Sahi, sizin telefonunuz kaç para?

Vaka sayıları 8000 civarına demirledi. Önlemlere rağmen bu seviyenin altına düşmüyor. Bir yanda virüste mutasyon haberleri can sıkıyor, öte yandan aşı ile ilgili hala somut bir sonuç ortaya çıkmamış olması. Milyonlarca doz aşıya ihtiyacı olan Türkiye’nin aşılama altyapısı görece güçlü ama aşı olmayınca altyapı da bir işe yaramıyor. Zaten günlük aşılama sayısı da 10.000’lere kadar gerilemiş durumda!
Hal böyle olunca da rakamlar düşmüyor!
Rakamlar düşmeyince de her yeni gelen gün daha da zor bir güne dönüşüyor!
Mesela işsiz milyonlar için çok zor! Geçtiğimiz yılın mart ayından bu yana işini kaybedenlerin sayısı yaklaşık 1,7 milyon kişiye ulaşmış durumda. Bu arada ise geçici ya da kalıcı, niteliğini bilmediğimiz 800.000 iş yaratıldı. Evet nette 900.000 kişi işsiz kalmış görünüyor ama aslında 1,7 milyon insan işsizliği yaşadı bu süreçte. Ve her yeni gelen gün yeni bir iş bulma ümidini de yitiriyor. Nitekim TÜİK de aylardır zaten iş aramaktan umudunu kesenlerin sayısını 4 milyonun üzerinde açıklıyor.
Ya da emekliler! Onlar da kendi içinde dörde ayrılıyor. Bağkur emeklileri, Emekli Sandığı emeklileri ve 2000 öncesi SSK emeklileri ve 2000 sonrası SSK emeklileri. En düşük maaşı 1500 TL’ye eşitlenenler mi dersiniz yoksa şehirde eline geçen az bir emekli ücreti ile geçinmeye çalışanları mı? Ek iş yaparak hayatını geçindiren ve kayıt dışı çalışarak bir şekilde hayatını geçindirmeye çalışan birçok emekli büyüğümüz de rakamlar düşmedikçe daha umutsuz bir şekilde yaşamaya devam ediyor.
Esnaf! Esnaf! Esnaf!
Peki ya esnaflara ne demeli? 1,2 milyon esnaf pandemiden olumsuz etkilendi. Salgının başında kendilerine işe devam etmeleri için verilen kredileri; salgın sona erer, hafifler ümidiyle aldılar. Ancak rakamlar düşmüyor! Kredilerin ödeme vakti geldi! Dükkanlar ise kapalı. Esnaf kredisi olarak çekilen kredilerin toplam büyüklüğü 70 milyar TL’ye ulaşmış durumda! Erteleme ile bir nefes alsa da artık akciğerler tükenmiş durumda. İş yapamayan, dükkânı kapalı onca esnaf ise hala belirsizlik içinde!
Her kabine toplantısını dört gözle bekleyen işletmeciler, Cumhurbaşkanı’nın iç siyasete ilişkin değerlendirmeleri ve icraatlarını anlattığı uzun ilk bölümü dahi sonuna kadar dinliyor. Sonunda ise biraz daha beklemeleri gerektiği haberini alıp, bir sonraki toplantıyı beklemeye koyuluyor. Şu ana kadar devletten aldıkları tek destek ise kira desteği ve aylık 1000 TL hibe desteği. Gerçi cirosunun %50’sini kaybeden, 3.000.000 TL cironun altında ciroya sahip esnaflara bir miktar daha destek verilecek ama orada da kriterler oldukça zor. Enflasyon nedeniyle artan fiyatlar %50 ciro kaybını zorlaştırıyor! Ya da yeni açılmış ama daha açıldığı gibi kapanan onlarca işletme hiç yararlanamıyor. Dolayısıyla ortada bu destekten ne kadar işletmenin yararlanacağına ilişkin de bir fikir yok!
Daha böyle saymakla bitmez. Öğrenciler, memurlar, işçiler, ücretsiz izindekiler… Kabaca tüm ülke pandemi bitsin diye her gün bir umutla uyanıyor, akşam saatlerinde rakamları görünce bir hayal kırıklığı ile yarını nasıl atlatacağını düşünmeye başlıyor!
Ama bir grup daha var! Onları da unutmadan, ayrıca belirtmek gerek!
Onların derdi pandemiyle de başlamadı. Zaten çok uzun zamandır hem sayıları azalıyor hem de gelirleri! Artan maliyet baskısı, üzerlerindeki gıda tekellerinin sömürüsü, yanlış ürün planlaması ve fiyat politikaları ile her gün aynı kaygıyı yaşamaya devam eden çiftçilerden bahsediyorum! Onların derdi salgınla gelen ekonomik krizle daha derinleşmiş olsa da sonrası için de çok umutlu olduklarını gözlemlemiyorum! Böyle bir ortamda ise 5 yıl önce çıkmış üç-dört bin TL değerinde bir telefonu taşımaları bile maalesef siyasiler tarafından zenginlik göstergesi sayılıyor!
Gördüğünüz gibi herkes zor durumda! Salgında ve aşılamada dolayısıyla da ekonomide durum pek parlak değil!
Gerçi salgın geçse de zihniyet değişmeyecek!
Kendi ülkesinin vatandaşının, esnafının, çiftçisinin en ileri teknolojiyi kullanmasını zenginlik sayan siyasetçilik oyunu bu topraklarda oynandığı sürece zaten sorunlar kalıcı bir şekilde çözülmeyecek!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Oğuz Demir Arşivi