“Mesele ne olursa olsun yine olan biten her şeyle baş başasın”

Caner Öner, yeni şarkısı “Siyah Beyaz”ı Garaj Müzik etiketiyle tüm dijital platformlarda yayınladı. Öner’in hemen hemen tüm şarkılarında duyduğumuz derin melankoliyi daha da “içeriden” gelen sözler ve onunla aynı çizgiden yine daha derine iten bir sound’a sahip “Siyah Beyaz”, sanatçının deyimiyle, “birçok yaşanmışlığın bir ruh hâlini” yansıtıyor. 

Geçen yıl “Son Kadehler Kalktı” şarkınızla ilgili yaptığımız röportajda, “Solo kariyerimin daha çok yeni olduğuna çoğu insanı ikna edemedim,” demiştiniz. Ondan sonraki üretkenliğinize bakılırsa bu sorun ortadan kalkmıştır diye düşünüyorum. Artık “Caner Öner” olarak bir dinleyici kitlesine sahip olduğunuzu söyleyebilir misiniz? 

Bu konu elimde olmayan onlarca nedenden dolayı değişkenlik gösteren bir durum. O dönemden beri birçok konser de verdim, şarkılar da çıkardım fakat platformlar arasında ve konserlerdeki dinleyici kitlemin değişkenliği nedeniyle henüz ben de tam olarak bunun başarısını hissedemiyorum. Hâlâ bazı şeyler için erken olduğunu düşünürken, bir yandan da elimde olmayan sebeplerden ötürü olması gerekenler için de geç kalmışlık hissediyorum. Konserlerde her defasında yeni yüzler görerek şarkılarımı onlarla beraber söyleyebileceğim günü ben de sabırsızlıkla bekliyorum.


Yine aynı röportajda solo kariyerinizle ilgili şöyle diyorsunuz: “Samimiyetle dışa vurduğum sözler beni alternatif bir tarza yönlendirdi diyebiliriz.” O zamandan beri yayınladığınız 13 şarkının aşağı yukarı hepsi birbirinden farklı sound’larda. “Yol Bitti” gibi hüzünle hareketin bir arada olduğu bir şarkı da var, özellikle son kısmıyla bir fasıl grubuna aitmiş duran “Film Gibi” de, etnik altyapılara sahip “Beni Neden Unuttun” da... Böyle baktığımızda, “yöneldiğiniz alternatif tarzın” da “alternatifine” doğru kaydığınızdan, kendinizi iyice özgür bıraktığınızdan söz etmek mümkün mü? 

Şarkılarım arasındaki bu değişkenliği seviyorum. Daha önce de bahsettiğim gibi o şarkının yapıldığı süreçteki duygu durumumu anlatıyorum ve çıkardığım şarkıların sözleri beni bu tarz müzik yapmaya itiyor. Müzik sonsuz bir derya. “Film Gibi”yi çok farklı bir sound’da veya “Yolu Bitti” şarkısını fasıl olarak yapabilirdim. Ancak dediğim gibi şarkının yapım aşaması tamamen psikolojimin bir yansıması. Bu sebepten dolayı bundan sonra çıkacak parçalar arasında da çok fazla bir bağlantı olmayabilir. Çünkü ben de sabit bir psikolojiye sahip bir birey değilim.

Şarkıların müzikal kısmını yukarıdaki gibi ele almak mümkünken sözlerde size epey “yapışan” ve yakışan depresiflikte pek bir değişiklik olmamış. “Gezdim Şehrini”yi belki bunun dışında bırakabiliriz. Bu durumu son zamanlarda birçok müzisyende deneyimleme fırsatım oldu. Gittikçe artan bir içine kapanma hâli, melankoliye iyice yaklaşan duygular hâkim şarkılarda. Mesela bir klasik olan, “yazı karşılama”, “yaz şarkıları”nı pek duyamıyoruz artık. Bu genel atmosferi siz nasıl değerlendirirsiniz? 

Bu ülkede ben bildim bileli şarkıların hepsinde melankoli var. Kimi pop, kimi arabesk, kimi de yeni nesil tarzlar; türkülerde de hissediliyor. Benim şarkılarımdaki melankoli yüzünden zaman zaman suçluluk duyuyorum fakat sonra kendime kızıyorum bu tutumumdan dolayı. Yaz karşılama şarkıları insanları dans ettirir; insanların birbirlerine sarılarak söylenen sözler birbirlerine güç verirdi. Şimdi dönem çok açık bir şekilde değişti ve bunu birçok insan dinledikleri müzikte hissedebiliyor. Bu da şunu gösteriyor ki müzikten ziyade sözler çok daha etkileyici oluyor. 


Yeni şarkınız “Siyah Beyaz”la karşımızdasınız. “Sizden” çıkan şarkılarınıza aşina olduk artık ama “Siyah Beyaz”da, çok daha fazla “içeriden” gelen bir hissiyat var. Yerini gösterin desem sanırım bulamazsınız… Bunda yine sizin samimiyetinizle, olduğunuz gibi içinizde ne varsa dışa vurmanızın etkisini yadsıyamayız ancak bu şarkıda çok köşeli bir virajdan epey bir hasarla çıkmışsınız sanki. Bu yoğunluğun sebebi nedir? 

“Siyah Beyaz” birçok yaşanmışlığın yansıttığı bir ruh hâli. Çok basit bir hikâye aslında dışardan bakınca ama içerde yaşattığı duygular genellikle böyle sözlerin doğuşuna sebep oluyor. Üzerinden çok zaman geçmiş bir ayrılıktan kalma solmuş bir fotoğrafın hikâyesini hissettirdiklerini böyle anlatabildim.  

Bir de sizin şarkılarınızı dinlerken hep “kendinize” söylediğinizi düşünürdüm. Kendi kabuğunuzda olduğunuzu… “Siyah Beyaz”da ise dizginleri bırakmışsınız. Ortaya atmışsınız içinizde ne varsa ve bunları alıp sahiplenecek, bu şarkıyla “geçmişi siyah beyaza” dönecek birçok kişi çıkacaktır bence. Belki siz farkındasınızdır ama bir dinleyici olarak ben sizin bu şarkıda kabuğunuzdan çıktığını düşündüm. Kısaca tasanızı paylaşmak istemişsiniz. Siz neler söylemek istersiniz bununla ilgili? 

Aslında demin bahsettiğim konuyla çok bağlantılı bu şarkının durumu. Bundan önceki birkaç şarkım dışında hepsi özellikle ülkemiz insanının sevdiği ve çok yoğun yaşadığı hislerin sözleri. “Siyah Beyaz” da çok hüzünlü bir şarkı. Bu şarkımın duygusunu en çok “Duyamadım” şarkıma benzetiyorum. Duygusal çaresizlik ve o dönemlerdeki elden bir şey gelememe durumu çok besleyici ve onun verdiği ruhani mutluluğu birçok mutluluk bile veremiyor. Herkesin de bu hislerle ağladığını veya mutlu olduğunu tahmin edebiliyorum.


“Siyah Beyaz”la ilgili olarak, “Her şey siyah beyaz bir maziye bürünse de kalp her zaman geçmişin en yaşlı anımsatıcısı olarak saat gibi geleceğe işler,” diyorsunuz. Mesele ne olursa olsun o “tortu” kalıyor değil mi? 

Bir yıldan fazladır çok saygı duyduğum bir ilişkinin içindeyim ve bunu cevaplamasam daha iyi olur. Şaka tabii.  Mesele ne olursa olsun yine olan biten her şeyle baş başasın. En azından benim için çok yoğun yaşadığım bir hayat düzeni. Benim anlatmaya çalıştığım şey tam olarak şu ki; günümüzde aşklar, başarılar, ayrılıklar, yani herkesin yaşadığı ortak duygular çok sıradanlaşabiliyor. Ben bir olaydan daha çok o olayın içindeki “Caner”e, yani ruhuma, bedenime üzülüyorum.

Üretkenliğinizi bu hızda ve bu çizgide devam ettirebilecek misiniz? “Bir yerde tıkanırsam?” tedirginliğiniz var mı diyerek soruları sonlandırayım… 

2022'nin Eylül ayında bedenim değil ama ruhum bana biraz durmam gerektiğini söyledi. Çok zor psikolojik savaşlar verdim ama o dönemde bile üretmeye devam ettim. Tatil yapmayı bilmiyorum ne bedensel, ne de ruhsal olarak. 2024 sonuna kadar şarkı programım hazır ve çok daha iyilerini yapmak için sürekli kendi kendime mırıldanıyorum. “Bir yerde tıkanırsam?” korkum hiç olmadı ama insanın durması gerektiği zamanların olduğunu biraz daha öğrendim. “Bu beni durdurur mu?” diye sorduğumda ise kendime “asla” cevabını veriyorum. En kötü o tıkanıklık duygu durumuma şarkı yazarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Burak Soyer Arşivi