Özel, "parti içi karışıklık arayanlara" Yeni Şafak'ı tavsiye etti: "Mehmet Şimşek'e odunla vurmuşlar"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya'yı ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın açıklaması yapan Özel, göreşmede HSK seçimleri ve rektör atamalarını gündeme getirdiklerini ifade etti.
"Biz bu iki konudaki düşüncelerimizi, hassasiyetlerimizi Anayasa Mahkemesinin sayın başkan ve vekillerine ifade ettik, anlattık" ifadelerini kullanan Özel, "Büyük bir nezaketle, kurumun kültürüne yakışır bir ev sahipliğiyle karşılandık" dedi.
Özel, gazetecilerin CHP Kurultay'ı ile ilgili sorususuna "CHP'yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca" dedi ve "parti içi karışıklığa meraklı olanlara" Yeni Şafak okumalarını tavsiye etti.
"Mehmet Şimşek'e odunla vurmuşlar" diyen Özel, "Geçen hafta, Yeni Şafak'ın 2-3 manşetinde hedefte ben vardım. Bu hafta Mehmet Şimşek var" ifadelerini kullandı.
CHP Liderinin AYM Başkanı Kadir Özkaya'yı ziyaret etmesinin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklama şu şekilde:
Haftaya Anayasa Mahkemesi başkanımızı ve iki başkan vekilimizi ziyaret ederek başladık. Ziyaretimizde iki somut ve Türkiye açısından önemli konuyu dile getirdik. Bunlardan bir tanesi malum, Haklimler Savcılar Kurulu seçiminde yapılan açık anayasaya aykırı usulsüzlüktü. Çok kısaca hatırlayacak olursak, anayasa diyor ki, "Hakimlerin savcılarını seçerken, Hakimler Savcılar Kurulu'na seçerken" burada en geniş mutabakat lazım. Birinci turda yüksek bir mutabakat arıyor. İkinci, 3/2'yi arıyor. İkinci turda biraz daha düşük ama yine yüksek bir mutabakat arıyor, 5/3. Olmuyor, eee, en yüksek oyu alan iki aday arasından kura diyor. Bu kadar açık yazılmış.
Komisyonda beyefendiler birinci tur, ikinci tur yine yok, birinci turda yok, ikinci turda yok. Kuraya geçecekken üçüncü tur yapıp, kendi 30 oylarını 15-15 ikiye bölüp, Cumhuriyet Halk Partisi'nin 14 olan oy sayısını geçip kuraya iki AKP'nin tercih ettiği adayı bırakmaya çalışıyorlar. Anayasa, çok net, 10 yaşında öğrencinin okuyup anlayacağı şekilde, birinci tur, ikinci tur, olmadı kura diyor iken, bunlar üçüncü turda kendilerinden iki parti çıkarıyorlar.
Ve bunu komisyonda yaptıklarında komisyonu terk ettik. Mecliste de oy kullanmadık. Bu yöntemle belirlenmiş kurayı, eee, belirlenmiş seçime girilebilir mi? Mecliste de Numan Bey'in başkanlığında aynen anayasada yazdığı gibi uyguladılar. Yani, komisyonun yaptığının anayasaya aykırı olduğunu, doğrusunun bir de nitelikli çoğunluk aramak, ikincide nitelikli çoğunluk aramak, bulunamadığında kuraya başvurmak olduğunu Meclis Genel Kurulu'nda uyguladı. Genel Kurul'da yapılan doğru da Genel Kurul'a getirilen adaylar anayasaya ve Genel Kurul'daki uygulamaya açıkça aykırı. Anayasayı komisyonda ihlal edip, kendi adamlarını, kendi destekledikleri adayları kuraya sokmaya çalışıyorlar.
Kura eğer ki, Mecliste salt çoğunluğu yakaladıysan komisyonda anayasaya uymayabilirsin. Adayı ikiye bölersin, yaparsın. Olacak iş değil. Olacak iş değil. Bunun yürütmesinin durdurulması için 10 saat içinde başvurmuştuk. Önümüzdeki günlerde görüşülecek Anayasa Mahkemesi'nde. İkinci hususta Anayasa Mahkemesine alay eden, adeta Anayasa Mahkemesine, "Sen gözümde yoksun." diyen anlayışa Anayasa Mahkemesi'nin bir cevap vermesi gerekiyor. Onlarca yüzlerce örneği var da son örneği rektör ataması. Anayasa Mahkemesi demiş ki, "Rektörü böyle atayamazsın." Erdoğan'a, anayasaya aykırı. Erdoğan'a 9 meclise 9 ay süre vermiş. Bu 9 ay aslında maksimum süre. Mümkün olan en kısa sürede düzeltmesi lazım.
Son gününe kadar tutup 60'ın üzerinde rektörü atayıp istismar edip, son günde aynı yasa maddesini tekrar getiriyorlar. Küfür eder gibi Anayasa Mahkemesi'ne. Adeta diyorlar ki, "Ya düşünün, işte sizi ben atadım, kardeşim." diyor. "Benim bu işi nasıl yapacağıma siz karar veremezsiniz. Kararınıza rağmen 9 ay yaparım, 9 ay sonra aynısını getiririm. Hadi 9 ay daha süre verin, gidin kumda oynayın." diyor Anayasa Mahkemesi'ne. "Gözümde yoksunuz." diyor. Anayasa Mahkemesi'nin 10 yıldır kullanmadığı yürütmeyi durdurma kararı verme imkanı var. Bizim Anayasa Mahkemesinden talebimiz, bizim diğer başvurularımız için taleplerimiz saklı kalmak üzere, bu tip kendi kararını uygulamayan, işte kadının soyadından da yapmaya çalıştılar, büyük bir mücadeleyle geri çektirdik.
Şimdi rektör atamasında yapıyor. Kendi kararını uygulamayıp aynısını getirene, anayasaya göre aynısını asla getiremez. Asla getiremez. Bu tip durumlarda yürütmeyi durdurmayı ver, bak bakalım bir daha yapabiliyor mu, diyoruz. Biz bu iki konudaki düşüncelerimizi, hassasiyetlerimizi Anayasa Mahkemesinin sayın başkan ve vekillerine ifade ettik, anlattık. Tabii ki onların bu konuda ne düşündükleri, ne söyledikleri kararlarıyla birlikte olacağız.
Hakimler kararlarıyla konuşurlar. Bu konuda kendilerinden herhangi bir yorum, herhangi bir yaklaşım, ne bize, ne kamuoyuna açık beklemiyoruz. Ama meselenin anayasa ihlali olduğunu bir kez daha bütün kamuoyunun önünde söylüyoruz. Bu görüşlerimizi ifade ettik. Eee, büyük bir nezaketle, kurumun kültürüne yakışır bir ev sahipliğiyle ve sayın başkan vekillerin kişisel nezaketleriyle karşılandık, ağırlandık, uğurlandık. Kendilerine de ayrıca teşekkür ediyoruz. Sayın Genel Başkan, geçtiğimiz dakikalarda bir duruşma vardı CHP kurultayına yönelik. 30 Haziran'a ertelendi, ikinci duruşmaydı. Nasıl bir değerlendirme yaparsınız? Arkadaşlar, duruşma ile ilgili ilk günden beri tutumum belli. Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP'yi tartışmaya, CHP'yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca.
Arkadaşlar, duruşma ile ilgili ilk günden beri tutumum belli. Bu duruşmalar sonuç odaklı değil, süreç odaklı duruşmalar. CHP'yi tartıştırmaya, CHP'yi karıştırmaya çalışıyorlar kendi akıllarınca. O yüzden bu işlerin sürecinden istifade ediyorlar. Bu duruşmanın sonuç verip de herkesin gözü önünde olmuş bir kurultay, dünya kadar yalan, 1200 tane cep telefonu dağıtılmış dendi. Hep birlikte toplayıp çıkardık. O gün de cep telefonlarımız sinyal verirken, markası, modeli, nereden alındığı belliydi, bugün de belli. Bir tane ispat olmayan saçma sapan konularda 3-5 tane meczubun lafıyla süreç yönetiyor birileri. Yönetsinler. Ben mahkemeye, hakime, savcıya, onların tutumlarına bir şey diyecek değilim. Açıyor mahkemeyi, getiriyor, onu söylüyor, bunu söylüyor, meczupları dinletiyorlar, bilmem ne yapıyorlar. En sonunda hak yerini bulur. Ben bunun sonucundan endişeli değilim. Sürecinden istifade etmek isteyenler var, onun farkındayız. CHP'de karışıklık. E biz bir kurultay daha yaptık aynı delegeyle. Geçerli oyların tamamını o delege bana verdi. Parti tarihinde ilk kez bir genel başkanın anahtar listesi delinmeden geçti. Daha ne konuşuyorlar yani? O kurultayı tartışmaya açacak platform siyasette kalmadı.
"Yeni Şafak, odunla vurmuş"
Bakın, "Cumhuriyet" sözcüğü, "Nefes", "Bir Gün" evrensel gibi, muhalefete de eşit yaklaşan haberlerini veren gazetelerde, parti içinde bir karışıklık okuyamazsınız. Parti içinde karışıklığa meraklı olanlara Yeni Şafak'ı tavsiye ediyorum. Yeni Şafak'ı okusunlar.
Bugün Yeni Şafak'ın manşetini, hadi, akşam üstünde tepinsinler. CHP'de bir karışıklık yok, geçerli oyların hepsini alan bir genel başkan var. Mehmet Şimşek'e önce satır aralarında sonra sütun sütun, bugün Mehmet Şimşek'e odun da vurmuşlar. Odunla vurmuşlar.
Daha ne yapacak? Yeni Şafak kimin? Yeni Şafak'ın desteği sayın damada. Damat Yeni Şafak eliyle hem de laf sokarak kafasına kafasına vuruyor Mehmet Şimşek'in ve politikalarının. Ondan parti içi karışıklığa meraklı olanlar için CHP eski cazip halini kaybetti. AKP'yi tavsiye ederim. Yeni Şafak. Bunları Yeni Şafak'tan takip edin, ben öyle yapıyorum, çok haz alıyorum.
İmamoğlu’na görüş yasağı
İl Başkanımızın sayın Mansur Yavaş'ın başvurularına uzun süredir cevap verilmiyor. Ayrıca, orada bulunan arkadaşlarımız, en son Mehmet Ali Çalışkan, İzmir Buca Cezaevi'ne nakledildi. Gittiğimizde, hepsini ziyaret ediyorduk. Şimdi ona mani olmak için arkadaşları, eee, her birini bir başka cezaevine dağıtıyorlar. Görüşmeyelim, konuşmayalım diye, onların moralmen çökmelerini sağlamaya çalışıyorlar. Aile ziyaretlerini, yakınlarını ziyaretlerini imkansızlaştırmaya, aralarına yüzlerce kilometre koymaya çalışıyorlar. Bir psikolojik harp yürütüyorlar. Ne gerek var? Tutukluluk bir tedbir ve istisna olması gereken bir tedbiri, bir cezalandırma yöntemi olarak zaten kullanıyorsun. Ne gerek var, psikolojik harbe? Demek ki hukuk savaşını kaybediyorsun, psikolojik savaş açmışsın. Çünkü iddianame hazırlanamıyor. Başta söylenen o büyük büyük lafların hepsinin altı boş çıktı, heybeden Türk değil bir boşluk çıktı. Bir şey çıkaramıyorlar. Attıkları her iftira çöküyor. Artık makam şoförüne, "Makamın sahibiyle neden telefon görüşmesi yapıyorsun" her sabah sorularına, "Evden alacağım, telefon etmezse nasıl konuşacağız?" diyor. Makam şoförüyle makamın sahibinin telefon görüşmesini, özel kalem müdürünün telefon bağlamasını sorar hale geldiler. Özel kalem müdürünün bir yıl önce aldığı arabanın, 3 yıl önce yurtdışına çıkışını soruyor. "Neden yurtdışına gittin? Nereye gittin?" "Ne bileyim ben aldığım adam nereye gitmiş?" Ona sorun deniyor. Komik hale düştüler. Böyle olunca, hukuk savaşını, hukuk rekabeti, hem de hukuk savaşında silahların eşitliği falan yokken gizli tanıklar, yalanlar havada uçuşuyorken ve biz bunları görmek istediğimizde göremiyorken ama onlar da hiçbir şeyi ispat edemiyorken, iddianame bile yazamıyorken psikolojik harp başlattılar. Vız gelir, tırıs gider. Büyük bir yanlış içindeler. Milletimize şikayet ediyoruz. Analar ziyaret etmesin diye yüzlerce kilometre öteye yollananlar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını, yol arkadaşını, dava arkadaşını ziyaret etmek istiyor. İlk başlarda izin veriyordu, şimdi vermiyor. Niye? Moral vermesin, onların üzülsünler, sıkılsınlar, dayanışma duygularından mahrum kalsınlar. Biz hepimiz sonuna kadar arkalarındayız. Hepsi çok güçlü duruyorlar, güçlü durmaya devam edecekler. Buradan başları dik, alınları açık girdiler, başları dik, alınları açık çıkacaklar.
“Hedefte bugün Mehmet Şimşek var”
Şimdi Yeni Şafak'ı söyledim. Orada alaycı ifadeler var. Hani rasyonel politikalar uygulanacak diyordu, ondan alay edenler var. Bugün yaşananların, faizin arttığını, enflasyonun azlığını, bunun da Mehmet Şimşek yüzünden olduğunu söylüyor. E, Mehmet Şimşek de faiz kullanılmadığı için enflasyon artmıştı, yanlış yapılmıştı, irrasyoneldi, şimdi rasyonale geçeceğiz diyordu. Nereden bakarsanız bakın, AKP'nin, AKPlilerin en çok takip ettiği, en büyük destek aldığı, adeta travdaları, onların adına iftira atan, hakaret eden, onların adına hedef gösteren, onların adına her şeyi yapan, onların hedefinde olanların, iktidarın hedefinde olduğu yerde hedefte bugün Mehmet Şimşek var. Hedefte Mehmet Şimşek var ve bunu görmek lazım. Geçen hafta, Yeni Şafak'ın 2-3 manşetinde hedefte ben vardım. Bu hafta Mehmet Şimşek var. Ben Mehmet Şimşek'in zaten kurtulmak istediğini, istifa düşündüğünü, nereye gideceğini planladığını biliyorum. Onun gideceğine kesin gözüyle bakanlar yerine kendilerini öğreniyorlar. Yeni Şafak damadı işaret ediyor. Allah selamet versin, içlerinde bir şey tercih edecek halimiz yok. Millet CHP'yi tercih edince enflasyon tek haneli rakamlara inecek, işsizlik bitecek. En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olacak. Neydi o? Eee Erdoğan'ın iki farklı açıklaması Ya dün ya şimdi sadece kendi gördüğü bir ahtapota milleti inandırmaya çalışıyor, yanlış bir iş. Bir kişi bir şey, bir kişi görüyorsa bunun psikolojide, psikiyatride bir adı var. O yüzden öyle tek başına gördüğü ahtapota hiç kimseyi inandıramıyor. Kanıt koyacak, kanıt, kanıt. Kanıt olmayıp da öyle söyleyerek, söyleyerek inandıramaz. Konuşarak, anlatarak bir kişinin suçluluğunun ispatlandığı düzene hukuk düzeni denmez. Ona tek kişi rejiminde yargının da bir kenara itildiği, suçluya da onun karar verdiği, suçsuzluğa da onun karar verdiği bir düzen olur. Bu düzene bütün hukukçuların direnmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tarih direnenleri de yazacak, direnme illeri de yazacak. Onun dışında Erdoğan her gün bir şey söylüyor. Biz Erdoğan'la vakit kaybetmeye kalkarsak genel merkezin, evimizin yolunu bulamayız. Biz milletimizle, milletin sorunlarıyla haşir neşiriz. Var gücümüzle çalışıyoruz. Enerjimiz bitmeyecek, eylemlerimiz bitmeyecek, mücadelemiz bitmeyecek ama onlar bu kötülükleri yaptıkça, artık bundan sonra her geçen gün biraz daha sinirlenecekler, biraz daha birbirlerine düşecekler, eninde sonunda da iktidardan düşecekler.
“Asgari ücrete ara zam söke söke alınmalı”
Bu, sabahleyin buraya gelmeden önce özel kalem müdürlüğümüz bu randevuları planlamaya başladılar. Tabii ki, eee, muhataplarımızla, değerli konfederasyonlarla görüşmelerde bulunacaklar. Ama bu hafta içinde, DİSK'i, TİSK'i, Hak-İş'i ve Türk-İş'i ziyaret, eee, takvimine bağlamayı ve bu hafta bitmeden bu ziyaretleri gerçekleştirmeyi ümit ediyoruz. Gelecek haftada konfederasyonların dışındaki yapılarla birtakım çalışmalar yapıp daha sonra talebi netleştireceğiz ve bunun bütün emekçiler tarafından sahiplenilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü asgari ücret zamlan aldığı zam mı 4 ayda erimiş durumda. 8 ay boyunca geçen seneden beter duruma düşecek, emekçiler. Bunun kabul edilir bir tarafı yok. Bir büyük mücadele vermek gerekiyor. Konu sadece asgari ücret alanların değil, Türkiye'de asgari ücret zaten olmuş, temel ücret. Toplumun %55'ini doğrudan 60'ını ilgilendirdiği gibi emekçilerin herkesin aldığı maaş da asgari ücrete göre pozisyonlanıyor. Asgari ücrete ara zam emekçilerin hakkıdır. Söke söke alınmalıdır.
Kaynak:Halk TV