Prens Adaları’ndan Rant Adaları’na Dönüşüm

Ülkemizde, doğanın nasıl çalıştığını bilmeyen, “çevreci” kelimesini duyduğu zaman terörist zanneden, para kazanmayı ekolojiyi korumanın önünde tutan bir zihniyet yüzünden, yakında korunacak bir doğamız da kalmayacak.
Son zamanlarda Prens Adaları üzerindeki inşaat faaliyetlerine farklı yazılarımda dikkatinizi çekmeye çalışmıştım. Bugün bu konu üzerinde biraz daha detaylı bilgi vereceğim.
Prens Adaları olarak da bilinen Marmara Denizi’nde bulunan irili ufaklı 25 adadan dokuzunu kapsayan Adalar ilçesi, farklı dinleri temsil eden dini yapıları, tarihi ve mimari yapıları, plajları, egzotik ve endemik bitki türleri ile her dönemde olduğu gibi günümüzde de önemini koruyan yerleşim yerlerindendir.
%55’i orman alanı olan Adalar İlçesi; hareketli jeolojik yapısı, kıyılarının çok yönlü bakılara, zengin bir kara ve deniz ekosistemine sahip olması gibi özelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel yapı varlığı ile İstanbul’un en önemli sayfiye yerlerinden biri durumundadır.
· Adalar ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, ortaya konulan sorunlar aşağıda verildiği gibi özetlenebilir:
· Adalarda meydana gelen turizm baskısı ve oluşturduğu farklı sorunlar,
· Ulaşım sorunu (Deniz ulaşımı, Fayton ve Bisiklet kazaları, çevresel kirlenme),
· Yakın çevreden kaynaklanan hava kirliği sorunu,
· Su kirliliği (Deniz kirliliği, su deposu sorunları vb. sorunlar),
· Toprak kirliliği sorunları,
· Kıyı dolgu alanlarının oluşturduğu sorunlar,
· Nüfus ve yerleşme alanları sorunları,
· Tarihi ve kültürel miras alanlarının korunması sorunu,
· Mekânsal kullanım baskısı sorunu,
· Sit alanlarının korunması sorunu,
Birçok nedenden kaynaklanan çevresel sorunlar oluşturmaktadır.
Bütün bu sorunlar içinden birkaçına özel bir pencere açmak istiyorum:
Su kirliliği, İstanbul Adalarındaki önemli sorunlardan biri durumundadır. Adalarının deniz ile iç içe olması, kıyı uzunluğunun ve kıyı alanı kullanımının olması su kirliliği kapsamından özellikle deniz kirliliğini ön plana çıkarmaktadır. Bu durumun yanında adalardaki su depolarında meydana gelen sorunlar, adalarında kullanabilecek su kaynaklarının olmaması, boru hatları ile taşınan sulardaki problemler diğer sorunları oluşturmaktadır.
Ancak beşeri kökenli olarak birçok sorun meydana gelmekte ve deniz kirliliği başta olmak üzere kalıcı etkiler yapmaktadır. İstanbul Adalarını çevreleyen Marmara Denizi’nde özellikle yoğun nüfusun yaşadığı İstanbul başta olmak üzere birçok ilden kaynaklanan kirlenme ve sorunlar aynı zamanda İstanbul Adalarının kıyı kesiminde ve yakın çevresinde de yaşanmaktadır. Meydana gelen deniz kirlenmesinin başlıca nedenlerini; insanların denize attığı unsurların kirletici olması, karadan denize giden kirleticiler, deniz ulaşımından kaynaklanan kirleticiler ve çevredeki beşeri unsurlardan kaynaklanan kirleticiler oluşturmaktadır.
Diğer bir sorun ise toprak kirliğidir. Toprak kirliliği beşeri unsurların çevresel atıkları, yer altına sızan atıklar, toprak tuzlanması gibi unsurlardan meydana gelmektedir. Bu durum aynı zamanda adalardaki büyük bir çevresel kirlenmeye de yol açmaktadır. Yaz dönemlerinde yoğun nüfusun adalara gelmesi ve rekreasyonel faaliyetlerde bulunması mekânın taşıma kapasitesinin üzerine çıkılmasına neden olmaktadır. Bu durumun yanında bilinçsiz mekân kullanımı ve doğayı koruma düşüncesinin olmaması, etrafa atılan atıklarının etkisi ile toprak kirliliği meydana gelmektedir.
Kıyı dolgu alanları bir diğer büyük sorundur. Kıyı dolgu alanları, denizin malzemeler ile doldurularak kıyı çizgisinin değişmesine ve denizden yer kazanılması olduğu beşeri kaynaklı oluşumdur. Bu tür uygulamaların yapılması düz alanların olmadığı yerlerde olumlu sonuçlar vermektedir. Ancak kıyı dolgu alanları doğal yapısını koruyan alanlarda deniz ve kara ekosistemlerine zarar verebilmekte ve kıyı alanında sorunların oluşmasına neden olmaktadır. Adalarda, kıyıdaki dolgu alanları aynı zamanda akıntı sisteminde değişikliklere neden olmaktadır. Bu durum ise kıyının akıntı sistemi ile temizlenmesine engellemekte ve kıyı alanında deniz kirlenmesinin, yoğunlaşmasına neden olmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kubilay Kaptan Arşivi