“Her kopuş bir boğulmadır ve elbette yeniden su üstüne çıkacak cesareti bulana kadar”

Narda Afrika, yeni şarkısı 7 Dakika’yı dijital platformlarda yayınladı. Şarkı, ilk dinleyişte kişisel bir ağıt olarak sözlere ve notalara dökülerek dinleyicide karşılık bulsa da zamanla sindirildiğinde ve içindeki umut da keşfedildiğinde her dinleyiciyi kendi alemine götürmeyi başarıyor.

Narda Afrika’nın kuruluşu bundan 10 öncesine, 2011 yılına gidiyor. Barış Başarol tarafından İstanbul’da kurulan grup, kendi adını taşıyan ilk albümünü 2014 yılında yayınladı. Bu albümün Hakan Kurşun gibi usta bir isimle kaydedilmesi, Narda Afrika’nın temellerinin sağlamlığı açısından da fikir veriyor aslında. 12 şarkının yer aldığı albümde tüm söz ve besteler grubun solisti Barış Başarol’a aitti. Narda Afrika ilk konserini Ankara Bilkent Otel’de Serçev yararına verdi ancak henüz ikinci konserinde asıl patlamayı yaptı diyebiliriz. Zira kendileriyle &100 Fest’te aynı sahneyi paylaşan isimler arasında Massive Attack, Soundgarden, Kaiser Chiefs gibi dünya devleri vardı. "Mavi Ay" ve "Çaki" şarkıları ile "Kaçak Gelinler" dizisine konuk oldu. Mesut Yar ile Burada Laf Çok programına katılan grup, 2016 yılı içinde Düzce Üniversitesi Bahar Şenliklerinde sahne aldı. Grup ikinci kliplerini "Çaki" ye üçüncü kliplerini ise "Zorba/İki Küçük Kedi" şarkısına çekti. Ardından Yalçın Birol' un hazırladığı Bip Akustik programına performanslarıyla konuk oldu. Topluluk, 2019 yılına kadar konserler haricinde yeni bir şarkı üretmedi ancak Müslüm Gürses’in dillere pelesenk şarkısı Nilüfer’e getirdikleri yeni yorumla dikkat çekti. 2019’da Küskün Yengeç ile tekrar dinleyiciye buluştular. Sonrasında geçtiğimiz yıl Yağmura Doğru ve Dün Gece Nerelerdeydin? şarkılarıyla üretime devam ettiler. Şimdi de 7 Dakika adlı son şarkısıyla tekrar karşımızdalar.

7 Dakika’nın söz ve müziği yine Barış Başarol’a ait. Şarkı gecenin sona erdiği ve güneşin kendisini göstermeye başladığı bir zaman diliminde ortaya çıkmış. 7 Dakika gidenin ardından yakılan bir ağıt aslında ama umudu da içinde barındırıyor. Kişisel bir hikayenin ürünü olsa da Barış Başarol’un söylediği gibi, “Şarkılar başkaları dinleyene kadar şarkı yazarınındır ve yayınlanan bu şarkımız da artık dinleyenlerin kurgusunda.” 7 Dakika’nın klibi de 1951 yapımlı ünlü Royal Wedding müzikalinden kurgulanmış. Bu da yine şarkıda ‘umuda’ çıkış yolunun kapısının aralık bırakıldığını gösteriyor. 7 Dakika’yı şarkının mimarı Barış Başarol ile konuştuk.

7 Dakika’nın tamlama olarak özel bir anlamı var mı bizim bilmediğimiz? Önce buradan başlamak isterim.

Herkesin bir terk etme, terk edilme, sevdiği bir insanın ölümü gibi yaşadığı acı bir an veya dakikalar vardır. İşte bu 7 Dakika bizim için o 7 Dakikadır.

Yeni şarkınız 7 Dakika’yı gecenin bittiği, güneşin doğduğu bir saatte yazmışsın. Bu zamanın dilimi neye tekabül ediyor? Bu süreyi “7 Dakika” şarkısı ile nasıl bağdaştırabiliriz?
Sabahın 7’si, karanlık zor bir gecenin ardından güneşin yeniden umutla doğması.Şarkımız yayınlandığı için artık bizim bağdaştırdığımız yerde değil de dinleyenin hissettiği kendi hikayesinde şu anda. Şarkılar başkaları dinleyene kadar şarkı yazarınındır ve yayınlanan bu şarkımız da artık dinleyenlerin kurgusunda.

Şarkı tek kişilik bir iç dökme, gidene bir yakarış hatta ağıt. Nasıl ortaya çıktı?
Aslında her insanın acı bir tecrübesi, hikayesi vardır. Şarkıyı yazan olarak ben de kendi tecrübelerimi yoğurarak 7 Dakika’yı 5 sene önce yazıp bestelemiştim. Çeşitli versiyonlarıyla denemeler yapmıştık fakat hep ertelemiştik şarkıyı. Bu son halini çok sevdik ve yayınladık.

Şarkının kapağındaki sular altındaki boğulmakta olan kadın neyi temsil ediyor?
Bizi, sizi, hepimizi… Her kopuş bir boğulmadır ve elbette yeniden su üstüne çıkacak cesareti bulana kadar.

7 Dakika’nın klibi de hayli ilginç. 1951 yapımı Royal Wedding filminden kurgulamışsınız. Şarkıyla filmin bir bağlantısı var mı?

Epey film taradık aslında bu seçim için ve şarkımızın tüm depresifliğine rağmen filmin görüntüleriyle harmanlandığında ortaya “Yine de umut var” duygusu çıktı. O yüzden de bu filmi kullandık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi