Aytuna Tosunoglu

Aytuna Tosunoglu

Orası hassas

Öyle mi.. 

Böyle dokununca ne oluyor, acıyor mu mesela.. 

Dini hassasiyetler dediğinizde hani. 

Şu hassasiyeti biraz tarif edebilir misiniz, mümkünse? 

Ortalama her ailede olan memnun etmesi imkânsız bir teyze ya da hala gibisiniz. Neler çekmiştir, o değil mi.. Kardeşleri okusun diye okula gitmemiş ve çalışmıştır. Ailenin diğer üyeleri bunun pek doğru olmadığını söyleseler de nafile. Dolayısıyla o konu açılmaz, teyzenin hassasiyeti var diye. Kimse ona ilgi budalası olduğunu, pişmanlıklarının nedenini başkalarına tahvil ettiğini, böylelikle poposunun kuru kaldığını söylemez, söyleyemez. Ailenin en büyüğü oturduğu yerden bir kaşını kaldırdı mı herkes susar, teyze/hala konuşur, söylenir, sonra o da susar kendiliğinden. Yüz yıllık ve insana bir dirhem faydası dokunmayan bir gelenek(!) sürdürülmüş olur.

Siz de öylesiniz işte. Dini hassasiyetler diye diye odanın ortasında duran, kıçı bize dönük koca fili görmezden gelmemizi istemektesiniz. Muhalefette yer alıp, biti yüz yıllık parti sayesinde kanlanan partilerin pek sayın başkanları ve dahi konuşkan papağanları (güzel hayvandır, alınganlık yapmayın), “Tabi o noktada dini hassasiyeti olan seçmen…”, “Bu toplumun dini hassasiyeti..”, “Konunun dini hassasiyet kısmı..” ile başlayan konuşmalar yapa yapa muhataplarının bir taraflarının eksik olduğu duygusunu pompaladılar. Eksik olan, bizdeki dini hassasiyet mi? Günün sonunda geldiğimiz yer bu. 

Dokunma

Böyle dokununca, o hassasiyet acıyor (mu), kaşınıyor (mu), sızlıyor (mu). Vallahi ben size bir şey söyleyeyim mi? O hassasiyetiniz toplumun yarısının varlığını onaylamadığınızın bir işareti olarak da okunabilir. Dini hassasiyet diye diye elimizde bir kadeh içkiyle denize bakmamızı istemiyorsunuz. O hassasiyet yeni yıl kutlaması yapmamızı da istemiyor. Çam ağacı süslemek filan, zinhar! Dini hassasiyetiniz var. Odanın ortasında duran filin göz kapakları bunlar. Kocaman bütünün küçük bir parçası. 

Bütünü görüyoruz. Dini hassasiyet dediğiniz şey bu ülkenin şeriatla yönetimine giden yolun ayağa batmayan çakıl taşlarını döşemek için uydurduğunuz şey! Bağrından kopup geldiğiniz sağcı partilerin bir devamı olarak din konusunu işinize geldiği gibi, iktidara ucundan da olsa takılma hedefinize hizmet ettiği için dini hassasiyet söylemine yapışmaktasınız. Ve arkanızı dönmektesiniz, kulaklarınızın üstüne oturmaktasınız, görmezden gelmektesiniz: Kadınların ayrı, erkeklerin ayrı üniversitelere gitmesi; otobüste, trende, uçakta harem selamlık düzeninde oturması; şeriatın buyurduğu miras kanununu önünde sonunda devreye sokma, kadınları sahiplendirme(!) – sıcak havalarda kapının önüne bir tas su da koyun. 

Ayrıcalıklı arkadaşlar

Dini hassasiyetler öyle mi.. Hepiniz erkeksiniz (yazarken küfür gibi çıktıysa özür dilerim). Dini hassasiyetin var olduğu safsatasını yaymakla sadece erkeklerin sosyal yaşamın içinde olduğu, birlikte oturduğu, yediği, birlikte cadde ve bulvarlarda dolaştığı bir yerleşim düzeni istemektesiniz. Kadınlar Menzil tarikatının kurduğu uydu kentteki gibi yerin altında açılan dehlizlerde dolaşsın istiyorsunuz. Erkeksiniz ve böyle istiyorsunuz. Antik Yunan medeniyetinde, Atina’da kadınlar meydanda, agorada pek görülmezdi. Bir yerden bir yere gitmek için kimsenin geçmediği iki ev arası dar aralıkları, arka sokakları kullanırlardı. Zenginler, ayrıcalıklılar için durum öyle değildi. Onlar diledikleri yere, istedikleri kadar koruma ile gidebiliyordu. Bizim dini hassasiyet çikletini çiğneyen ayrıcalıklıların karıları, kızları için de aynı şey söz konusu.      

Bastırınca ağrıyor mu, dini hassasiyetiniz? Siz öncülük ettiğinizi sandığınız insanların namus bekçisi, akıl hocası değilsiniz, olamazsınız da zaten… 

Dini hassasiyet diye bir kavram yoktur, bunu ezberleyin.

Dincilik yapmak da ayıptır, ayıp! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytuna Tosunoglu Arşivi