Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

KÖTÜ ADAMLAR

Çok var onlardan…
Geçmişte de vardı.
İnsan zaten doğası gereği kötüdür; iyi bir insan olması bilinçli faaliyet nedeniyledir. Tercih yapar. Birkaç yüzyıldır kar düşkünlüğüyle, yani bir insan faaliyetinin gerçekleşmesi sonucunda elde edilen gelirle faaliyet için yapılan giderler arasındaki o fark düşkünlüğüyle doğmak normal karşılanıyor. Bu verili durum insanı, çekişmenin her türlüsünün içine bırakmıştır. Alçakgönüllülük mü? Şaka ediyorsunuz.

Geçmişi karanlık bir grup kötü adam, güneyde bir tatil yerleşiminde birlikte ayakta poz vererek bir fotoğraf çektirmişti. Birkaç yıl oldu sanıyorum. Aralarına zinhar almadıkları bir başka kötü adam, cep telefonuyla çektiği video görsellerini sosyal medyaya koyuyor. Fotoğrafta yer alan bazılarını fena halde suçlar nitelikte videolar yayınlıyor. Aralarındaki çekişmenin tamamen kötücül faaliyetlerinin sonucu olarak ele geçirilmek istenen kar yüzünden olduğunu, buradan hiçbir iyilik çıkmayacağını biliyoruz. Çok var, böylelerinden.
Geçmişte de vardı.

Bakın size bir tanesini seçtim. Yakın zaman önce, 78 yaşında öldü. Adı, Enver (kendi dilinde Anwar diye yazılıyor). Soyadı, Congo. Endonezya’nın Medan şehri yakınlarında bir petrol arazisine yakın yerde büyümüş. Ebeveynleri nispeten varlıklıydı. Tam da bu nedenle, yani ellerindeki imkanlar eksilmesin, statüleri aynı kalsın diye 1945 yılında Endonezya’nın Hollanda hakimiyetinden çıkmasına, bağımsızlık istemesine karşı durmuşlar. Erişkin yaşlarında üyesi olduğu aşırı sağ örgütün içinde organize olmuş ve adına “ölüm mangası” denen grubun liderliğini üstlenmişti. Anwar ve “dava” arkadaşı Zulkadry gençlik yıllarından itibaren suç dünyasına dahil oldular. O dünyadan isteyen, Anwar’i kiralık katil olarak kiralayabiliyordu. Karanlık kurumlar adına haraç toplama işini Anwar ve Zulkadry yapabiliyordu. Derken, ufak ufak “Biz sizi koruruz” söylemiyle halktan zorla para toplamaya başladılar. Hatta, kendisiyle yıllar önce yapılmış bir söyleşide açık açık, Hollywood filmlerinde gösterilen mafya organizasyonuna hayranlık duyduğunu ve orada gördüklerine eşdeğer davranmaya çalıştığını söyleyebildi.

Endonezya ordusunun/yönetiminin mutlak kötü olarak nitelendirdiği Komünist Parti üyelerini, etnik azınlıkları, herhangi bir sol partiye üye olmadığı halde yazdıkları, çizdikleriyle “solcu” olarak nitelendirdikleri isimleri hedef alan 1965 ve 66 Endonezya Katliamı’nda ismiyle, cismiyle yer aldı, Anwar. Hükümet tarafından kendisine ve can dostu Zulkadry’e kirli işleri yaptırmak üzere iş verildi. Bu süre içinde, bazı kaynaklara göre 1000 insan, bazılarına göre çok daha fazla sayıda insan bizzat Anwar tarafından -yani onun elleriyle- telle boğularak öldürüldü. Yıllar sonra telle boğmayı, etraf kirlenmesin diye tercih ettiğini bile söyledi. O dönem Endonezya’da muhalif olan herkes öldürüldü, evleri yakıldı, geride kalanlara tecavüz edildi, pek çoğuna işkence yapıldı. Katliamda tahmini ölümlerin beş yüz bin ile bir milyon arasında olduğu söyleniyor, bugün.

Endonezya’daki bu “temizlik”ten sonra Anwar ve arkadaşı yeniden kaçakçılık, gasp, kiralık katil işlerine geri dönüyor. Halihazırda kazandığı korkunç ünü uzun yıllar bu pozisyonda kalıp işlerini yürütmesine izin veriyor.
Anwar Congo ve arkadaşları yaptıkları hiçbir şeyden sorumlu tutulmadı. Üstelik bugün onun kurduğu “ölüm mangası” bir aşırı sağ örgüt olan Pancasila’yı doğurmuştur. Bugüne kadar Endonezya’da ne kadar yolsuzluk ve seçim hilesi yapıldıysa hükümet bakanlarının bu örgütün üyeleri arasından seçilmiş olduğu saptanmış. Saptanmış da ne olmuş? Hiçbir şey. Bugün hala Pancasila (Gençlik Örgütü) içinde yer alan milyonlarca kişiye, sağcı destekçilerine bir kahramanmış gibi saygı duyuluyor. 1965 ve 66 yıllarında gerçekleşen katliam halı altında, gözlerden uzak duruyor. Anwar da bu sayede itibarlı bir yaşlı gibi kendi evinde, kendi yatağında öldü zaten.

2012 yılında gösterime giren, BAFTA ödüllü, “The Act of Killing” adlı belgesel filmde yönetmen Joshua Oppenheimer’in hınzır fikriyle, Anwar Congo’ya kurbanı canlandırdığı cinayet sahnelerinden birini oynattılar. Sahne çekimi sonrası Anwar’ın sessizce bir köşeye çekildiği ve ağladığı söyleniyor (!)
İyi insan olmak bilinçli bir faaliyettir. Bu bilinçte olmayanların eline tahrip olmuş anlamlar, tahrip olmuş ideoloji, tahrip olmuş hakikat geçerse iktidar da olurlar, mehdi de.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi