"Haftaya başlarken..."

Sabahın erken saatlerinde, hele ki pazartesiyse, bir boksör maça çıkmadan önceki anlarda ne hissediyorsa onu hissediyorum. "Başladı mı biter" diyerek açılışı yapıyorum.
"Nereden biliyorsun boksörün ne hissettiğini ?" diye sorabilirsiniz. Her şeyden önce, kazanmayı umduğumuz bir uğraşta hırpalanma ihtimaliniz yüksekse, illa boksör olmanıza gerek yok. Ayrıca kaybetme ihtimali de cabası. Hayat gibi bir şey. Ne diyor Mike Tyson: "Ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır". Bu arada, ringe de çıktığım için ne demek istediğini anlıyorum.
Demek ki hayat planlandığı gibi değil, geldiği gibi yaşana bir süreç. Ancak, tedbiri elden bırakmamak lazım. Uğraştığımız iş neyse onunla ilgili bilgi sahibi olmak lazım. Ayrıca, dün başardıklarımızdan dolayı hissettiğimiz özgüven gözlerimizi kör etmemeli. Başarısızlık dolayısıyla da korkularımıza yenik düşmemeliyiz. Şunu unutmayalım ki, başarılı insanlar hiç başarısız olan kişiler değil, olumsuzlukların üstesinden gelenlerdir. Mamafih, "köpek gibi kazanacağıma, aslan gibi kaybederim" diyenlerden olduğum için, bizim gibilere hayat biraz daha zordur elbette.
Şimdi konuya döneyim: Geçen hafta açıklanan TÜFE oranlarıyla alakalı beklentilerin dışında bir hareket olmadığı için, ekstradan bir şey söylememe gerek yok. Tek yorumum "tek haneli enflasyon ihtimali artık eskisinden de uzakta" demek olacak.
Buradan hareketle şunu söyleyebilirim: Merkez Bankası'nın bu ay ki Para Politikası Kurul toplantısı biraz daha stres barındırıyor olacak. Faizleri düşürmek imkan dahilinde değil, yükseltmek şu an için piyasayı hazırlıksız yakalar, en doğrusu pas geçmek olacak. Ancak nereye kadar pas geçilecek bilemiyorum. Çünkü piyasa faizleriyle politika faizleri arasındaki makasın açılması da iyi bir durum değil. Şimdi müsadenizle piyasalara dönüyorum.
Perşembe günü, heyecanla beni arayanlara "sıkıntı yok parite hareketi" dedim ama gelinen nokta gösteriyor ki, hangi sebeple olursa olsun Dolar/TL'de oluşan bir yükseliş, yatırımcıları endişelendiriyor.
"CDS Primleri mutlaka düşmeli…"
Geçen hafta bir yatırımcı bana şu mesajı attı: "Yılbaşından bugüne kadar yabancılar BIST'de 4.5 Milyar Dolarlık satış yaptılar."
Buradan anlaşılıyor ki, yabancı ilgisini uyandırmadan bu süreci tek başımıza atlatmak kolay olmayacak. Ayrıca değerli yatırımcı eğer yabancı sermayeyi tekrar çekmeyi başarırsak BIST'in 1500 puana yükseleceğini de söyledi. Bu olmazsa, uzun süre 1000-1200 arasına sıkışacağız gibi gözüküyor.
Sabit Sermaye yatırımları açısından şu an cazibeli gözükmediğimiz için, ülkeye para girişini sermaye piyasalarıyla başlatmak en mantıklısı olacak. Bunun için CDS primlerini 300'ün altına indirmek zorundayız.
Merkez Bankası Rezervleri, Dış Ticaret Rejimi, Sürekli Yeni Vergilerin açıklanması, Kamu Maliyesi, Para Politikası, Dış Politika ve İç Politika gibi maddeler sebebiyle CDS primlerini kalıcı şekilde indirmek pek mümkün olmadı pek.
Aynı anda olmasa bile, bu maddelerde tek tek iyileşmeler başladığında Döviz Kurlarının da istikrara kavuşacağını düşünüyorum. Daha önceki dönemlerde böyle olmuştu. Dolayısıyla bu beklentim rasyonel bir beklenti olarak gözüküyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi