmaya sahip olma hakkını ifade eden hukuki bir ilkedir.

Bu hak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla geliştirilmiştir. AİHM, müebbet hapis cezalarının insanlık dışı ve onur kırıcı ceza yasağını (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. Maddesi) ihlal etmemesi için, mahkûmun cezasının infazı sırasında serbest bırakılma olasılığının yasal ve pratik olarak var olması gerektiğini savunur.

AİHM kararlarına göre, müebbet hapis cezası alan mahkûmların cezaları, infazın başlangıcından itibaren en geç 25 yıl içinde bir yargı organı veya idari kurul tarafından gözden geçirilmelidir.

Eğer ulusal hukuk, müebbet hapis cezası alan bir mahkûmun cezasının hiçbir zaman hafifletilmesine veya şartlı tahliyesine imkân tanımıyorsa, AİHM bunu "Umut Hakkı'nın" ve dolayısıyla AİHS'nin 3. Maddesinin ihlali olarak kabul etmektedir.

Türkiye, AİHM'in bu konudaki kararlarını uygulaması için Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından uzun süredir çağrılarda bulunulmaktadır. Öcalan'ın avukatlarının açıklamasında da, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin en son 15-17 Eylül tarihli oturumundan sonra Türkiye’ye bu yönde bir çağrı yaptığı belirtildi.

Öcalan ayrıca, Kürtlerin bütün olarak hukukun içine alınması gerektiğini, asıl barışın bu olduğunu ve demokratik entegrasyon hukukunun inşa edilmesi gerektiğini ifade etti.

Toplumsal sorunların temelinde kadının erkek karşısında eşitsiz konuma getirilmesi olduğunu ve çözümün sosyalist bir düşünce ile kadın özgürlükçü bir yaşam pratiği ile mümkün olacağını söyledi.