YOLSUZLUK ALGI ENDEKSİ 2023

Uluslararası Şeffaflık Örgütü her yıl dünyadaki 180 ülkenin yolsuzluk algısını ölçtüğü Yolsuzluk Algı Endeksi’ni (Corruption Perception Index-CPI) açıklıyor.  Son 29 yıldır her yıl yayınlanan Endeks kamu sektöründeki yolsuzluk düzeyini ölçüyor ve dünyada çok ilgi topluyor.  Endekste düşüş yaşayan ülkelerin bir anlamda itibarlarının da düştüğü, yatırım risk katsayılarının arttığı bir ortamda hükümetlerden ekonomi dünyasına kadar herkes sonuçları yakından takip ediyor.

Yolsuzluk Algı Endeksi bu seneki dünya sonuçlarına göre, Danimarka yine ve üst üste altı yıldır 90 puanla birinci, Finlandiya 87 puanla ikinci, Yeni Zelanda 85 puanla üçüncü. Hemen her sene en üst sıraları paylaşan bu üç ülkeyi 84 puanla Norveç, 83 puanla Singapur ve 82 puanla İsveç takip ediyor. Endeksin son sıralarında ise 11 puanla Somali ve 13 puanla Venezuella ve Suriye bulunuyor. Kader mi? Değil.

“50 PUANIN ALTI YAYGIN YOLSUZLUK”

Dünyadaki ülkelerin üçte ikisi yüksek ve yaygın yolsuzluğa işaret eden 50 puanın altında. Dünya nüfusunun yüzde 80'ünden fazlası, küresel ortalama puan olan 43'ün altındaki ülkelerde yaşıyor. Hangi ülkeler bunlar ve neden?  Neden bazı ülkeler hep en üst sıralarda yer alıyor da bazıları hep listenin dibinde?

Güçlü hukuk devleti ve iyi işleyen demokratik kurumlara sahip ülkelerin genellikle sıralamanın zirvesinde yer aldığı yıllar boyunca kendini defalarca kanıtlayan bir gerçek. Bu ülkelerdeki halklar da yolsuzluk olaylarına tepki veriyor, protestolar düzenliyor, sorumluların cezalandırılmasını ve hesap verilmesini talep ediyor, skandallara karışan partilere oy vermeyip iktidardan düşürebiliyor.

Demokratik ülkeler, yolsuzluğu iyi kontrol altına alır ve zamanla azaltma yolunda büyük başarı elde ederken, yolsuzlukla mücadelede otoriter rejimlerden her zaman daha iyi performans gösteriyorlar. Demokrasi endeksine göre tam demokrasi addedilen ülkelerin CPI ortalama notu 73 iken, kusurlu demokrasilerin yolsuzluk skor ortalaması 48 ve demokratik olmayan rejimlerin skor ortalaması ise sadece 32 etmektedir.

Yolsuzlukla mücadelenin sadece teknik bir konu değil, bir siyasi yönetme tercihi olduğunu, temel demokratik ilkelerin, hukuk devletinin ve medya özgürlüğünün yolsuzlukla mücadelenin vazgeçilmez unsurları olduğunu görüyoruz.

Türkiye, Kazakistan’ın gerisinde

2023 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, bir sene öncesi ile kıyaslandığında 2 puan daha kaybederek 14 sıra düşüş yaşamış ve 34 puanla 180 ülke arasında 115. sırada yer almıştır.

Türkiye son 10 yılda dünyada en çok puan kaybeden ülkeler arasında ve dikkat çekici bir konumda. 2013’te yayınlanan Endeks’te 50 puanla, 180 ülke arasında 53. sırada olan ülkemiz şimdi 16 puan kaybederek tam 62 ülke geriye gitmiş, bambaşka bir lige düşmüştür.

Türkiye, sadece Avrupa Birliği ülke sıralamasında sonuncu değil, Avrupa Birliği’ne aday ülkeler arasında da sonuncu sıraya düşmüştür. Ülkemiz OECD üyesi ülkeleri sıralamasında en düşük ikinci sırada yer alırken, G20 ülkeleri arasında ise geçtiğimiz seneye göre bir ülke daha düşerek sondan üçüncü sırada yer almıştır. Ülkemizin geçen sene büyük yolsuzluklara halkın protestolarla tepki verdiği Kazakistan’ın dahi arkasında kaldığını, büyük bir ekonomik kriz yaşayan ve acil durum dolayısıyla halkın elektrik dahi alamadığı Sri Lanka ile aynı sıraya düştüğünü görüyoruz. Üstelik ülkemiz sadece demokratik ülkelere bakıldığında değil, artık Doğu Avrupa ve Orta Asya gibi pek çok otoriter ülkenin bulunduğu grupta dahi gerilere düşüyor.

Bu üzücü tablo, Türkiye’nin özellikle Ukrayna savaşından sonra Rus oligarkların tercihi haline gelmesi, kayıtdışı paranın yeni adreslerinden biri olduğuna ilişkin emareler, dünya uyuşturucu trafiği haberlerinde sık sık yer alması gibi uluslararası etmenlerden etkilenmiş gözükmektedir. Kamu ihalelerinde açık ihale sisteminin gözardı edilmesi, kamu kaynaklarının şeffaf olmayan dağıtımı,  yolsuzluklarda cezasızlığın süregelmesi, iddiaların araştırılması yerine bu yolsuzluk iddialarını dile getiren gazetecilere getirilen ceza ve engellemeler gibi akla gelen birkaç nedenden kaynaklanabilir.

Coğrafya kader değildir, bu tablo kronik hale gelen sorunları göz ardı etmenin, demokrasi ve şeffaflıktan uzaklaşma tercihinin bir sonucudur.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oya Özarslan Arşivi