Ramazan Gülten’in doğum izni talebine ret: Cezaevi yönetmeliğinde doğum yok!
Gülten, doğmak üzere olan kızı için yaptığı mazeret izni başvurusunun reddedildiğini ve Adalet Bakanlığı'na yaptığı başvurulara henüz yanıt alamadığını duyurdu.
"Yönetmelik ölüm üzerine kurulu, hayat için yer yok"
Ramazan Gülten, eşinin kendisi tutuklandığı sırada altı aylık hamile olduğunu ve doğuma sadece birkaç hafta kaldığını belirtti. Baba olmanın eşiğindeyken kızının doğumuna tanıklık etme hakkından mahrum bırakıldığını ifade eden Gülten, Bakanlığa gönderdiği dilekçelerin sonuçsuz kaldığını dile getirdi.
Gülten, cezaevi yönetiminin gerekçesini de paylaştı: "Cezaevi Müdürlüğü ve İnfaz Savcılığı, 'Yönetmelikte mazeret izni verilebilecek durumlarda doğum yazmıyor' diyerek dilekçemi reddetti." Ancak yönetmelikte doğumun engellenmesi gerektiğine dair bir hükmün bulunmadığını vurgulayan Gülten, "Kanunu acılar üzerinden değil, umutlar üzerinden yorumlamalıyız. Mahpuslar, dünyaya gelecek çocuklarını kucaklayabilmeli" ifadelerini kullandı.
"Tutuklama asıl olarak aileyi cezalandırıyor"
Mektubunda tutukluluğun doğrudan değil, dolaylı olarak en fazla aileyi etkilediğini söyleyen Ramazan Gülten, "Tutuklanan için ne yaşayacağı bellidir; ama eş, çocuk, aile bilinmezlik ve belirsizlikle boğuşur" dedi. Eşi Pınar Gülten'in hamileliğin en zor dönemini yalnız geçirdiğini aktaran Gülten, "Doğuma da yalnız gidecek. Ama iyi bir düellocudur kendisi" ifadesiyle eşine duyduğu saygıyı dile getirdi.
"Silivri'de de üretiyoruz"
T24'ün haberine göre; İstanbul'a dair çalışmalarına cezaevinden de devam ettiğini aktaran Gülten, İBB'de birlikte görev yaptığı Gürkan Akgün, Emrah Şahan, Mahir Polat ve Buğra Gökce gibi isimlerle aynı cezaevinde bulunduğunu belirtti. "Bu kent için gecesini gündüzüne katan şehir plancıları yine burada bir arada" diyen Gülten, "Adil, yeşil ve dayanıklı bir İstanbul" için fikir üretmeye Silivri Cezaevi'nde de devam ettiklerini yazdı.
"Bir babayla kızının özlemi, sürgünde mi daha derin hücrede mi?"
Gülten'in mektubu, zaman zaman edebi bir dile de büründü. Cezaevindeki hücresinde kızının ultrason görüntüsünü sakladığını ve Ataol Behramoğlu'nun "Kızıma Mektuplar" kitabını okuduğunu belirten Gülten, "Bir babanın kızına özlemi sürgünde mi büyüktür, hücrede mi?" sorusunu yöneltti. Mektubun son satırlarında ise şu ifadeler yer aldı:
"Bir sonraki açık görüşte kızımla tanışacağım anı düşünüyorum. Bir babanın kızına özlemi her zaman büyüktür."
Kaynak:Alıntı