Modası geçmeden TÜFE analizi…

Araya hafta sonu girdiği için unutulma riskini de göze alarak TÜFE analizi yapmak istedim. Açıkçası mayıs ayı TÜFE rakamının en az %4 gelmesini beklerken yaşadığımız gerçeklerle kıyasladığımızda oldukça düşük açıklanan oran beni düşündürdü.

Çünkü 1 Haziran’da TÜFE için öncü gösterge olan İstanbul’da perakende fiyatları açıklanmıştı. Buna göre mayıs ayında yıllık %87,35 oranında fiyat artışı tespit edilmişti. Tarihsel olarak bakıldığında 1998’den bu yana görülen en yüksek artış olarak kaydedildiğini belirteyim. Mayıs ayında İstanbul’da fiyat artışları %5,84 olmuş. TÜFE rakamları buna yakın açıklansaydı, “Merkez Bankası anketlerindeki %60 yılsonu enflasyon beklentisi elle tutulur hale geldi” diyecektik.

Öyle olmadı beklentilerin çok altında bir oranla karşı karşıya kaldık.

Ne kadar düşük çıkarsa çıksın, gelişmeler enflasyonun zirve noktasına ulaşıp gerilemesi için zamanlamayı sürekli daha ileriye taşıyor. Baz etkisinin çalışması için bundan sonraki aylarda enflasyonun %2 ve daha altında gelmesi gerekir.

ZOR AMA TÜİK ZORU BAŞARACAK GİBİ…

Basit bir hesap yapalım:

Mayıs ayı %2,9 civarında açıklandı ve 5 aylık enflasyon %36’ya ulaşmış oldu. Excel tablosuna bundan sonraki ayların muhtemel enflasyon oranlarını dizerek eğlenceli bir çalışma yapmak her zaman mümkün.

Bu durumda Merkez Bankası’nın beklenti anketindeki oranı bile tutturmak için aylık %2 ortalama enflasyon açıklanması gerekiyor. Bana kalırsa kolay değil. Ancak TÜİK zoru başaracak gibi. Şaka bir yana, gelecek yıl ise enflasyon yine aynı şekilde devam etmesi lazım ki yıl sonunda %30’un altında tamamlansın 2023. İmkânsız değil ancak piyasanın sürekli fonlanması ve kur hareketleri amaca ulaşmayı zorlaştırıyor.

Bu şartlar altında enflasyona endeksli bir borçlanma kâğıdı çıkarmak, zaman geçtikçe zorlaşıyor. Çünkü hem ödenecek faiz yükü artıyor hem de beklentiler hızla bozuluyor. Güven azalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Emre Alkin Arşivi