Türkiye'nin çocuk işçiliğinde karnesi kötü: Her dört çocuktan biri çalışıyor,

Türkiye'nin çocuk işçiliğinde karnesi kötü: Her dört çocuktan biri çalışıyor,
İSİG Meclisi'nin verilerine göre, yalnızca 2025'in ilk beş ayında en az 29 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Uzmanlar, çocukların güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlandığını ve eğitime erişim hakkının ihlal edildiğini belirtiyor.

Bugün, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2002 yılında ilan ettiği “Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü”. Türkiye’de ise bu yıl İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi), çocuk işçiliğinin giderek yaygınlaştığını vurgulayarak 2025 yılının “çocuk işçiliği ile mücadele yılı” ilan edilmesi çağrısında bulundu.

2024 yılında 71 çocuk işçinin hayatını kaybettiğini belirten İSİG Meclisi, bunun şimdiye dek kayıtlara geçen en yüksek sayı olduğunu açıkladı. Bu yılın ilk beş ayında ise 29 çocuk işçi yaşamını yitirdi.

Çocuklar eğitim yerine işyerinde

Çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın hayata geçirdiği Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) belirleyici rol oynuyor. Bakanlık verilerine göre, 2025 yılı itibarıyla MESEM'e kayıtlı öğrenci sayısı yaklaşık 1,5 milyona ulaştı. Bu öğrencilerin yaklaşık 300 bini 18 yaşın altında.

İSİG Meclisi verilerine göre, MESEM kapsamında çalışırken yaşamını yitiren çocuk sayısı en az 11.

İstatistikler alarm veriyor

Son 12 yılda en az 766, AKP iktidarı süresince ise en az 1921 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi. 2013’ten bu yana yalnızca 18 yaşında olan en az 212 çocuk da çalışırken hayatını kaybetti.

TÜİK’in verileri ise çocukların işgücüne katılımının tehlikeli boyutlara ulaştığını gösteriyor. 2024 itibarıyla her dört çocuktan biri çalışıyor. 2022’de yüzde 18,7 olan çocukların işgücüne katılım oranı, 2023’te yüzde 22,1’e, 2024’te ise yüzde 24,9’a yükseldi.

“Çocuk işçiliği meşrulaştırılıyor”

Birgün'e konuşan İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Kardelen Ateşci, çocukların iş yaşamında yer almasının “eğitim” adı altında meşrulaştırıldığını belirterek şunları söyledi:

“Çocuk” ve “işçi” kavramları bir araya gelemez. MESEM uygulamaları, çocuk emeği istismarını sistematik hâle getirmiştir. Çocuklar düşük ücretle, güvencesiz, denetimsiz koşullarda çalıştırılıyor. Bu, sadece eğitim hakkının değil, aynı zamanda yaşam hakkının ve fiziksel-ruhsal bütünlüğün ihlalidir.”

Ateşci, çocuk işçiliğiyle mücadelede etkili denetimlerin, sosyal desteklerin ve eğitimde kalıcılığı sağlayacak politikaların önemine dikkat çekti. İstanbul Barosu olarak, MESEM sistemindeki hak ihlallerine karşı hem uygulayıcılar hem de öğrenciler için rehberler hazırladıklarını duyurdu.

Dünyada 138 milyon çocuk çalışıyor

ILO ve UNICEF’in ortak raporuna göre, dünya genelinde 2024 yılı itibarıyla 138 milyon çocuk işçi bulunuyor. Bu çocukların 54 milyonu, sağlıklarını ve gelişimlerini tehdit edecek tehlikeli işlerde çalışıyor.

Çocuk işçiliğinin en yoğun olduğu alan tarım sektörü. Verilere göre çocuk işçilerin yüzde 61’i tarımda, yüzde 27’si hizmet sektöründe, yüzde 13’ü ise sanayi ve madencilikte istihdam ediliyor.

İş cinayetlerinde tablo ağırlaşıyor

İSİG Meclisi'nin mayıs ayı raporuna göre, en az 177 işçi yaşamını yitirdi. Ölümlerin yüzde 22’si inşaat ve yol sektöründe, yüzde 11’i taşımacılıkta, yüzde 9’u tarım işçiliğinde meydana geldi. Ölümlerin nedenleri arasında ilk sıralarda trafik kazaları, ezilme, yüksekten düşme ve kalp krizi yer alıyor.

Yaş gruplarına göre ölümler şöyle sıralandı:

  • 14 yaş altı: 2 çocuk işçi

  • 15-17 yaş: 4 çocuk-genç işçi

  • 18-29 yaş: 25 işçi

  • 30-49 yaş: 84 işçi

  • 50-64 yaş: 52 işçi

  • 65 yaş üstü: 4 işçi

  • Yaşı bilinmeyen: 6 işçi

“Çocuk işçiliğiyle mücadele her gün sürmeli”

Uzmanlara göre, çocuk işçiliğini önlemenin yolu sürdürülebilir çocuk politikalarından geçiyor. Ateşci, çocukların ancak “hak öznesi” olarak tanındığında gerçek anlamda korunabileceğini vurgularken, mücadele çağrısını şöyle tamamladı:

“Çocuk işçiliğiyle mücadele, yılda bir gün hatırlamakla sınırlı olamaz. Devletin önceliği, çocukları koruyan, onların eğitime ve sağlıklı gelişime erişimini güvence altına alan politikalar üretmek olmalıdır.”

Kaynak:Haber Merkezi

Öne Çıkanlar